Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Perşembe günü Suudi Arabistan gezisi sonrası, başkanlık sistemi konusunda yaptığı açıklama dünya basınında yankı buldu.
Erdoğan açıklamasında, "Üniter devlette başkanlık sistemi yoktur diye bir şey yok. Şuan zaten dünyada bunun örneği var geçmişten buyana da var. Yani Hitler Almanya'sına baktığınızda orada da bunu görürsünüz. Daha sonra değişik ülkelerde bunun örneğini görürsünüz?" ifadelerini kullanmıştı.
Daily Telegraph haberinde, "Dünyada ilk kez Erdoğan'ın, anayasal reformları için Hitler Almanya'sını pozitif bir rol modeli olarak kullandığını" yazdı.
Independent ve Guardian, "Erdoğan'ın Hitler Almanya'sından etkili bir yönetim örneği olarak bahsettiğini" belirtti.
Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Erdoğan'ın açıklamasının medyada çarpıtıldığını ifade etti. Açıklamada, "Başkanlık sistemi üniter devletlerde de olur. Başkanlık sistemi, federalizme dayanmak zorunda değildir" ifadelerine yer verildi.
Erdoğan'ın, "üniter yapı içinde başkanlık" ve Davutoğlu'nun da "hazırlanan yeni Anayasa'da ilk dört maddeye dokunmayacağız" açıklamalarına bakılırsa, siyasilerimizin yeni Anayasa'yı kamuoyuna kabul ettirebilmek için federatif yapılara bölünmek konusundaki tereddüdü kaldırma gayretleri olduğunu görmekteyiz.
Ama üniter yapı içinde başkanlık sisteminin ne anlama geldiğini Sayın Erdoğan "Hitler Almanya'sı" örneğiyle belirtmiş oldu. Tüm yetkilerin bir kişide toplandığı diktatöryal bir sistem? Bu açıklama tereddütleri gidermedi aksine katlayarak artırdı.
Bugün siyasilerimizin bir numaralı gündeminde olan yeni anayasa ve başkanlık sisteminin bir "ABD dayatması" olduğu düşünüldüğünde, asıl amaçlananın üniter yapı içinde başkanlık sistemi değil de Türkiye'yi federatif yapılara bölecek bir başkanlık sistemi olduğunu açıkça söyleyebiliriz.
Dolayısıyla Sayın Erdoğan'ın her ne kadar düşüncesi üniter yapı içinde başkanlık sistemi olsa da bunu ABD, AB, özellikle de AKP'nin dostu İsrail asla kabul etmeyecektir.
Ve Sayın Erdoğan birçok kez yaşadığı kendi kendiyle çelişme durumunu bu konuda da yaşayacaktır.
Hatırlarsanız NATO'nun Libya'ya müdahale edeceği kendisine sorulduğunda "NATO'nun Libya'da ne işi var" demişti, bir hafta sonra NATO'nun Libya operasyonlarının merkez üssü İzmir Urla olmuştu.
Yine kendisine patriotların Türkiye'ye yerleştirileceği sorulduğunda "Benim haberim olmadan böyle bir şey olmaz" tepkisini vermiş ardından çok kısa zaman sonra üç ilimize patriotlar yerleştirilmişti.
Başkanlık sistemi konusunda da ABD'nin talebi federatif yapılı bir sistemdir ve amacı da fiili olarak bölünmüş ve son olaylarla da peşmergenin yerleştirildiği güneydoğumuzun parçalanması sürecini resmileştirmektir. Yani güneydoğumuzu "resmen" Büyük İsrail Devleti'nin bir parçası yapmaktır.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın başkanlık sistemi ile alakalı şu açıklamaları oldukça önemli:
"Bizim başkanlık sistemimiz üniter yapı içinde olacak diyorlarsa bu daha da kötü. Neden? Yasama, yargı, yürütme erkleri tek elde toplanacak demek. Astığın astık, kestiğin kestik olacak. Hayır, farklı olacaksa o daha da kötü, Türkiye eyaletlere bölünecek. Ancak bu hallerde başkan olur. Eğer diyorsa ki 'Türkiye'yi parçalayalım bir tane de cici bir başkanımız olsun' yapalım. Ben bunda zerre kadar fayda göremiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız zaten istediğini her an yapabiliyor. Onun başkan olmasına gerek yok ki. Onun için o sistem bu sistem fark etmiyor. Eğer Türkiye bu üniter yapıdan çıkarsa, Türkiye parçalandığı zaman onu asla geriye döndüren bir irade gelemez."
Sayın Baş üniter yapı konusunda da şunları ifade etmektedir: "Dünyada sistemlerin ideali üniter yapılardır. Her türlü söz hakkın var. Azınlıklar bile senin kadar hakka sahip."
Yani Türkiye'de bulunan ve Türk milletini oluşturan halklar eğer bu coğrafyada yaşamak, varlığını sürdürmek istiyorlarsa bunun tek yolu üniter yapı ve parlamenter sistemdir.
Ama bu sistemi millet adına, milletin menfaatine kullanacak olan siyaseti, Prof. Dr. Haydar Baş'ı ve Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarını iktidara taşımak şartıyla?
Erdoğan açıklamasında, "Üniter devlette başkanlık sistemi yoktur diye bir şey yok. Şuan zaten dünyada bunun örneği var geçmişten buyana da var. Yani Hitler Almanya'sına baktığınızda orada da bunu görürsünüz. Daha sonra değişik ülkelerde bunun örneğini görürsünüz?" ifadelerini kullanmıştı.
Daily Telegraph haberinde, "Dünyada ilk kez Erdoğan'ın, anayasal reformları için Hitler Almanya'sını pozitif bir rol modeli olarak kullandığını" yazdı.
Independent ve Guardian, "Erdoğan'ın Hitler Almanya'sından etkili bir yönetim örneği olarak bahsettiğini" belirtti.
Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Erdoğan'ın açıklamasının medyada çarpıtıldığını ifade etti. Açıklamada, "Başkanlık sistemi üniter devletlerde de olur. Başkanlık sistemi, federalizme dayanmak zorunda değildir" ifadelerine yer verildi.
Erdoğan'ın, "üniter yapı içinde başkanlık" ve Davutoğlu'nun da "hazırlanan yeni Anayasa'da ilk dört maddeye dokunmayacağız" açıklamalarına bakılırsa, siyasilerimizin yeni Anayasa'yı kamuoyuna kabul ettirebilmek için federatif yapılara bölünmek konusundaki tereddüdü kaldırma gayretleri olduğunu görmekteyiz.
Ama üniter yapı içinde başkanlık sisteminin ne anlama geldiğini Sayın Erdoğan "Hitler Almanya'sı" örneğiyle belirtmiş oldu. Tüm yetkilerin bir kişide toplandığı diktatöryal bir sistem? Bu açıklama tereddütleri gidermedi aksine katlayarak artırdı.
Bugün siyasilerimizin bir numaralı gündeminde olan yeni anayasa ve başkanlık sisteminin bir "ABD dayatması" olduğu düşünüldüğünde, asıl amaçlananın üniter yapı içinde başkanlık sistemi değil de Türkiye'yi federatif yapılara bölecek bir başkanlık sistemi olduğunu açıkça söyleyebiliriz.
Dolayısıyla Sayın Erdoğan'ın her ne kadar düşüncesi üniter yapı içinde başkanlık sistemi olsa da bunu ABD, AB, özellikle de AKP'nin dostu İsrail asla kabul etmeyecektir.
Ve Sayın Erdoğan birçok kez yaşadığı kendi kendiyle çelişme durumunu bu konuda da yaşayacaktır.
Hatırlarsanız NATO'nun Libya'ya müdahale edeceği kendisine sorulduğunda "NATO'nun Libya'da ne işi var" demişti, bir hafta sonra NATO'nun Libya operasyonlarının merkez üssü İzmir Urla olmuştu.
Yine kendisine patriotların Türkiye'ye yerleştirileceği sorulduğunda "Benim haberim olmadan böyle bir şey olmaz" tepkisini vermiş ardından çok kısa zaman sonra üç ilimize patriotlar yerleştirilmişti.
Başkanlık sistemi konusunda da ABD'nin talebi federatif yapılı bir sistemdir ve amacı da fiili olarak bölünmüş ve son olaylarla da peşmergenin yerleştirildiği güneydoğumuzun parçalanması sürecini resmileştirmektir. Yani güneydoğumuzu "resmen" Büyük İsrail Devleti'nin bir parçası yapmaktır.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın başkanlık sistemi ile alakalı şu açıklamaları oldukça önemli:
"Bizim başkanlık sistemimiz üniter yapı içinde olacak diyorlarsa bu daha da kötü. Neden? Yasama, yargı, yürütme erkleri tek elde toplanacak demek. Astığın astık, kestiğin kestik olacak. Hayır, farklı olacaksa o daha da kötü, Türkiye eyaletlere bölünecek. Ancak bu hallerde başkan olur. Eğer diyorsa ki 'Türkiye'yi parçalayalım bir tane de cici bir başkanımız olsun' yapalım. Ben bunda zerre kadar fayda göremiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız zaten istediğini her an yapabiliyor. Onun başkan olmasına gerek yok ki. Onun için o sistem bu sistem fark etmiyor. Eğer Türkiye bu üniter yapıdan çıkarsa, Türkiye parçalandığı zaman onu asla geriye döndüren bir irade gelemez."
Sayın Baş üniter yapı konusunda da şunları ifade etmektedir: "Dünyada sistemlerin ideali üniter yapılardır. Her türlü söz hakkın var. Azınlıklar bile senin kadar hakka sahip."
Yani Türkiye'de bulunan ve Türk milletini oluşturan halklar eğer bu coğrafyada yaşamak, varlığını sürdürmek istiyorlarsa bunun tek yolu üniter yapı ve parlamenter sistemdir.
Ama bu sistemi millet adına, milletin menfaatine kullanacak olan siyaseti, Prof. Dr. Haydar Baş'ı ve Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarını iktidara taşımak şartıyla?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025