Yapmadıklarından mahkum eden dostlar (!)

AB sürecinde bir cenderenin içine alınan ülkemizden maalesef taviz üstüne taviz kopartılmak isteniyor.Dün cephelerde elde edemediklerini, bugün bir taraftan dış baskılarla bir taraftan da yerli taşeronları kullanarak iç baskılarla koparmaya çalışıyorlar.Bunun için birçok misal var, ama sadece tek başına Ermeni meselesi bile bunu ispatlamaktadır.1. Dünya savaşında yaşanan olaylar bütün tarihi delilleri ile ortada iken, soykırıma uğrayan Türkler, soykırım yapan Ermeni çeteciler olduğu açık ve net bir şekilde bilinmesine rağmen, ısrarla tam tersini ifade edip bunu kabul etmemiz için topyekün kampanya yapıyorlar.Sözde Ermeni soykırımı meselesi adeta bir turnusol gibi, kimin dost kimin düşman olduğunu gösteriyor. Sayın Başbakan'ın en yakın Batılı dostlarından Fransa Cumhurbaşkanı Chirac "Fransa 1915 soykırımını tanımıştır ve Türkiye'nin de kendi payına bu hafıza ödevini yerine getirmesini beklemektedir. Bunun zorunluluğunu anlayacağından eminiz çünkü, Kopenhag Kriterleri'nin ruhu bunu gerektirir. Bu acı, ama zorunlu olan hafıza çalışmasını yapmak, kaybolan herkesin sesini duyurabilmek önemlidir. Bu yüzden 22 Nisan günü Başkan Koçaryan (Ermenistan Devlet Başkanı) ile Komitas Anıtı'na gittim" diyerek dostluğunun(!) boyutlarını göstermiştir.Sayın Erdoğan'ın diğer dostu, hatta kızının nikah şahidi olan İtalyan Başbakanı Berlusconi ise "Kıbrıs sorunu artık Türkiye ile AB 'nin sorunu oldu" diyerek daha önceleri dostluğunu(!) ispatlamıştı. Ya içimizde olup, sözde Ermeni soykırımını bu millete yutturmaya çalışanlara ne demeli?Boğaziçi Üniversitesi'nde geçen hafta itibarıyla sözde Ermeni soykırımı konusunda içeriği belli olan bir toplantı tertip edilmişti, ama yoğun tepkiler üzerine ertelenmişti. AB liderlerinin, mütareke medyasının ve de mandacı zihniyete sahip bazı aydın geçinenlerin düşüncelerine göre bu toplantının yapılmaması demokrasiye tersmiş, daha Türkiye'nin alacağı çok yol varmış, her fikre değer verilmeliymiş...Günlerce manşetlerde, köşe yazılarında bunu yazıp yazıp durdular.Yahu bu millet kendi bayrağına, marşına, vatanına, milletine, askerine, kendi milli ve manevi bütün değerlerine sahip çıkınca şövenist, köktendinci ilan ediyorsunuz da olmaması gereken bir toplantıya tepki gösterdiği zaman mı demokrasinin ihlali oluyor?"Sözde soykırım" yanlısı bu toplantı daha çok pişirilip pişirilip önümüze konulacağa benziyor. Gaye "siz soykırım yaptınız, hadi gelin bunu kabul edin, yoksa AB'ye giremezsiniz vs vs" ifadelerini akademik süslü ifadelerle gündemde tutmak.Sonra dışarıdakiler de şunu diyecekler "Bakın, sizin aydınlarınız da bunu kabul ediyor". Orhan Pamuk olayı buna örnek.İçeriden ve de dışarıdan her türlü taarruza devam.Yalnız burada dikkat etmemiz gereken bir husus var. Ülke içinde ve dışında bu konuda tavrını net koyanlar zaten rengini belli ediyor, ama ya saman altından su yürütenlere ne demeli?Görünürde artistik çıkışlarla "Ermeni soykırımı" olmamıştır deyip, soykırım iddialarının pekişmesine çanak tutanlar var, aynen geçtiğimiz yıllarda başörtüsü meselesine sahip çıkıp da milletimizin başörtüsü sorununa en büyük zararı verenler olduğu gibi.Sözde Ermeni soykırımı iddialarına tavır koyar gibi görünenler, maalesef Ermeni iddialarını bayraklaştıranlara gerekli tepkiyi göstermemiş, net bir duruş ortaya koymamıştır.AB ülkeleri birbiri ardına soykırım iddialarını doğrulayıp ve de resmi olarak soykırımı kabul ederken, göstermelik bir iki çıkış dışında ne yapıldı? ???|12,1

**

%

1#%#*#%#*#*

%22P2U^{^WU&]P]?W_|d|]­|?|?|?­¦W|«??­?§­??§|^§???d|2|^4y2$Aÿ}ÿ?^^|?^^????^]{],21%2,*#Y*

1%

%#*#

*#*#Ø1V^XW]^{]O2ÙP?_|^???­?????«??Pze¦­?ѧêà???¦?????¥_?P:{^WW×Bÿ}ÿu¦^?^}^]??kı da buna direndi ve bir mukatele, yani karşılıklı mücadele yaşandı". Yani kısaca olay dış tahrikli Ermeni çetelerinin saldırılarına ve katliamlarına mukabil, o bölgedeki Türk halkının direnişi.Karşılıklı komisyon teklifi ise geri adım atmak demektir. Çünkü Kerkük'te, Kıbrıs'ta masa başında, komisyonlarda oynanan oyunlar ortadadır. Yüzde100 Türk şehri olan Kerkük, alavere dalavere ile bir anda Kürt şehri yapılabiliyor. Tarihte bunun örnekleri çoktur.Hakkımızda doğru kararlar vermeyen ve soykırıma bizim milletimiz uğramasına rağmen soykırım yapmakla suçlayan AB ile birlikteliğimizi yeniden masaya yatırmalıyız.Türklerin 1,5 milyon Ermeni'yi katlettiği iftirasını söyleyen, İncirlik tavizi sebebiyle "soykırım" dememe lütfunda bulunan Bush ve de stratejik müttefik ABD ile ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmeliyiz.Bizi AB, ABD ve IMF talimatları ile yıllarca oyalayan, geri adım attıran siyasilerimiz hakkında yeniden düşünmeliyiz.Her şeyden önemlisi, bizi bugün hakkettiğimiz noktaya getirecek, sözde Ermeni soykırımı safsatası gibi saçma sapan iftiralardan bizi kurtaracak, ülkemizi bölgemizde ve de dünyada lider ülke konumuna getirecek, proje sahibi lider ve kadrosu hakkında yeniden düşünmeliyiz.Dışarıdan ve dış kaynaklı olarak içerimizden gelen bütün baskılar devlet ve millet olarak güçlü olduğumuz zaman bir örümcek ağı gibi olacaktır.Unutmayalım, düşman zayıf anımızda güçlüdür. Aziz Türk milleti güçlü olduğu zaman, önünde engel tanımadığına tarih şahittir.