"Bir kurt, bir tilki ve bir aslan…
Bir gün, aslan, kurt ve tilki avlanmak için dağa çıkarlar. Avlanırken geniş arazide daha çok av yakalamak için birbirlerine yardım etmek için aralarında sözleşirler. Aslanın kurt ve tilkiyle arkadaşlık yapmak zoruna gitse de, yoldaşlığını ikram ve lütuf olarak görür. İşleri rast gider. Bir yaban öküzü, bir dağ keçisi, bir de tavşan avlarlar. Avlarını kanlar içerisinde sürükleyerek ağaçlık bir subaşına getirirler. İyice yorulmuşlar ve acıkmışlardır. Özellikle kurtla tilkinin ağzının suyu akmaya başlar, paylarını bir an önce almanın hırsı içerisindedirler.
Ormanlar padişahının bu avları adaletle paylaştırmasını beklerler. Aslan, kurtla tilkinin açgözlülüklerini fark eder fakat sesini çıkarmaz. Yüzlerine gülerken kendi kendine, "Dağıtacağım paya, adaletime güvenmeyene ben ne yapacağımı bilirim" diye düşünür. Aslan, "Ey tecrübeli ve ihtiyar kurt, avladığımız hayvanları aramızda adaletli bir şekilde paylaştır. İyi bir adalet ortaya koy, vekilim sensin" der.
Kurt, "Padişahım! Sizin büyüklüğünüze, iri ve büyük olan bu yaban öküzü yakışır. Çevikliğinize ve semizliğinize uygun düşer. Keçi, orta boyda ve irilikte, o da bana uygun düşer. En küçüğümüz tilki olduğuna göre, avımızın en küçük parçası olan tavşan da onun hakkıdır" der.
Aslan bu paylaştırma karşısında kızıp kükrer, "Ey kurt! Nasıl paylaştırdığını pek anlayamadım. Ey kendini bilmez eşek! Yaklaş ve karşıma geç de bir daha söyle" der. Yanına yaklaşınca bir pençe vurarak kurdu parçalar. Aslan tilkiye: "Ey tilki! Şimdi bu avları adaletli bir şekilde sen paylaştır bakalım."
Tilki önce aslanın önünde saygıyla eğilir, yeri öper sonra,
"Bu semiz yaban öküzü, efendimizin kuşluk yemeğidir, güne bunu yiyerek başlarsınız. Şu keçi de aziz padişahımıza, öğle yemeği için güzel bir yahni olur. Lütuf ve kerem sahibi sultanımızın akşam yemeğindeki çerezi de tavşan olsun" der.
Aslan: "Ey tilki, adaletin ışığını sen yaktın. Tam hakça paylaştırdın. Söyle bakalım, bu taksimi kimden öğrendin?"
Tilki kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırıp kurnazca gülerek, "Kurdun başına gelenlerden efendim, kurdun başına gelenlerden" der. Aslan, "Alçak kurdun başına gelenlerden ibret alıp hikmetle davrandığın için, bütün avları sana bağışlıyorum" diyerek tilkiyi ödüllendirir. (http://www.beytulhikme.org/, Bilal Kuşpınar, Ayşe Yaşar Ümütlü, Adalet Kavramı Konusunda Gazâlî, İbn Arâbî ve Mevlânâ'nın Görüşlerinin Analizi, Rûmî, Mesnevî, 1/3013-3123.)
Mesnevîde anlatılan hikâyenin bütünü, insanın Allah'a doğru yaptığı manevi seyahatte; ruh, akıl ve nefs anlatılır. Ancak hikâyenin buraya kadarki kısmı; adalet reformu tartışmalarının bugünkü zeminini yansıtıyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu, tam da bu hikâyede anlatılanlarla örtülecek şekilde konuyu çok güzel yazmış. 'AYM kararlarına karşı direnme neyin nesi!!' başlığı ile Yeni Mesaj gazetesinde 20.10.2020 tarihinde yayınlanan yazıda şöyle deniliyor:
"Yazar Oktay Akbal'ın kitabının adıydı: "Önce Ekmekler Bozuldu"! Biz de soralım: Hukuk da mı bozuldu?
Gidişat bunu gösteriyor. Karşımızdaki tablonun adı "yargılaşan siyaset"… Siyaset yargının yerini almış durumda."
Bugün reform paketlerinin temelinde yine adalet kavramı var. Ama hangi zeminde. Mesnevide olduğu gibi; Bir kurt, bir tilki ve bir aslan arasındaki adalet reformunun akıbeti yine mesnevideki hikâyede gizli.
Ahlakın esas alınmadığı reform paketlerinden adalet çıkmaz. Zira konu yazılılık değil. Yazılı reform paketleri tükendi. İnsan reformuna ise henüz başlanmadı. Dolayısıyla adalette esas henüz giremedik.
- ABD’nin Afganistan aynası -2- / 10.07.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -1- / 09.07.2021
- Aşı emperyalizmi savaşları / 11.06.2021
- Atatürk’ün harp sanatının sırrı / 25.05.2021
- Dijital Ramazan Bayramı / 13.05.2021
- İsrail’in saldırısına hangi dizi ile karşılık vereceğiz! / 09.05.2021
- Çin Ortadoğu’da ABD’ye ‘şah’ dedi / 02.04.2021
- İnsanın sayısallaşması / 25.03.2021
- ABD, Kuzey Kore’ye neden demokrasi getiremiyor? / 18.03.2021