Futbol artık spor olmaktan çıkmış ve dünya çağında bir sanayi haline gelmiştir. Dünyada en çok para dönen 8 sektörden biridir. Artı şunu da ifade edeyim ki, futbol artık aynı zamanda bir kumar sektörü haline de gelmiş, getirilmiştir. (Bahis, iddia gibi)
Ülkemiz futboluna dönersek! Tek kelime 'sürünüyor'. Süper ligimiz parasal anlamda Avrupa'nın en büyük 5 liginden biri. Netice olarak ise sonuncu.
4 büyükler denen Fenerbahçe'ye, Galatasaray'a, Beşiktaş'a, Trabzonspor'a bakın! Milli Takıma bakın! Futbolu yönetenlere bakın! Futbolu yorumlayanlara bakın! Futbolu siyasete alet edenlere bakın! Hepsine birden yazıklar olsun, diyorum.
Futbolumuz neden bu hale geldi, sorusuna verilecek tek cevap aynen ülkemizin diğer konularında olduğu gibi 'önce insan' demediğimiz içindir. Kendi insanımıza değer vermedik, onu önemsemedik, ona güvenmedik.
Ne yaptık? Okyanus ötesine gittik, Avrupa'ya, Afrika'ya gittik. Diğer alanlarda olduğu gibi bir el Asya'ya gitmemizi engelledi. Gittik, gittikte milyon dolarla eurolar verip futbolcular getirdik.
İlk iki haftada süper ligde oynanan karşılaşmalarda sahaya çıkan futbolculardan sadece 4'te biri Türk. (% 27'lik bir oran) Yazıklar olsun federasyon sana. Yazıklar olsun kulüp başkanlarına, yöneticilerine ve bu işin ağababalarına. Yazıklar olsun.
Neden yazıklar olsun? Avrupa'nın en kalabalık ülkesiyiz. Avrupa'nın en genç nüfusa sahip ülkesiyiz. Ama sahada Türk yok. Neden, neden, neden?
Fener sahaya çıkıyor. İlk on birin 6, 7'si yabancı.
Galatasaray sahaya çıkıyor. İlk on birin 7, 8'zi yabancı.
Trabzon sahaya çıkıyor. İlk on birin 6, 7'si yabancı.
Beşiktaş sahaya çıkıyor. İlk on birin 7, 8'zi yabancı.
Anadolu kulüpleri de öyle. Takımın yarısı yabancı.
Ama seyirciler, yani o futbolcuların alınması için para verenler, o futbolcuları alkışlayanlar, o kulüpleri yönetenleri seçenler, o federasyon başkanlarına destek verenler Türk. Bu işte bir terslik yok mu?
Özellikle 4 büyük denilen takımlar futbolcu alıyor. 8 milyon Euro, 6 milyon Euro, 5 milyon dolar, 3 milyon dolar. Teknik direktör getiriyorlar. Aynı para.
Hele milli takım hocalarına verilen paralar yok mu! Akıl alır gibi değil. Yahu bu kişilerin bir yılda, iki yılda aldıkları paraları cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, milletvekilleri ömür boyu çalışsalar alamaz. Bu nasıl bir dünya böyle!
Siyasi iktidar birçok ilde yüz milyonlarca para ödeyerek statlar yaptırdı. Görkemli açılışlarla bu statları, siyaset çemberine aldı. Seçim malzemesi olarak kullandı. Kulüp başkanlarının çoğu artık siyasi iktidarın elamanı gibi.
Spor yorumcuları ise hala aynı kafa. Tribüne oynuyorlar. Seyircisi çok olan takımların futbolcularını neredeyse iç çamaşırlarına varıncaya kadar anlatıyorlar. Hele 3 büyüklerin, Anadolu takımlarına yenildiği zaman yenen takımın nasıl yendiğini değil de, yenilen o üç sözde büyük takımın neden yenildiğini anlatmaları insanı çıldırtıyor.
Onsan sonra da Türk futbolu neden gelişmiyor, nasıl gelişir, diye ahkam kesiyorlar. Bu siyaset mantığı, bu federasyon anlayışı, kulüp yönetim anlayışları olduğu müddetçe ve böyle spor yazarları olduğu müddetçe futbol gelişemez.
En önemlisi ise tribüne giden veya şifreli kanallarla para döken seyirci bu ezik tabloya razı olduğu müddetçe Türk futbolu gelişmez.
Anlamadığım, kabullenemediğim bir nokta daha var. Bir futbolcu transfer ediliyor. Pazusunda veya sırtında haç dövmesi. Boynunda haç kolye. Havalimanında binlerce kişi omuzluyor. Birkaç hafta geçiyor. O, omuzlayanlar bir bakıyorsun 'ana-avrat' dümdüz gidiyor. Bunun akılla izahı yok.
Hülasa sanayi, tarım, hayvancılık, enerji, eğitim, sağlık gibi hemen her sektörde dışa bağımlı hayat yaşayan Türkiye, futbolda da (sporda da) aynı tabloyu sergiliyor. Aslımıza, öz kaynaklarımıza dönmedikçe başarı asla gelmeyecektir.
Ülkemiz futboluna dönersek! Tek kelime 'sürünüyor'. Süper ligimiz parasal anlamda Avrupa'nın en büyük 5 liginden biri. Netice olarak ise sonuncu.
4 büyükler denen Fenerbahçe'ye, Galatasaray'a, Beşiktaş'a, Trabzonspor'a bakın! Milli Takıma bakın! Futbolu yönetenlere bakın! Futbolu yorumlayanlara bakın! Futbolu siyasete alet edenlere bakın! Hepsine birden yazıklar olsun, diyorum.
Futbolumuz neden bu hale geldi, sorusuna verilecek tek cevap aynen ülkemizin diğer konularında olduğu gibi 'önce insan' demediğimiz içindir. Kendi insanımıza değer vermedik, onu önemsemedik, ona güvenmedik.
Ne yaptık? Okyanus ötesine gittik, Avrupa'ya, Afrika'ya gittik. Diğer alanlarda olduğu gibi bir el Asya'ya gitmemizi engelledi. Gittik, gittikte milyon dolarla eurolar verip futbolcular getirdik.
İlk iki haftada süper ligde oynanan karşılaşmalarda sahaya çıkan futbolculardan sadece 4'te biri Türk. (% 27'lik bir oran) Yazıklar olsun federasyon sana. Yazıklar olsun kulüp başkanlarına, yöneticilerine ve bu işin ağababalarına. Yazıklar olsun.
Neden yazıklar olsun? Avrupa'nın en kalabalık ülkesiyiz. Avrupa'nın en genç nüfusa sahip ülkesiyiz. Ama sahada Türk yok. Neden, neden, neden?
Fener sahaya çıkıyor. İlk on birin 6, 7'si yabancı.
Galatasaray sahaya çıkıyor. İlk on birin 7, 8'zi yabancı.
Trabzon sahaya çıkıyor. İlk on birin 6, 7'si yabancı.
Beşiktaş sahaya çıkıyor. İlk on birin 7, 8'zi yabancı.
Anadolu kulüpleri de öyle. Takımın yarısı yabancı.
Ama seyirciler, yani o futbolcuların alınması için para verenler, o futbolcuları alkışlayanlar, o kulüpleri yönetenleri seçenler, o federasyon başkanlarına destek verenler Türk. Bu işte bir terslik yok mu?
Özellikle 4 büyük denilen takımlar futbolcu alıyor. 8 milyon Euro, 6 milyon Euro, 5 milyon dolar, 3 milyon dolar. Teknik direktör getiriyorlar. Aynı para.
Hele milli takım hocalarına verilen paralar yok mu! Akıl alır gibi değil. Yahu bu kişilerin bir yılda, iki yılda aldıkları paraları cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, milletvekilleri ömür boyu çalışsalar alamaz. Bu nasıl bir dünya böyle!
Siyasi iktidar birçok ilde yüz milyonlarca para ödeyerek statlar yaptırdı. Görkemli açılışlarla bu statları, siyaset çemberine aldı. Seçim malzemesi olarak kullandı. Kulüp başkanlarının çoğu artık siyasi iktidarın elamanı gibi.
Spor yorumcuları ise hala aynı kafa. Tribüne oynuyorlar. Seyircisi çok olan takımların futbolcularını neredeyse iç çamaşırlarına varıncaya kadar anlatıyorlar. Hele 3 büyüklerin, Anadolu takımlarına yenildiği zaman yenen takımın nasıl yendiğini değil de, yenilen o üç sözde büyük takımın neden yenildiğini anlatmaları insanı çıldırtıyor.
Onsan sonra da Türk futbolu neden gelişmiyor, nasıl gelişir, diye ahkam kesiyorlar. Bu siyaset mantığı, bu federasyon anlayışı, kulüp yönetim anlayışları olduğu müddetçe ve böyle spor yazarları olduğu müddetçe futbol gelişemez.
En önemlisi ise tribüne giden veya şifreli kanallarla para döken seyirci bu ezik tabloya razı olduğu müddetçe Türk futbolu gelişmez.
Anlamadığım, kabullenemediğim bir nokta daha var. Bir futbolcu transfer ediliyor. Pazusunda veya sırtında haç dövmesi. Boynunda haç kolye. Havalimanında binlerce kişi omuzluyor. Birkaç hafta geçiyor. O, omuzlayanlar bir bakıyorsun 'ana-avrat' dümdüz gidiyor. Bunun akılla izahı yok.
Hülasa sanayi, tarım, hayvancılık, enerji, eğitim, sağlık gibi hemen her sektörde dışa bağımlı hayat yaşayan Türkiye, futbolda da (sporda da) aynı tabloyu sergiliyor. Aslımıza, öz kaynaklarımıza dönmedikçe başarı asla gelmeyecektir.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İlkelerine sahip çıkmayanlar bu millete sahip çıkamaz / 29.04.2024
- Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinde İsrail / 28.04.2024
- İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu? / 26.04.2024
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinde İsrail / 28.04.2024
- İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu? / 26.04.2024
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024