Siyasilerimiz, ülkemizdeki enflasyonun temel sebebinin "faiz" olduğunu itiraf ediyorlar, hatta "faiz lobisi şöyle", "faiz lobisi böyle" diye açıklamalarda da bulunuyorlar ama pratikte ortaya koydukları faizleri daha da artırmaktan başka bir şey olmuyor.
Üst üste yaşanan faiz artışları "Laf ile peynir gemisinin yürümeyeceğini" tekrar tekrar gösteriyor.
Malum, önceki gün Merkez Bankası politika faizini 200 baz puan artırarak yüzde 17'den yüzde 19'a çıkardı.
Bu yüksek faiz oranıyla Türkiye, G-20 ülkeleri içinde Arjantin'den sonra en yüksek faiz veren ülke olurken, dünya genelinde ise 7'inci sıraya yükseldi.
Siyasilerimiz "faiz"e ve "faiz lobileri"ne karşı(!) ama dünyada en fazla faiz veren 7'inci ülkeyiz. Tezatlarla doluyuz.
Faiz yükselmesin diye Merkez Bankası eski başkanları Murat Çetinkaya ve Murat Uysal görevden el çektirildi ama üçüncü kez ciddi oranda faiz artırılıyor.
Politika faizi önce yüzde 10,25 idi, 475 baz puan artırıldı yüzde 15'e yükseltildi; sonra 200 baz puan artırıldı yüzde 17'ye çıktı; şimdi de yine 200 baz puan artırılarak yüzde 19 oldu.
Bildiğiniz gibi, politika faizi bankalararası faizdir, bunun üreticiye, tüketiciye, piyasaya yansıması yüzde 30'lar, yüzde 40'lar seviyesindedir.
Bu faiz artışlarını, elbette ki ülkemize para satan küresel sermayedarlar, siyasilerimizin ifadesiyle "faiz lobileri" istemektedir.
Ve bu adımları bize attırırken de dolar sopasını kullanmaktadırlar.
Her zaman aynı yöntem; önce dolar yükseliyor, ardından dolar kuru daha fazla yükselmesin diye faiz artırılıyor, dolar kuru biraz düşüyormuş gibi oluyor, sonra kaldığı yerden tam gaz devam ediyor. Son faiz artırımında da aynen böyle oldu.
Ülkemizdeki yeni dönem, hem dolar kurunun hem de faiz oranlarının sürekli artacağı bir dönemdir. Yüksek faiz, yüksek kur dönemi.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın bu konudaki tespitleri oldukça önemli:
"Faizi artıyoruz dolar çıkıyor, faizi düşüyoruz dolar yine çıkıyor. Burada çok fazla dillere pelesenk olmuş ekonomide reformlar gerekiyor. Ben buna 'sistemin değişmesi gerekiyor' diyorum, sistem yanlış."
"Ekonomiyi bu hale getirenler bugün ülkenin ekonomisini düzeltmeyi vaat ediyor. Bu boş lakırdıdan ibaret bir durumdur."
"Siyasette, iç güvenlik hukukumuzda, dış politikamızda, ekonomide Türkiye'nin tek çıkar yolu olarak Bağımsız Türkiye Partisi kalmıştır."
Bugün Türkiye, yaşadığı ekonomik bağımlılık, borçların fazlalığı, MB rezervlerinin negatifte olması, sahip olduğu kaynakları ve kârlı kamu kuruluşlarını yabancılara devretmiş olması ve daha birçok sebepten dolayı dünyanın en kırılgan 5'lisi içinde en kırılgan ülkedir.
İcazet, akıl ve para için peşlerinde koştuğumuz küresel iradeler, bizi, dayattıkları kapitalist ekonomi anlayışıyla bu noktaya getirdiler.
Şimdi öyle bir kısırdöngü içindeyiz ki, faizler artmaya devam edecek, faizler arttığı için enflasyon artmaya devam edecek, kırılganlık devam ettiği için dolar kuru da artmaya devam edecek, dolar kuru artınca faizler yine artmaya devam edecek ve bu kısırdöngü böyle devam edecek. Ekonomimiz olumsuzlukta rezonansa girmiş durumda.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, "ekonominin tek çıkar yolunu BTP" olarak ifade ederken, esasen bunu hamasi duygularla söylemiyor.
Çünkü ekonomi bir bilimdir ve matematiği vardır.
Dolar kurunun artmasını istemiyorsanız, dolara bağımlılığınızı azaltmanız, kırılganlığınızı ortadan kaldırmanız gerekiyor.
Faizlerin artmasını istemiyorsanız, borçlanma yerine yeni gelir kaynakları devreye koymalısınız.
Enflasyonun artmaması için faizleri düşürmeniz, dolara bağımlılıktan kurtulmanız, hammadde ve enerjide yerli kaynaklara yönelmeniz gerekmektedir.
İşte bunların tamamını sağlayan dünyada tek bir model, tek bir ekonomik sistem var, o da Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir.
Ve bu eşsiz model Türkiye'de tek bir partinin ekonomi programıdır, o da BTP.
Bu sebeple BTP Lideri'nin açıklaması hamasi değil, bilimseldir.
Çünkü "sistem değişmesi lazım" diyor ve olması gereken sistemi de önümüze koyuyor.
Ne diyelim, Allah milletimize ayıkmayı nasip eylesin.
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024