Bir millet için en tehlikeli, en öldürücü, en yok edici işgal kesinlikle zihni işgaldir.
Fiziki ve coğrafi işgaller elbette yıkıcıdır, kahredicidir ama işgalcilerin korkulu rüyası olan milli ruh, mücadele ruhu içten içe korlaşır ve günün birinde alevlenir ve işgalci zalimleri yakar küle çevirir.
Zihinler zehirlenmişse, zihinler işgal edilmiş ve zalimlerini, cellatlarını, işgalcilerini veli nimet kabul eden bir nesil yetiştirilmişse o millet için işte o zaman çöküş başlamış demektir.
Bu gün ne yazık ki; “dede vatanı savundu torun satanı savunuyor” cümlesi ile özetlediğimiz vahim durumu yaşıyoruz.
Elbette ki zehirlenmiş zihinler kendilerinin, ailelerinin ve ülkelerinin alyehinde ve lehindeki gelişmeleri ayırt edemezler ve sağlıklı karar veremezler.
Elbette ki zihinlerini kiraya vermiş olan nesiller tehlike kapıya dayanana kadar işin farkına varamaz ve tedbir alamazlar.
Zihnen zehirlenmeye uğramış nesiller, kendilerini tehlikelere karşı uyaranları düşman zannederler, kendileri ve gelecekleri için tuzak kuranları da kurtarıcı zannederler.
Zihinleri zehirlenmiş ve gönülleri ifsad edilmiş olan nesiller, iyi-kötü, ak-kara, hayır-şer, dost-düşman, faydalı-zararlı ayırımını artık o zehiri zerkedenlerin arzuları istikametinde yapmaya başlarlar.
Zehirlenme ve ifsat ameliyesine tabi tutulan nesiller ne yazık ki; “Müslümanlar bir vücudun organları gibidir, organlardan birinin rahatsız olması halinde göze uyku girmez” şeklinde bildiğimiz Nebevi tariften koparılmış nesillerdir.
Ümmet-i Muhammed’in toptan düçar olduğu acıları, kederleri, dertleri, elemleri hissedemeyecek dercede sinirleri alınmış, ana gövdeden koparılmış nesillerdir.
Bu tür iblisi bir metodla ana gövdeden koparılan nesiller, bir tehlike anında kardeşlerinin yanına, yardımına koşmak yerine düşmanların kucağına, düşmanların ocağına doğru koşmaktadırlar.
Kardeşlerinin safında yer alıp ortak düşmanlara karşı mücadele yerine, düşman saflarında yer alıp kardeşlerine karşı savaşmaktadırlar.
Tez zamanda, bir an evvel, en yakın zamanda bu iblisi tuzak bozulmalı ve bu tuzağa daha fazla nesillerin düşürülmesi, zehirlenmesi ve ifsadı önlenmelidir.
Heder olan bizim insanımızdır, zihnen zehirlenen bu coğrafyanın çocuklarıdır, gönülleri ifsad edilen gençler bu milletin geleceğidir, kesinlikle geç kalınmamalı, acele edilmelidir.
Cellatına aşık, işgalcisini kurtarıcı olarak gören, uyaranları düşman, tuzakcıları dost bellemiş bir nesil yetiştirldi ve devam edilmektedir.
Tez zamanda bu cinayetten dönülmelidir.
Fiziki ve coğrafi işgaller elbette yıkıcıdır, kahredicidir ama işgalcilerin korkulu rüyası olan milli ruh, mücadele ruhu içten içe korlaşır ve günün birinde alevlenir ve işgalci zalimleri yakar küle çevirir.
Zihinler zehirlenmişse, zihinler işgal edilmiş ve zalimlerini, cellatlarını, işgalcilerini veli nimet kabul eden bir nesil yetiştirilmişse o millet için işte o zaman çöküş başlamış demektir.
Bu gün ne yazık ki; “dede vatanı savundu torun satanı savunuyor” cümlesi ile özetlediğimiz vahim durumu yaşıyoruz.
Elbette ki zehirlenmiş zihinler kendilerinin, ailelerinin ve ülkelerinin alyehinde ve lehindeki gelişmeleri ayırt edemezler ve sağlıklı karar veremezler.
Elbette ki zihinlerini kiraya vermiş olan nesiller tehlike kapıya dayanana kadar işin farkına varamaz ve tedbir alamazlar.
Zihnen zehirlenmeye uğramış nesiller, kendilerini tehlikelere karşı uyaranları düşman zannederler, kendileri ve gelecekleri için tuzak kuranları da kurtarıcı zannederler.
Zihinleri zehirlenmiş ve gönülleri ifsad edilmiş olan nesiller, iyi-kötü, ak-kara, hayır-şer, dost-düşman, faydalı-zararlı ayırımını artık o zehiri zerkedenlerin arzuları istikametinde yapmaya başlarlar.
Zehirlenme ve ifsat ameliyesine tabi tutulan nesiller ne yazık ki; “Müslümanlar bir vücudun organları gibidir, organlardan birinin rahatsız olması halinde göze uyku girmez” şeklinde bildiğimiz Nebevi tariften koparılmış nesillerdir.
Ümmet-i Muhammed’in toptan düçar olduğu acıları, kederleri, dertleri, elemleri hissedemeyecek dercede sinirleri alınmış, ana gövdeden koparılmış nesillerdir.
Bu tür iblisi bir metodla ana gövdeden koparılan nesiller, bir tehlike anında kardeşlerinin yanına, yardımına koşmak yerine düşmanların kucağına, düşmanların ocağına doğru koşmaktadırlar.
Kardeşlerinin safında yer alıp ortak düşmanlara karşı mücadele yerine, düşman saflarında yer alıp kardeşlerine karşı savaşmaktadırlar.
Tez zamanda, bir an evvel, en yakın zamanda bu iblisi tuzak bozulmalı ve bu tuzağa daha fazla nesillerin düşürülmesi, zehirlenmesi ve ifsadı önlenmelidir.
Heder olan bizim insanımızdır, zihnen zehirlenen bu coğrafyanın çocuklarıdır, gönülleri ifsad edilen gençler bu milletin geleceğidir, kesinlikle geç kalınmamalı, acele edilmelidir.
Cellatına aşık, işgalcisini kurtarıcı olarak gören, uyaranları düşman, tuzakcıları dost bellemiş bir nesil yetiştirldi ve devam edilmektedir.
Tez zamanda bu cinayetten dönülmelidir.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Milletin ‘not etmeleri’ daha farklı oluyor / 26.04.2024
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024