Ekonomide küresel bir çöküş yaşıyoruz.
Dünya borsaları, varlık değerleri, altın, gümüş tepetaklak. Hisse senetleri liradan geçtik, dolar, Euro bazında yüzde 50-70 düşmekte.
Tam da borsalar rekor üzerine rekor kırarken, ne oldu ki piyasalar yıkıldı?
Koronavirüs mü, gündemi meşgul eden asıl sebep?
Canan Karatay, ABD istatistik verilerini açıkladı. ABD'de 1-18 Ocak arasında gripten ölen 8 bin 200 kişinin yüzde 80'i 70-80 yaş üstü, sadece 70'i çocukmuş.
Piyasaları toparlamak için ABD Merkez Bankası (FED), IMF, Avrupa Merkez Bankası (ECB), Japonya Merkez Bankası (BOJ) ekonomi kurmayları seri toplantılar yaptılar/yapıyorlar.
Merkez bankaları faizleri sıfırlarken, FED 5.4 trilyon dolar, IMF 1 trilyon dolar, BOJ 12 trilyon Yen, ECB 20 milyar Euro varlık alımına ek 120 milyar Euro, Merkel 600 milyar Euro, Çin, Hindistan, Yeni Zelanda, Kanada ve İsrail trilyonlar saçıyor krizden çıkmak için.
2008 krizinin de gerisine düşen varlık fiyatlarını toparlamak için akıl sınırlarını zorlayan kararlar alınıyor.
Şu soruya da cevap aramalıyız: "Deprem mi, yangın mı, fabrikaların, çalışanların, ekonominin yarısını yok etti de, borsalar yarıdan fazla düştü?"
Hayır. Bunların hiçbirinin olmadığını biliyoruz.
Kapitalizmin sonu bu.
Ekonomistler, ekonomideki problemleri görüyor, sorguluyor, işlerin yolunda gitmediğini görüyor ve reforma ihtiyacı olduğunu sıkça dile getiriyorlar uzun zamandır.
Faizlerin sıfıra çekilmesi, piyasaya olağan üstü paralar dökülmesi bu güne kadar görülmüş şey değilken niçin trilyonlar ortaya saçılıyor?
Kapitalizmi yaşatmak için tabi ki.
Günde 2 dolara geçinmeye çalışanların isyanları, trilyonlarla oynayan para baronları ve işbirlikçi iktidarların kâbusu olmakta.
Köleler, eskiden zincirle elde tutulurken, günümüzde kredi borcu ile köleleştirilmekte, başka arayışlara geçmemesi için ucuz harcama imkânı sunulmaktadır.
Faizlerin sıfırlanması, para musluklarının açılması, mağdurlara kredi kanallarıyla verilen sün-i teneffüs imkânı.
Sonuçta amaç "kuşu elde tutmak, kaçırmamak" yani.
Piyasaları rahatlatmak gayesiyle iktidarlar tarafından devreye konulan trilyonlar, merkez bankaları aracılığıyla bankalara, bankacıların insafına bırakılıyor. Dip yapmış hisseleri toplayıp yüksek fiyattan satmak, bir de kapitalistlerin ürettikleri malların alımını tetikleyerek bir taş ile bir kaç kuş vurulması hedeflenmektedir.
Bu soygun düzeninde kapitalistlerin atadığı sefil iktidarların, kendilerini yetkilendiren yoksul yığınların sömürülme trendinde maymuncuk vazifesi gördüklerinin farkında mıyız?
Bir vadi altını olsa ikincisini isteyen muhteris kişiler fil gibi her şeyi hortumlarken, payandası iktidarlar, sefalet içindeki yoksul yığınlar için süslü laftan başka bir şey yapmadı/yapmıyor.
Sorun, zihniyet değişikliğidir.
O zaman, değiştireceğiz bu menfaatçi kişileri.
Bilge, adalet ve liyakat ehli, erdem sahibi, fedakâr insanları iş başına getirmek zorundayız.
Bu profesyonel para sihirbazlarını alt edecek formüllere ihtiyaç var.
Bize ''sakın para, basma enflasyon olur'' diyenler, faiz indirip trilyonlar saçıyor enflasyondan korkmadan.
Türkiye yapamıyor/yapamaz çünkü yabancı para üzerine ikame edilen ekonomide yabancı para olmazsa TL de olmaz. Kemal Derviş kanunları, neoliberal politikalar, mali disiplin adı altında sıkı para politikası devrede.
Küreselleşmenin parçası olma azmindeki iktidar ve muhalefetin hiç bir problemi çözemediği/çözemeyeceği aşikâr olmuştur.
Türkiye'nin de, dünyanın da Prof. Dr. Haydar Baş'a ve onun Milli Ekonomi Modeli'ne ihtiyacı acildir.
- Bu kaçıncı operasyon? / 25.12.2021
- 2020’de yüzde 1.8 büyürken, meğer küçülmüşüz! / 05.05.2021
- Mesele sadece 128 milyar dolar mı? / 23.04.2021
- Ak Parti’nin 18 yıllık enkazı / 08.01.2021
- Dolar kazanç aparatı olunca... / 25.11.2020
- Büyüdük ama negatif / 05.09.2020
- İSO 2019 raporu / 16.07.2020
- Fason tartı aleti / 29.06.2020
- Tefeciye yılda 4 milyon konut / 13.04.2020