19 yıllık tek parti iktidarı ve MHP, 'yeni sistem, yeni anayasa, seçim barajı' başlıkları ile hareket planları yapmışlar, her zamanki gibi geleceğe umut dağıtıyorlar.
Sahi! Dün, 'tekeden süt sağılmaz Erdoğan'dan cumhurbaşkanı olmaz' diyenlerin bugün el ele, kol kola olmalarının hikmeti nedir?
Bu yeni denilen ve 3 yıldır uygulanan rejimin, ülkemiz ekonomisine, siyasetine, sosyal hayatına, kamu işleyişine ne gibi artı ve eksileri oldu?
Bu sistem bir özentinin sonucu mudur yoksa bir dayatmamıdır?
Türkiye'nin sorunu anayasa ve kanunlar mı yoksa anayasa ve kanunların uygulanış biçimleri midir?
Ya seçim barajı? % 10 barajını kim koymuştu? Darbeci Kenan Evren. Rütbeleri bile söküldü. Peki, darbeci bir anlayışın koyduğu % 10 barajına 19 yıl dokunmayan ve bu barajdan istediği gibi beslenen AKP iktidarı bugün neden barajı aşağı çekmek istiyor?
Dahası % 10 barajına, 'darbecilerin barajı' diyoruz. Peki, % 7 barajına ne diyeceğiz? Halkın iradesinin önüne baraj koyanlar aynı zihniyetin temsilcisi değil midir?
Türkiye'nin asıl sorunu ve ileride daha büyük sorunlar getirecek olan bu adı tam konulmamış yeni yönetim şeklidir.
Yeni dediysek de (!) böyle bir sitemin planlamaları eskiye dayanır. Hatta bu sistemi getirenler bile dün bu sistem için 'bir özenti' diyorlardı.
Evet, 1993 yılında, Refah Partisinin İstanbul İl Başkanı olan Erdoğan'a; Başkanlık sistemi için neler söyleyeceksiniz, sorusu yöneltiliyor.
Sayın Erdoğan: "Türkiye şimdilik buna hazır değil. Başkanlık sisteminin ortaya çıkışı bir özentinin sonucu ya da Amerikan emperyalizminin bize bir tavsiyesi. Bunun oluşması için siyasette serbest piyasanın oluşması lazım" cevabını vermişti. (14 Ekim 2016'ta Ortadoğu gazetesinde Yıldıray Çiçek'in "Tuzak Kuran Baston Olan Değil Türkiye'yi düşünen MHP" başlıklı köşe yazısı)
Sonraki yıllarda Sayın Erdoğan, İBB başkanı olmuş, bir şiir ve Pınarhisar cezaevine girmiş ve halk kahramanı olarak çıkmıştı.
Cezaevindeyken ABD büyükelçisi tarafında ziyaret edilmiş, 2 bin yılında hiçbir resmi vasfı yokken ABD 'Beyaz Saray'da' ağırlanmıştı.
2001'de AKP kurulmuş, 2002 sonundaki seçimlerde iktidar olmuştu.
Sayın Erdoğan'ın 2003 yılındaki açıklaması ise aynen şöyle; "Başkanlık ve yarı başkanlık sistemi, benim siyasette arzumdur. Olmasını isterim."
Tabi 10 yılda ne değişti, nasıl bir özenti ortaya çıktı, kimler ne tavsiyede bulundu bilmiyoruz. Ama Türkiye'nin iki partili bir siteme doğru götürülmek istendiği ortadaydı.
İlk adım, Abdullah Gül'ün, cumhurbaşkanlığı seçimi ile atıldı. 2010 referandumu ise 'tek adam rejiminin, polis devletine doğru gidişin, kuvvetler ayrılığı ilkesinin cümle içinde kalacağının habercisiydi. 2014 yılında ise adımlar hızlandı.
15 Temmuz ihaneti ve akabinde iktidar partisinin, bu süreci parti siyaseti haline getirerek, 'Türkiye'nin yeni bir yönetim tarzına ihtiyacı var' algısını mağdur sıfatıyla vatandaşa empoze etti.
2017'de yeni rejim oylanarak % 51 evet, aldı. 2018'de Sayın Erdoğan, yeni sitemin cumhurbaşkanı oldu.
Özetlersek! Sayın Erdoğan'ın 93'te 'özenti ve ABD'nin dayatması' dediği rejim, 2003'te 'arzusu' olmuş ve 2018'de de bu arzusuna kavuşmuştu.
Gidişat açıktı ama ülkemizdeki muhalefet partileri bu süreçlerin tamamında pasif kaldı veya halka, geleceği anlatmadı, anlatamadı.
Aynı muhalefet bugün, 'tek adam rejiminden, meclisin pasifize edildiğinden, vekillerin emir eri olduğundan, yargıdan, adaletten, kanunların dizayn edilmesinden, ekonomik çöküşten' vs. şikayet ediyorlar.
Oysa Merhum Prof. Dr. Haydar Baş, isim vermekten korktukları için 'dış mihraklar' denilen ABD, AB ve İsrail'in tek tek isimlerini sayarak, Anadolu üzerindeki hedeflerini, ülkemiz siyasetine direk etkilerini, hesaplarını tek tek ortaya koydu.
2010 referandumundaki duruşunu tarih şahittir, muhalefet liderleri de şahittir. O liderler, Sayın Baş elde uzattılar ama birilerinin baskısıyla ellerini geri çektiler. Sonuç ortada.
3 yıldır uygulanan yeni rejimin kısa özeti, bu yeni sitem veya rejim gerçekte kimlerin arzusu ve planıydı? Yarın
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025