Trump: 'Tebrikler, başka kimsenin iki bin yıldır yapamadığını yaptınız. Suriye'yi aldınız. Başka isimlerle ama aynı şey'.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Hayır, biz değildik".
Trump: "Ben biliyorum, sizdiniz".
Erdoğan: "Evet, belki de bizdik".
Trump'ın anlattığı muhabbet böyle!
Ama Trump'ın verdiği tarih 2 bin değil 2 bin 61 yıl önceymiş ve dönemin Pers Kralı, Yahudilere, Suriye'de geniş ve özel ayrıcalıklar vermiş.
Öyle ki Yahudi medeni kanunu, tören kuralları ve efsanelerini kapsayan Talmud'un ilk bölümü Mişna'da, "Suriye'de toprak alan, Kudüs civarında toprak almış sayılır" ifadesi konulmuş.
İşte Babil sürgününden tam olarak 2 bin 611 yıl sonra İsrail (Yahudiler), Suriye'de. Kimin sayesinde?
Başka kimler var Suriye'de?
ABD, PKK/PYD/SDG, Nusra, ÖSÖ, HTŞ, El-Kaide, IŞID/DEAŞ vs.
Bir tek Esad yok. Esad olmadığı için tehdit bu kadar çok.
Sayın Erdoğan son açıklamasında: 'Suriye konusunda kimi aktörler, Türkiye'nin sabır taşının direncini sınamak yerine dostluğunun kıymetini bilmeli; örgüt gibi değil, devlet gibi hareket etmeli' dedi.
Örgüt gibi hareket eden aktörler kim?
Bu aktörlerle, Türkiye Cumhuriyeti neden dost?
Antalya'da ABD'li provokatör
Aynı zamanda BM sürdürülebilir kalkınma çözümleri ağı direktörü olan Columbia üniversitesi ekonomi Profesörü Jeffrey D. Sachs, Antalya Diplomatik Forumu'na katılanlardan birisiydi.
Sayın Profesör, bizlerin 2011'den beri, 'ne işimiz var Suriye'de? Bu BOP girmeyin! Durun, siz kardeşsiniz! Emperyalistler için birbirinize kılıç kaldırmayın' gibi nice serzenişlerimizi teyit etti.
Suriye savaşı kimin emriyle başlatıldı?
Profesör Jeffrey D. Sachs: "Suriye'deki savaş rejimin baskısıyla başlamadı, aksine eski ABD Başkanı Barack Obama'nın 2011 baharında Devlet Başkanı Beşşar Esad'ı devirme yönündeki doğrudan emriyle başladı…
600.000 kişinin öldürülmesinin sadece protestolar ve rejim baskısıyla açıklanamaz. Bu, kelimenin tam anlamıyla bir savaştı ve milyarlarca dolarlık fon ve silahlanma gerektiriyordu' dedi.
Aksini iddia edebilecek olan var mı?
ABD'ye güvenmeyin
Sachs, bölgesel sorunları çözmek için ABD'ye güvenme fikrini sert bir şekilde eleştirerek, "İmparatorluklar başkalarının çıkarı için çalışmaz; egemen olmak için bölünürler. Washington'un Arap, Türk veya Fars devletlerinin çıkarlarını ilerleteceğini düşünen herkes hayal görüyor." dedi.
Hayır, diyebilen var mı?
Suriye'yi kim, kimden aldı bilmem (!) ama bildiğim Suriye'de ABD ve İsrail ne derse o oluyor ve artık Türkiye'nin komşusu İsrail'dir.
Ya Şara!
HTŞ halen ABD, Batı, Türkiye ve BM tarafından terör örgütü listesinde yer alıyor mu? Alıyor.
El-Şara ve örgütü nerede mevzilenmişti? Esad'ın ısrarla girmek istediği İdlib'te.
Lübnan'da Hizbullah'ın liderlerin yer altında bulan, Gazze'de, İran'da Hamas liderini bulan ve şehit eden ABD-İsrail, Ahmet el-Şara'yı İdlib'te bulamadı mı?
Neden bulamadı?
Bu soruya cevap olarak Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde 16.08.2013 tarihli yayımlanan yazısındaki şu bölümü cevap olarak verebilirim;
"Ortadoğu'da cereyan eden olayları BOP çerçevesinden değerlendirmedikten sonra hadiseleri tahlil etmek ve samimiyetle çaresini bulmak asla mümkün değildir.
Colin Powell geçmişte, İslam dünyasını ziyaret ederken bugün yaşanan tabloyu şöyle ifade etmiştir:
"Biz bundan sonra elde etmek istediğimiz coğrafyaları silahlı güçlerimizle kazanmayacağız. Girmek istediğimiz yerlerin insanını, kendi tarafımıza alarak eylemleri, o ülkenin insanına yaptırma dönemine gireceğiz."
İslam dünyasında günümüzde yaşanan kaos işte budur. Dikkat edilirse ABD'nin bu ülkelere direkt müdahalesi olmamasına rağmen, çıkan olayların tamamında Birleşik Devletler'in parmağı vardır.
Çünkü Müslüman coğrafyada ABD yararına insanlar kazanılmış, bu insanlar, ülkelerinde kendi insanının karşısına çıkartılmıştır.
Ne İslam dünyası ne de Türkiye bu hastalığın manasını teşhis edememiş, onun için de tedavi noktasında hayırlı bir sonuç alamamıştır.
Yapılması gereken, bu coğrafyaların varlık sebebi olan istiklal ve istikbalini teminat altına alan bağımsızlık anlayışının hayata geçirilmesidir. Gizli elin, bölme ve parçalama projelerine dur denilmesidir.
Sen hem ülkenin bölünmesine çanak tutacaksın, batının dediğini noktası virgülüne kadar hayatına geçireceksin; hem de milli devletten, milli varlıktan ve çıkardan bahsedeceksin?
Bu, ABD projesinin bir parçası olduğu halde kendini halen milli düşüncede göstererek milleti kandırmaktan başka bir şey değildir.
Allah ayıkan, ders alan kullarından eylesin."
12 yıl geçti. Ayıkan var mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Hayır, biz değildik".
Trump: "Ben biliyorum, sizdiniz".
Erdoğan: "Evet, belki de bizdik".
Trump'ın anlattığı muhabbet böyle!
Ama Trump'ın verdiği tarih 2 bin değil 2 bin 61 yıl önceymiş ve dönemin Pers Kralı, Yahudilere, Suriye'de geniş ve özel ayrıcalıklar vermiş.
Öyle ki Yahudi medeni kanunu, tören kuralları ve efsanelerini kapsayan Talmud'un ilk bölümü Mişna'da, "Suriye'de toprak alan, Kudüs civarında toprak almış sayılır" ifadesi konulmuş.
İşte Babil sürgününden tam olarak 2 bin 611 yıl sonra İsrail (Yahudiler), Suriye'de. Kimin sayesinde?
Başka kimler var Suriye'de?
ABD, PKK/PYD/SDG, Nusra, ÖSÖ, HTŞ, El-Kaide, IŞID/DEAŞ vs.
Bir tek Esad yok. Esad olmadığı için tehdit bu kadar çok.
Sayın Erdoğan son açıklamasında: 'Suriye konusunda kimi aktörler, Türkiye'nin sabır taşının direncini sınamak yerine dostluğunun kıymetini bilmeli; örgüt gibi değil, devlet gibi hareket etmeli' dedi.
Örgüt gibi hareket eden aktörler kim?
Bu aktörlerle, Türkiye Cumhuriyeti neden dost?
Antalya'da ABD'li provokatör
Aynı zamanda BM sürdürülebilir kalkınma çözümleri ağı direktörü olan Columbia üniversitesi ekonomi Profesörü Jeffrey D. Sachs, Antalya Diplomatik Forumu'na katılanlardan birisiydi.
Sayın Profesör, bizlerin 2011'den beri, 'ne işimiz var Suriye'de? Bu BOP girmeyin! Durun, siz kardeşsiniz! Emperyalistler için birbirinize kılıç kaldırmayın' gibi nice serzenişlerimizi teyit etti.
Suriye savaşı kimin emriyle başlatıldı?
Profesör Jeffrey D. Sachs: "Suriye'deki savaş rejimin baskısıyla başlamadı, aksine eski ABD Başkanı Barack Obama'nın 2011 baharında Devlet Başkanı Beşşar Esad'ı devirme yönündeki doğrudan emriyle başladı…
600.000 kişinin öldürülmesinin sadece protestolar ve rejim baskısıyla açıklanamaz. Bu, kelimenin tam anlamıyla bir savaştı ve milyarlarca dolarlık fon ve silahlanma gerektiriyordu' dedi.
Aksini iddia edebilecek olan var mı?
ABD'ye güvenmeyin
Sachs, bölgesel sorunları çözmek için ABD'ye güvenme fikrini sert bir şekilde eleştirerek, "İmparatorluklar başkalarının çıkarı için çalışmaz; egemen olmak için bölünürler. Washington'un Arap, Türk veya Fars devletlerinin çıkarlarını ilerleteceğini düşünen herkes hayal görüyor." dedi.
Hayır, diyebilen var mı?
Suriye'yi kim, kimden aldı bilmem (!) ama bildiğim Suriye'de ABD ve İsrail ne derse o oluyor ve artık Türkiye'nin komşusu İsrail'dir.
Ya Şara!
HTŞ halen ABD, Batı, Türkiye ve BM tarafından terör örgütü listesinde yer alıyor mu? Alıyor.
El-Şara ve örgütü nerede mevzilenmişti? Esad'ın ısrarla girmek istediği İdlib'te.
Lübnan'da Hizbullah'ın liderlerin yer altında bulan, Gazze'de, İran'da Hamas liderini bulan ve şehit eden ABD-İsrail, Ahmet el-Şara'yı İdlib'te bulamadı mı?
Neden bulamadı?
Bu soruya cevap olarak Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde 16.08.2013 tarihli yayımlanan yazısındaki şu bölümü cevap olarak verebilirim;
"Ortadoğu'da cereyan eden olayları BOP çerçevesinden değerlendirmedikten sonra hadiseleri tahlil etmek ve samimiyetle çaresini bulmak asla mümkün değildir.
Colin Powell geçmişte, İslam dünyasını ziyaret ederken bugün yaşanan tabloyu şöyle ifade etmiştir:
"Biz bundan sonra elde etmek istediğimiz coğrafyaları silahlı güçlerimizle kazanmayacağız. Girmek istediğimiz yerlerin insanını, kendi tarafımıza alarak eylemleri, o ülkenin insanına yaptırma dönemine gireceğiz."
İslam dünyasında günümüzde yaşanan kaos işte budur. Dikkat edilirse ABD'nin bu ülkelere direkt müdahalesi olmamasına rağmen, çıkan olayların tamamında Birleşik Devletler'in parmağı vardır.
Çünkü Müslüman coğrafyada ABD yararına insanlar kazanılmış, bu insanlar, ülkelerinde kendi insanının karşısına çıkartılmıştır.
Ne İslam dünyası ne de Türkiye bu hastalığın manasını teşhis edememiş, onun için de tedavi noktasında hayırlı bir sonuç alamamıştır.
Yapılması gereken, bu coğrafyaların varlık sebebi olan istiklal ve istikbalini teminat altına alan bağımsızlık anlayışının hayata geçirilmesidir. Gizli elin, bölme ve parçalama projelerine dur denilmesidir.
Sen hem ülkenin bölünmesine çanak tutacaksın, batının dediğini noktası virgülüne kadar hayatına geçireceksin; hem de milli devletten, milli varlıktan ve çıkardan bahsedeceksin?
Bu, ABD projesinin bir parçası olduğu halde kendini halen milli düşüncede göstererek milleti kandırmaktan başka bir şey değildir.
Allah ayıkan, ders alan kullarından eylesin."
12 yıl geçti. Ayıkan var mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025