2018 yılını bitirdik. 2019 yılının hayırlar ve bereketler getirmesini diliyoruz. Ama şu bir gerçek ki, ortaya koyduğumuz bireysel ve toplumsal icraatlar eğer bu dileğimiz doğrultusunda gerçekleşmezse elbette ki ne hayır görebiliriz, ne de bereket…
Ameller niyetlere göredir, doğru; ama amelsiz kuru bir niyet bizi sonuca hiç götürür mü? Helal bir rızık dileyip, paramızı faize koyduğumuzda, paramız gerçekten helal olur mu? Elbette ki olmaz. Rüşvet alan verene hakkını helal et dediğinde bu rüşvet helal olur mu? Elbette ki olmaz. Niyetim arkadaşlık kurmak diyerek, gidip hırsızla arkadaş olsak, evimizin, işyerimizin anahtarını ona emanet etsek, sonuç ne olur?
Öncelikle niyetlerimiz doğru ve ölçülü olmalıdır ama devamında doğru olan amelleri de ortaya koymak zorundayız. Yoksa Kabe'ye doğru yola çıkarsınız, soluğu Vatikan'da alırsınız.
Şimdi bu izahlardan sonra gelelim konumuza…
2019'un hakkımızda hayırlı olmasını diliyoruz. Hangi konuda? Elbette ki her konuda…
Can güvenliğimiz, mal güvenliğimiz, namus güvenliğimiz, din ve vicdan güvenliğimiz olsun istiyoruz. Adaletin sağlanmasını, haklarımızın kimse tarafından gasp edilmemesini istiyoruz. Adil yargılanma istiyoruz. Hukuksuz bir şekilde içeride olanların çıkarılmasını istiyoruz. Siyasetin yargıya müdahale etmemesini istiyoruz.
Gelir adaleti istiyoruz. Karnımız helal rızıkla dolsun, kimseye muhtaç olmadan tüm ihtiyaçlarımızı rahatlıkla karşılayabileceğimiz adil bir gelire sahip olalım istiyoruz. İyi bir eğitim hizmeti istiyoruz. Çocuklarımız hem zahiri konularda hem de milli ve manevi konularda dört dörtlük yetişsin, kabiliyetleri ön plana çıksın istiyoruz.
İyi bir sağlık hizmeti istiyoruz. Bir kuruş ödemeden ve de bekletilmeden devletin sağlık hizmetlerinden rahatlıkla yararlanalım istiyoruz.
Kabiliyetlerimizi rahatlıkla ortaya koyabileceğimiz, zevkle yapabileceğimiz, maaş olarak beklentilerimizi karşılayacak hayırlı bir iş istiyoruz.
Bugün en asli ihtiyaçlar olarak evimiz olsun, arabamız olsun istiyoruz. Rahatlıkla evlenebilelim, ya da çocuklarımızı evlendirebilelim istiyoruz.
İstediğimiz yere rahat ve ucuz bir şekilde ulaşabilelim, iletişimimizi daha uygun şartlarda kurabilelim istiyoruz.
Sanayici isek, daha az maliyetli üretim, daha az vergi ve daha geniş bir pazar istiyoruz. Ürünlerimizi geliştirelim, yeni yeni ürünler devreye koyalım, teknolojik gelişmelere uyum sağlayabilelim, hatta yeni teknoloji üretelim istiyoruz. Tarım köylüsü isek, borçlanmadan üretim yapalım, üretim girdilerini daha az maliyetle elde edelim, ürün fiyatlarımız da kar getirecek şekilde olsun istiyoruz.
Terör bitsin istiyoruz, kadına şiddet son bulsun istiyoruz, gençlere sahip çıkılsın, uyuşturucu ve alkol bataklığına düşmesin istiyoruz ve de birey ve toplum olarak daha birçok isteklerimiz var, yeni yılda bunların gerçekleşmesini istiyoruz, diliyoruz.
Peki, bütün bu dileklerimize ulaşmak için ne yapıyoruz? "Biz birey olarak ne yapabiliriz ki?" diye sorarsanız, deriz ki milletler bireylerden oluşur ve demokratik bir toplumda idarecilerini bireyler belirler. Bireyin önüne bir sandık konulur ve birey tercihini ortaya koyar.
Bizim milletimizin en büyük handikapı, her zaman ifade ediyorum ki, bu dileklerinin yerine getirilmesiyle, önüne konulan sandığın bağlantısını kuramamasıdır. Eğer kurabilseydi, sürekli aynı siyasileri seçip, ardından da bu siyasilerin icraatlarından hiç feryat eder miydi? Kimi kime şikayet ediyorsun? Seçen sen, seçtiğinden şikâyet eden de sen…
İşte yeni yılda, 2019'da gerçekten yukarıda saydığımız ya da sayamadığımız dileklerimizin karşılık bulmasını bekliyorsak, o zaman seçtiklerimize dikkat edeceğiz. Takım tutar gibi parti tutmayacağız.
Küresel hesaplar uğruna önümüze konulan, seçmeye zorlandıklarımıza değil, gerçekten de iş yapacak olan, projesi ve çözümü olanlara oyumuzu vereceğiz.
Türkiye olarak bu noktada son derece şanslıyız.
Çünkü içimizde bütün beklentilerimizi karşılayacak projeleri olan, bunun için dünya çapında bilimsel çözümler ortaya koyan bir ilim ve siyaset adamı var; Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş…
Sayın Baş'ın Milli Ekonomi Modeli bugün 4 milyar nüfusa sahip BRICS devletleri tarafından uygulanmaktadır. Onlar tercihlerini Prof. Dr. Baş'ın modelinden yana kullandılar ve kendi insanlarının beklentilerini en güzel bir şekilde karşıladılar.
Onlar kovalarını MEM çeşmesinin altına koydular, kana kana içiyorlar.
Bizler ise taşıma suyla değirmen döndürmeye çalışıyoruz. Ve bu suyu bize veren küresel iradeler ülkemizi dört bir yandan kuşatmış durumda, her yönüyle sömürüyorlar. Bize de onların kırıntılarıyla idare etmek düşüyor.
2019'a umutla bakabilmek için bu tablonun değişmesi lazım. Var mı böyle bir emare? Maalesef yok. O halde 2019'dan çok fazla umutlu olmayın, kendimizi değiştirmezsek 2018'i de arayacağız.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024