Arkadaşlar günlerdir, 'nasıl Artvinlisin, Artvin hakkın da neden yazı yazmıyorsun' diye takılıyorlar. Cumhurbaşkanını bekliyordum. Artvinlileri nasıl tariflendirecek, diye merak ediyordum.
Lütfetti, her konuya karıştığı gibi yürütmenin sorumlu, hukukun müdahil olduğu bu konuya da karıştı ve Artvinlileri, "küçük gezici" olarak tariflendir. Dedim ya lütfetmiş! Ya 'PYD ile Artvinliler arasında fark yoktur' deseydi ne yapardık!
Artvin bugüne kadar huzuruyla, güveniyle, tabiatıyla, bilmem kaç bin çeşit bitki türüyle, ilçesi Şavşat'ın dünya üzerinde yaşanabilir yerlerden biri olma unvanıyla, Ata barıyla, boğa güreşleriyle, kar güreşleriyle gündem olmuş bir ilimizdi.
Türkiye'de yalnızca Artvin'de sokakta yaşayan insan yoktur. Köşe başlarında kucağında bir, iki yaşındaki çocuğuyla 'açız' pankartı açan kadınlara da rastlayamazsınız. Çöplerden ekmek çıkartan da yoktur. Fuhşun, hırsızlığın, cinayetlerin en az olduğu ildir Artvin.
Erdoğan neden Artvin'e kindar?
2011 yılında o zaman başbakan olan Erdoğan, Hopa'da açılış ve miting yapacaktı. Her yerde büyük şaşaalarla, tezahüratlarla karşılanan Erdoğan, Hopa'da şok oldu. Bir gurup vatandaşımız Erdoğan'ı protesto etmek istedi. Emir geldi! Basın gazı, vurun copu. Sonuç? Bir emekli öğretmenizi kaybettik. Bu müdahale ve ölüm, ülke gündemi oldu, Avrupa'ya taştı. Ama Erdoğan tatmin olmamıştı. Hopalılar için "eşkıyalar" dedi ve birazcık rahatladı.
2013'te de malum Gezi olayları patlak verdi. Neden? Halkından kopuk, insanını kale almayan irade, 'ben karar verdim, dediğim olacak' mantığını uygulamak isteyince, insanımız dur, dedi.
İnsanımızın bu demokratik protesto hakkını yürütme mevkii, kaba kuvvetle susturmaya çalışınca olaylar büyüdü. İllegal yapılanmaların şovuna dönüştü. Belki Erdoğan o gün istediğini yaptıramadı ama o olaylar sayesinde, insanımızı damgalayarak, fişleyerek, kitlelerin önünde hakaret ederek ve hakkı yenilmiş masum edasıyla 2, 3 seçim kazandı. Artı 17-25 Aralık haftasıyla, Gezi arasında bağ kurdu.
Şimdi benzer bir tablo Artvin'de yaşanıyor. Vatandaş, Erdoğan ve Davutoğlu hükümetlerinde bakanlık yapan, yapmaya devam eden Faruk Çelik'in 2002'de meclis kürsüsünden söylediği sözleri bugün sokak üslubuyla söylüyor; "burada maden çıkarttırmam."
Vatandaşın bu duruşu karşısında, "Biz, Allah'tan gayrisinden korkmayız" diyen zihniyet, 25 bin nüfuslu Artvin'e tam 7 ilden güvenlik güçleri sevk ediyor. Neticede vatandaş direnişinden vazgeçmiyor. Yürütmenin başıyla yapılan görüşmeler neticesinde 'mahkeme neticeleninceye kadar' herkes bekleyecek, kararı alınıyor.
Herkes susmuşken, 'ben, milletin tamamının cumhurbaşkanıyım" iddiasında olan Erdoğan başlıyor konuşmaya. Daha doğrusu hakarete, ötelemeye, ayrıştırmaya, damgalamaya.
Yani Erdoğan, milletimizin bağrına öfke ekiyor. Bu öfke fırtınaya dönüştüğü zaman ben şu kadar oy aldım, sıradan cumhurbaşkanı olmayacağımı söylemiştim, cümlelerinin yanına önümüzü kesmek istiyorlar, zaten onlar şu cu, bu cu, cümlelerini kurup sarayına çekildi mi, o fırtına anaları ağlatıyor. İşte Türkiye. Bakın! Her tarafta analar ağlıyor.
Artvin bunu hak ediyor mu?
Hem Artvin, hem Türkiye hak ediyor. Kızmak yok, gerçeği söylüyorum. Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu 2002'den beri ülkemizin tamamını dolaştı. 54 çeşit maden ismi saydı. Yerlerini, miktarını, bedelini (3 katrilyon dolar) Avrupalı bilim adamlarının raporlarından anlattı. "Bu emperyalist partilere oy verirseniz her şeyinizi kaybedeceksiniz" diye açık açık uyardı.
Hem Artvinli hemşerilerim, hem de Türkiye dinlemedi Sayın Baş. Şimdi satılacak bir şey kaldı mı elde? Görünürde satan AKP'dir. Eminim ki, CHP veya MHP iktidar olsaydı onlarda satacaktı. ÇÜNKÜ HEPSİ EMPERYALİSTLERİN GEMİSİNDE KÜREKÇİLİK YAPIYOR.
Direnenlere gelince
Hemşerilerim, "yeşilime dokunma", "üstün altından daha kıymetlidir", "üstünü altına değişmem" gibi birçok slogan ve pankartla malum iş adamına peşkeş çekilen bölgede direnişini gösterdi.
Nasıl direniş gösterilmesi gerektiğini de geçtiğimiz Pazar günü Prof. Dr. Haydar Baş'ın gençlerle buluşmasından öğrendim.
Atatürk'e, Lozan'a iftira atanlardan bahsederek, orda (Cerattepe'de) neden, "HANİ 2023'E KADAR MADEN ÇIKARAMAZDIK" "HANİ LOZAN'A GÖRE MADENLERİMİZİ ÇIKARAMAZDIK" sloganları neden yoktu, diyor sordu.
Sahi! Lozan 2023'te yürürlükten kakmıyor muydu?
Lütfetti, her konuya karıştığı gibi yürütmenin sorumlu, hukukun müdahil olduğu bu konuya da karıştı ve Artvinlileri, "küçük gezici" olarak tariflendir. Dedim ya lütfetmiş! Ya 'PYD ile Artvinliler arasında fark yoktur' deseydi ne yapardık!
Artvin bugüne kadar huzuruyla, güveniyle, tabiatıyla, bilmem kaç bin çeşit bitki türüyle, ilçesi Şavşat'ın dünya üzerinde yaşanabilir yerlerden biri olma unvanıyla, Ata barıyla, boğa güreşleriyle, kar güreşleriyle gündem olmuş bir ilimizdi.
Türkiye'de yalnızca Artvin'de sokakta yaşayan insan yoktur. Köşe başlarında kucağında bir, iki yaşındaki çocuğuyla 'açız' pankartı açan kadınlara da rastlayamazsınız. Çöplerden ekmek çıkartan da yoktur. Fuhşun, hırsızlığın, cinayetlerin en az olduğu ildir Artvin.
Erdoğan neden Artvin'e kindar?
2011 yılında o zaman başbakan olan Erdoğan, Hopa'da açılış ve miting yapacaktı. Her yerde büyük şaşaalarla, tezahüratlarla karşılanan Erdoğan, Hopa'da şok oldu. Bir gurup vatandaşımız Erdoğan'ı protesto etmek istedi. Emir geldi! Basın gazı, vurun copu. Sonuç? Bir emekli öğretmenizi kaybettik. Bu müdahale ve ölüm, ülke gündemi oldu, Avrupa'ya taştı. Ama Erdoğan tatmin olmamıştı. Hopalılar için "eşkıyalar" dedi ve birazcık rahatladı.
2013'te de malum Gezi olayları patlak verdi. Neden? Halkından kopuk, insanını kale almayan irade, 'ben karar verdim, dediğim olacak' mantığını uygulamak isteyince, insanımız dur, dedi.
İnsanımızın bu demokratik protesto hakkını yürütme mevkii, kaba kuvvetle susturmaya çalışınca olaylar büyüdü. İllegal yapılanmaların şovuna dönüştü. Belki Erdoğan o gün istediğini yaptıramadı ama o olaylar sayesinde, insanımızı damgalayarak, fişleyerek, kitlelerin önünde hakaret ederek ve hakkı yenilmiş masum edasıyla 2, 3 seçim kazandı. Artı 17-25 Aralık haftasıyla, Gezi arasında bağ kurdu.
Şimdi benzer bir tablo Artvin'de yaşanıyor. Vatandaş, Erdoğan ve Davutoğlu hükümetlerinde bakanlık yapan, yapmaya devam eden Faruk Çelik'in 2002'de meclis kürsüsünden söylediği sözleri bugün sokak üslubuyla söylüyor; "burada maden çıkarttırmam."
Vatandaşın bu duruşu karşısında, "Biz, Allah'tan gayrisinden korkmayız" diyen zihniyet, 25 bin nüfuslu Artvin'e tam 7 ilden güvenlik güçleri sevk ediyor. Neticede vatandaş direnişinden vazgeçmiyor. Yürütmenin başıyla yapılan görüşmeler neticesinde 'mahkeme neticeleninceye kadar' herkes bekleyecek, kararı alınıyor.
Herkes susmuşken, 'ben, milletin tamamının cumhurbaşkanıyım" iddiasında olan Erdoğan başlıyor konuşmaya. Daha doğrusu hakarete, ötelemeye, ayrıştırmaya, damgalamaya.
Yani Erdoğan, milletimizin bağrına öfke ekiyor. Bu öfke fırtınaya dönüştüğü zaman ben şu kadar oy aldım, sıradan cumhurbaşkanı olmayacağımı söylemiştim, cümlelerinin yanına önümüzü kesmek istiyorlar, zaten onlar şu cu, bu cu, cümlelerini kurup sarayına çekildi mi, o fırtına anaları ağlatıyor. İşte Türkiye. Bakın! Her tarafta analar ağlıyor.
Artvin bunu hak ediyor mu?
Hem Artvin, hem Türkiye hak ediyor. Kızmak yok, gerçeği söylüyorum. Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu 2002'den beri ülkemizin tamamını dolaştı. 54 çeşit maden ismi saydı. Yerlerini, miktarını, bedelini (3 katrilyon dolar) Avrupalı bilim adamlarının raporlarından anlattı. "Bu emperyalist partilere oy verirseniz her şeyinizi kaybedeceksiniz" diye açık açık uyardı.
Hem Artvinli hemşerilerim, hem de Türkiye dinlemedi Sayın Baş. Şimdi satılacak bir şey kaldı mı elde? Görünürde satan AKP'dir. Eminim ki, CHP veya MHP iktidar olsaydı onlarda satacaktı. ÇÜNKÜ HEPSİ EMPERYALİSTLERİN GEMİSİNDE KÜREKÇİLİK YAPIYOR.
Direnenlere gelince
Hemşerilerim, "yeşilime dokunma", "üstün altından daha kıymetlidir", "üstünü altına değişmem" gibi birçok slogan ve pankartla malum iş adamına peşkeş çekilen bölgede direnişini gösterdi.
Nasıl direniş gösterilmesi gerektiğini de geçtiğimiz Pazar günü Prof. Dr. Haydar Baş'ın gençlerle buluşmasından öğrendim.
Atatürk'e, Lozan'a iftira atanlardan bahsederek, orda (Cerattepe'de) neden, "HANİ 2023'E KADAR MADEN ÇIKARAMAZDIK" "HANİ LOZAN'A GÖRE MADENLERİMİZİ ÇIKARAMAZDIK" sloganları neden yoktu, diyor sordu.
Sahi! Lozan 2023'te yürürlükten kakmıyor muydu?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025