'Masondur' denilen rahmetli Demirel döneminde köyde veya şehirde herhangi bir kişiye, 'Allah'a inanıyor musun' diye sorsanız, sizi kovalardı.
Veya 'dinsiz, komünist' denilen Ecevit döneminde herhangi bir kişiye, 'Peygambere inanıyor musun' diye sorsanız yine sizi kovalardı.
Ya da 'diktatör, darbeci, Amerikancı' vs. denilen Kenan Evren döneminde her hangi bir kişiye, 'ahirete inanıyor musun' diye sorsanız emin olun yine kovalanırdınız.
Oysa o günlerde devletin değil de devleti yönetenlerin, medyanın, bazı sosyal kuruluşların, yargıda görev alan kişilerin bazılarının, askerin içindeki bazı kesimlerin dine ve dini gerekleri yerine getirenlere karşı bir mesafesi vardı.
141, 142 ve 163. maddeler ile göze batan bir kişi hakkında direk işlem yapılabiliyordu. Dini yayın, neşriyat vs. kontrol altında idi.
Ama milletimizin imanından kimsenin şüphesi olmadığı için bu soruları sormaya gerek duymazdı. Artı o yıllarda milletimiz bu tip soruları hakaret kabul ederdi. Siyasi görüşü, ameli zafiyetleri vs. ne olursa olsun bu coğrafyada vatandaşımız göğsünü gere gerek 'Elhamdülillah Müslümanım' derdi.
Yine o yıllarda ülkemizde bugün alenen işlenen hatta yasalar ile serbest bırakılan günahlar da (zina gibi) işleniyordu. Ama bu günahlara karşı toplumsal bir duruş algısı da vardı. Bu günahların failleri kendilerini gizlemek zorunda hissederlerdi.
Sonra devran öyle bir döndü ki! Hem de ne dönüş.
İlahiyat fakülteleri peş peşe açılmaya başlandı. Şu an 86 ilahiyat fakültesi var ülkemizde ve bu fakültelere yılda 20 bin öğrenci kayıt yaptırıyor. Yine bu fakültelerde öğretim veren binlerce profesör, doçent, öğretim görevlisi vs. var.
Her il ve ilçeyi geçtim artık büyükşehirlerin her mahallesinde İmam-Hatip Okulları var. Öğrenci sayıları 1 milyonu geçmiş vaziyette.
Medya ise adeta uçtu. Televizyon için 'şeytan icadı' diyen Nakşilerin bile onlarca televizyon kanalı var. Her gün televizyonlardan ayetler, hadisler, dini nasihatler yayınlanıyor. Hele o Ramazan programları yok mu? Camilerden daha fazla insanı konuk ediyorlar.
Yazılı medya da altın çağını (!) yaşıyor. Baskı sorunu yok, dağıtım sorunu yok, maliyet sorunu yok. Ülkenin her tarafına istenilen kitap, dergi, gazete vs. anında ulaştırılıyor.
Hele Diyanet! Artık Diyanet İşleri Başkanı devlet protokolünde yer alıyor. Camilerde bir değil birkaç imam. Gelirleri çok iyi. Aktif 115 bine yakın kadrosu olan Diyanetin emekliler ile beraber 300 bin civarında bir kadrosu var. Yani din öğretim bilgisine sahip olan 300 bin kişi var. Dini görünümlü vakıf, yurt vs. yapıları sormayın.
İktidarda ise Cuma namazlarına kalabalık bir şekilde giden Cumhurbaşkanımız, başbakanımız, bakan ve vekillerimiz var. Cumhurbaşkanımız yeri geldi mi kameralar karşısında ezbere Kuran okuyor. Vekillerimiz adeta imamlar gibi dini vaaz verebiliyor.
İşte bu ortamda iktidara yakın bir araştırma şirketi bayağı kapsamlı bir araştırma gerçekleştiriyor. Araştırmanın sonucu özetle dünün % 99'u Müslüman'dır, gerçeğinin bugün yalanlandığıdır.
Allah'a (c.c.) inanıyor musunuz? % 10 hayır, % 4 kararsız.
Meleklere inanıyor musunuz? % 15 hayır, % 10 kararsız.
Kitaplara inanıyor musunuz? % 14 hayır, % 10 kararsız.
Peygambere inanıyor musunuz? % 9 hayır, % 8 kararsız.
Ahirete inanıyor musunuz? % 73 evet, inanıyorum.
Başta mason, dinsiz, diktatör denilen kişilerin yönettiği ülkemiz ile bugünkü geldiğimiz nokta kısmen böyle ama daha vahimi de var.
Dün bu ülkede resmi izinle ateist kulübü açmak mümkün değildi. Bugün açıldı.
Dün bu ülkede eşcinsellik denilen sapıklıktan kimse bahsetmezdi bile. Bugün dernekleri dahi var. Resmi izinle gösteri ve yürüyüş yapıyorlar. Antalya'da resmi izinle otel açtılar.
Dün bu ülkede fuhuş, sapıklık, içki, uyuşturucu vs. de vardı. Ama bugün bunlar en azı % 300 olmak üzere % 1.000'lerden fazla artış gösterdi.
'Dağdaki koyunun hesabı bizden sorulacak' diyen iktidarımıza, 'bu tablonun hesabı da sizden sorulacak' diye hatırlatmak isterim?
Veya 'dinsiz, komünist' denilen Ecevit döneminde herhangi bir kişiye, 'Peygambere inanıyor musun' diye sorsanız yine sizi kovalardı.
Ya da 'diktatör, darbeci, Amerikancı' vs. denilen Kenan Evren döneminde her hangi bir kişiye, 'ahirete inanıyor musun' diye sorsanız emin olun yine kovalanırdınız.
Oysa o günlerde devletin değil de devleti yönetenlerin, medyanın, bazı sosyal kuruluşların, yargıda görev alan kişilerin bazılarının, askerin içindeki bazı kesimlerin dine ve dini gerekleri yerine getirenlere karşı bir mesafesi vardı.
141, 142 ve 163. maddeler ile göze batan bir kişi hakkında direk işlem yapılabiliyordu. Dini yayın, neşriyat vs. kontrol altında idi.
Ama milletimizin imanından kimsenin şüphesi olmadığı için bu soruları sormaya gerek duymazdı. Artı o yıllarda milletimiz bu tip soruları hakaret kabul ederdi. Siyasi görüşü, ameli zafiyetleri vs. ne olursa olsun bu coğrafyada vatandaşımız göğsünü gere gerek 'Elhamdülillah Müslümanım' derdi.
Yine o yıllarda ülkemizde bugün alenen işlenen hatta yasalar ile serbest bırakılan günahlar da (zina gibi) işleniyordu. Ama bu günahlara karşı toplumsal bir duruş algısı da vardı. Bu günahların failleri kendilerini gizlemek zorunda hissederlerdi.
Sonra devran öyle bir döndü ki! Hem de ne dönüş.
İlahiyat fakülteleri peş peşe açılmaya başlandı. Şu an 86 ilahiyat fakültesi var ülkemizde ve bu fakültelere yılda 20 bin öğrenci kayıt yaptırıyor. Yine bu fakültelerde öğretim veren binlerce profesör, doçent, öğretim görevlisi vs. var.
Her il ve ilçeyi geçtim artık büyükşehirlerin her mahallesinde İmam-Hatip Okulları var. Öğrenci sayıları 1 milyonu geçmiş vaziyette.
Medya ise adeta uçtu. Televizyon için 'şeytan icadı' diyen Nakşilerin bile onlarca televizyon kanalı var. Her gün televizyonlardan ayetler, hadisler, dini nasihatler yayınlanıyor. Hele o Ramazan programları yok mu? Camilerden daha fazla insanı konuk ediyorlar.
Yazılı medya da altın çağını (!) yaşıyor. Baskı sorunu yok, dağıtım sorunu yok, maliyet sorunu yok. Ülkenin her tarafına istenilen kitap, dergi, gazete vs. anında ulaştırılıyor.
Hele Diyanet! Artık Diyanet İşleri Başkanı devlet protokolünde yer alıyor. Camilerde bir değil birkaç imam. Gelirleri çok iyi. Aktif 115 bine yakın kadrosu olan Diyanetin emekliler ile beraber 300 bin civarında bir kadrosu var. Yani din öğretim bilgisine sahip olan 300 bin kişi var. Dini görünümlü vakıf, yurt vs. yapıları sormayın.
İktidarda ise Cuma namazlarına kalabalık bir şekilde giden Cumhurbaşkanımız, başbakanımız, bakan ve vekillerimiz var. Cumhurbaşkanımız yeri geldi mi kameralar karşısında ezbere Kuran okuyor. Vekillerimiz adeta imamlar gibi dini vaaz verebiliyor.
İşte bu ortamda iktidara yakın bir araştırma şirketi bayağı kapsamlı bir araştırma gerçekleştiriyor. Araştırmanın sonucu özetle dünün % 99'u Müslüman'dır, gerçeğinin bugün yalanlandığıdır.
Allah'a (c.c.) inanıyor musunuz? % 10 hayır, % 4 kararsız.
Meleklere inanıyor musunuz? % 15 hayır, % 10 kararsız.
Kitaplara inanıyor musunuz? % 14 hayır, % 10 kararsız.
Peygambere inanıyor musunuz? % 9 hayır, % 8 kararsız.
Ahirete inanıyor musunuz? % 73 evet, inanıyorum.
Başta mason, dinsiz, diktatör denilen kişilerin yönettiği ülkemiz ile bugünkü geldiğimiz nokta kısmen böyle ama daha vahimi de var.
Dün bu ülkede resmi izinle ateist kulübü açmak mümkün değildi. Bugün açıldı.
Dün bu ülkede eşcinsellik denilen sapıklıktan kimse bahsetmezdi bile. Bugün dernekleri dahi var. Resmi izinle gösteri ve yürüyüş yapıyorlar. Antalya'da resmi izinle otel açtılar.
Dün bu ülkede fuhuş, sapıklık, içki, uyuşturucu vs. de vardı. Ama bugün bunlar en azı % 300 olmak üzere % 1.000'lerden fazla artış gösterdi.
'Dağdaki koyunun hesabı bizden sorulacak' diyen iktidarımıza, 'bu tablonun hesabı da sizden sorulacak' diye hatırlatmak isterim?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025