Batı her konuda çifte standarda devam ediyor. İslam coğrafyasında her türlü bölünmenin, işgalin, terörün, kan ve gözyaşının müsebbibi olan Batı, kendi içindeki bölünme adımlarına "dur" diyor, "bölünme değil, birlik zamanı" diyor.
İslam coğrafyasını BOP kapsamında parçalama hesabı olanlar, Kürdistan projesiyle başta Türkiye olmak üzere İran, Irak ve Suriye'yi parçalama gayreti içinde olanlar kendi içlerinde ayrılma adımları olduğunda tam tersi bir tavır içine giriyorlar.
Malum, geçtiğimiz Pazar günü Katalonya'da yapılan bağımsızlık referandumunda yüzde 90'ı aşan oyla İspanya'dan ayrılma kararı çıktı. Katalonya Özerk Yönetimi Hükümetinin Başkanı Carles Puigdemont, referandum seçimlerinde yüzde 90'dan fazla oy aldıktan sonra "bağımsızlık ilan etme haklarının olduğunu" açıkladı.
Katalonya referandumu yapılana kadar sessizliğini koruyan AB, referandum sonrasında İspanya hükümetine destek verdi. AB Komisyonu Sözcüsü Margaritis Schinas, referandumun İspanya Anayasası'na göre meşru olmadığını belirterek, "İspanya'nın iç sorunu ve İspanya'nın anayasal düzenine uygun şekilde ele alınmalı" dedi.
İspanya Anayasası'nın 155. maddesi, Madrid hükümetinin Katalonya'nın özerkliğini askıya almasına izin veriyor. İspanya Adalet Bakanı Rafael Catala, Katalonya'nın bağımsızlık ilan etmesi durumunda İspanya'nın anayasal gücünü kullanacağını, özerkliğin askıya alınabileceğini açıkladı.
AB Komisyonu Sözcüsü Schinas, Katalonya'yı tehdit ederek, İspanya Anayasası'na uygun şekilde bir referandum düzenlenmesi halinde bile ayrılan bölgenin kendisini AB'nin dışında bulacağını vurguladı. Schinas, "Komisyon, konunun hukuki boyutlarının ötesinde, bölücülük ve parçalanma değil birlik ve istikrar zamanı olduğuna inanıyor" dedi.
Irak'ı, "demokrasi getireceğiz" diye üçe bölen Batı, Libya'yı bölük pörçük eden, talan eden Batı, Suriye'yi terör üzerinden bölen Batı, dün Türkiye'nin önüne Sevr'i koyan, bugün de coğrafyamızı bölünmüş gösteren BOP haritalarını koyan Batı, ama konu kendi içindeki Katalonya olunca "şimdi birlik zamanı, istikrar zamanı" diyor.
Sadece bu çifte standardı bile değerlendirdiğimizde Batı'nın gerçek yüzünü görebiliriz.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardır "AB bir Hıristiyan birliğidir, Türkiye'yi asla almazlar" diye uyarıyordu ama gerek siyasilerimiz gerekse onların peşine takılan milletimiz kör, sağır ve dilsiz bir şekilde AB kapısında 54 yıldır umutla beklemekten vazgeçmediler. Katalonya'nın bile kopmasına izin vermeyenler, Türkiye'yi 54 yıldır kapıda bekletti hala ayıkmadık.
Şimdi de "yanıldık" diyorlar ama "minberden kaçan biz olmayız" diyerek hala aynı yanılgıya devam ediyorlar. Minberden kaçmadığımız zaman kaybeden Batı değil, biz oluyoruz. Bu yanılgının bedelini AB değil, Türkiye ödüyor. Sadece Gümrük Birliği ile bile yüz milyarlarca dolar gelirimizin çöpe gittiğini bizzat siyasilerimiz itiraf ediyor.
Üstelik Katalonya gibi bölgelerin ayrılma isteği, AB üyesi İspanya'nın kendi insanını aş ve iş problemini çözememesi nedeniyledir. İnsanların gelir ve adalet problemleri olmasa neden bütünden kopmayı tercih etsinler, kendilerini maceraya sürüklesinler.
Prof. Dr. Baş, AB Euro para birliğine girdiğinde "AB, 15 yıl içinde dağılacaktır" demişti ve başta Brexit olmak üzere yaşanan bütün ayrılma adımları haklılığını gösterdi.
Brexit, Katalonya, AB'nin yıkılışının sadece görünen yüzü? İnsanlara refah sunamadan baskıyla az bir süre bir arada tutabilirsiniz. Hatta tutmak için ne kadar baskı kurarsanız, o şiddetle parçalanma yaşanır.
AB ülkelerinde AB'nin devamından yana olan siyasilerin ciddi oy kayıpları, AB'ye karşı olan muhalefet partilerinin ciddi oy oranlarına kavuşması AB'deki yıkılışın bugün en net görüntüsüdür.
Bütün bu gerçekleri görerek, Türk milleti artık, yıllardır "Ne AB, ne ABD tek çözüm Bağımsız Türkiye" diyen, sadece demekle kalmayıp Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet teziyle bunun altını dolduran, AB'nin bizi almayacağını, AB'nin dağılacağını yıllar öncesinden doğru öngören Prof. Dr. Haydar Baş'ın yanında yer almalıdır.
Yoksa bundan sonra kaybedeceğimiz yıllar değil, vatanımız olacaktır.
İslam coğrafyasını BOP kapsamında parçalama hesabı olanlar, Kürdistan projesiyle başta Türkiye olmak üzere İran, Irak ve Suriye'yi parçalama gayreti içinde olanlar kendi içlerinde ayrılma adımları olduğunda tam tersi bir tavır içine giriyorlar.
Malum, geçtiğimiz Pazar günü Katalonya'da yapılan bağımsızlık referandumunda yüzde 90'ı aşan oyla İspanya'dan ayrılma kararı çıktı. Katalonya Özerk Yönetimi Hükümetinin Başkanı Carles Puigdemont, referandum seçimlerinde yüzde 90'dan fazla oy aldıktan sonra "bağımsızlık ilan etme haklarının olduğunu" açıkladı.
Katalonya referandumu yapılana kadar sessizliğini koruyan AB, referandum sonrasında İspanya hükümetine destek verdi. AB Komisyonu Sözcüsü Margaritis Schinas, referandumun İspanya Anayasası'na göre meşru olmadığını belirterek, "İspanya'nın iç sorunu ve İspanya'nın anayasal düzenine uygun şekilde ele alınmalı" dedi.
İspanya Anayasası'nın 155. maddesi, Madrid hükümetinin Katalonya'nın özerkliğini askıya almasına izin veriyor. İspanya Adalet Bakanı Rafael Catala, Katalonya'nın bağımsızlık ilan etmesi durumunda İspanya'nın anayasal gücünü kullanacağını, özerkliğin askıya alınabileceğini açıkladı.
AB Komisyonu Sözcüsü Schinas, Katalonya'yı tehdit ederek, İspanya Anayasası'na uygun şekilde bir referandum düzenlenmesi halinde bile ayrılan bölgenin kendisini AB'nin dışında bulacağını vurguladı. Schinas, "Komisyon, konunun hukuki boyutlarının ötesinde, bölücülük ve parçalanma değil birlik ve istikrar zamanı olduğuna inanıyor" dedi.
Irak'ı, "demokrasi getireceğiz" diye üçe bölen Batı, Libya'yı bölük pörçük eden, talan eden Batı, Suriye'yi terör üzerinden bölen Batı, dün Türkiye'nin önüne Sevr'i koyan, bugün de coğrafyamızı bölünmüş gösteren BOP haritalarını koyan Batı, ama konu kendi içindeki Katalonya olunca "şimdi birlik zamanı, istikrar zamanı" diyor.
Sadece bu çifte standardı bile değerlendirdiğimizde Batı'nın gerçek yüzünü görebiliriz.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardır "AB bir Hıristiyan birliğidir, Türkiye'yi asla almazlar" diye uyarıyordu ama gerek siyasilerimiz gerekse onların peşine takılan milletimiz kör, sağır ve dilsiz bir şekilde AB kapısında 54 yıldır umutla beklemekten vazgeçmediler. Katalonya'nın bile kopmasına izin vermeyenler, Türkiye'yi 54 yıldır kapıda bekletti hala ayıkmadık.
Şimdi de "yanıldık" diyorlar ama "minberden kaçan biz olmayız" diyerek hala aynı yanılgıya devam ediyorlar. Minberden kaçmadığımız zaman kaybeden Batı değil, biz oluyoruz. Bu yanılgının bedelini AB değil, Türkiye ödüyor. Sadece Gümrük Birliği ile bile yüz milyarlarca dolar gelirimizin çöpe gittiğini bizzat siyasilerimiz itiraf ediyor.
Üstelik Katalonya gibi bölgelerin ayrılma isteği, AB üyesi İspanya'nın kendi insanını aş ve iş problemini çözememesi nedeniyledir. İnsanların gelir ve adalet problemleri olmasa neden bütünden kopmayı tercih etsinler, kendilerini maceraya sürüklesinler.
Prof. Dr. Baş, AB Euro para birliğine girdiğinde "AB, 15 yıl içinde dağılacaktır" demişti ve başta Brexit olmak üzere yaşanan bütün ayrılma adımları haklılığını gösterdi.
Brexit, Katalonya, AB'nin yıkılışının sadece görünen yüzü? İnsanlara refah sunamadan baskıyla az bir süre bir arada tutabilirsiniz. Hatta tutmak için ne kadar baskı kurarsanız, o şiddetle parçalanma yaşanır.
AB ülkelerinde AB'nin devamından yana olan siyasilerin ciddi oy kayıpları, AB'ye karşı olan muhalefet partilerinin ciddi oy oranlarına kavuşması AB'deki yıkılışın bugün en net görüntüsüdür.
Bütün bu gerçekleri görerek, Türk milleti artık, yıllardır "Ne AB, ne ABD tek çözüm Bağımsız Türkiye" diyen, sadece demekle kalmayıp Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet teziyle bunun altını dolduran, AB'nin bizi almayacağını, AB'nin dağılacağını yıllar öncesinden doğru öngören Prof. Dr. Haydar Baş'ın yanında yer almalıdır.
Yoksa bundan sonra kaybedeceğimiz yıllar değil, vatanımız olacaktır.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Taksim Meydanı, emekçilere neden kapalı? / 01.05.2024
- Vizesiz seyahat derken vizeyle hayal oldu! / 30.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- Vizesiz seyahat derken vizeyle hayal oldu! / 30.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024