Önümüzdeki günlerin Türkiye'sinin "en ciddi baş belası" nedir, derseniz; hiç tereddütsüz "misyonerliktir" derim.
Misyonerlik tüm versiyonlarıyla aziz milletimizi, mukaddes vatanımızı, kısaca dünya ve ahiretimizi kuşatmış vaziyette...
Misyonerliğin tüm versiyonları kol geziyor.
Dinsel misyonerlik.
Siyasal misyonerlik.
Yasal misyonerlik.
Ekonomik misyonerlik.
Kültürel misyonerlik.
Ruhsal-tinsel misyonerlik.
Ve cinsel misyonerlik... Saymakla bitiremezsiniz.
Her bir versiyonu, insanımızın bir tarafını çökerterek "başkalaşma"yı ve "global uyum"u temin ediyor. Milletimizin "en köklü idealler"i, ruhsal ve sosyal dokusu dağıtılarak, "yegane hedef" diye kıbleye yerleştirilen Avrupa Birliği'ne topyekün uyumlu hale dönüştürülmeye çalışılıyor.
Bu uyumun temel karakteri Hristiyanlıktır, hristiyanlığın tonlarıdır.
Çünkü AB'nin temel karakteri "Hristiyanlık"tır. Bunu bizim aymazlarımız ısrarla gizleseler de, Avrupa Birliği'nin mimarları ve mühendisleri açıkça belirtiyor.
Son olarak, AB konusunda Başbakan Tayyip Erdoğan'ın en yakın destekçisi İtalyan Berlusconi'nin Meclis Başkanı Casini bile, "Türkiye'nin AB'ye girmeye iştah kabarttığı bu süreçte, unutulmamalıdır ki asgari ortak noktamız Hristiyan kökenlerimizdir" diyor.
AB uğruna milletimizi bu "Haçlı kökenlilere uyumlu hale dönüştürme" sürecine, "ola ki bağımsızlığına kavuşan Türk dünyasına Türk milleti ağabeyliğe soyunur" endişesiyle, 90'lı yıllarda hız verildi.
10 Şubat 1998 tarihli Zaman gazetesinde yayınlanan mektubunda görüldüğü üzere "Papalık misyonunun bir parçası olduğunu" Papa II. Paul huzurunda ikrar eden Fethullah Gülen Efendi, "Kur'an-ı Kerim, Kitap ehline çağrıda bulunurken, dikkat edin, bu mesajda "Muhammedün Rasûlüllah yok" diyor (Bkz. Hoşgörü ve Diyalog İklimi, s. 241). Bununla yetinmiyor; "Yahudi ve Hristiyanları kınayan ve azarlayan ayetler, ya Hz. Muhammed döneminde yaşayan ya da kendi peygamberleri döneminde yaşayan bazı Yahudi ve Hristiyanlar'la hakkındadır" diyor (Küresel Barışa Doğru, s. 45).
İş bununla bırakılmıyor, 17 Nisan 2000 tarihli Zaman gazetesinde Ahmet Şahin Efendi "Ehl-i kitapla amentüde ittifakımız var" başlıklı bir makale ile "Hristiyanlarla amentüde ittifaklarını" ilan buyuruyor.
Bu "dinsel dönüşüm" sürecinin mimarlarından şimdilerin AKP'li Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Hristiyanlık gündemli AB zirvesi için Başbakan Erdoğan'la Brüksel'e uçuyor. Bu uçuş, Aydın Doğan'ın iri gazetesinin yazarı Ertuğrul Özkök'ün bile dikkatinden kaçmıyor. "Bazı Avrupalı siyasetçilerin 'Topluluğun dini Hristiyanlıktır' maddesini koydurmak istedikleri"ni belirten Özkök, böyle bir zirvede Erdoğan'ın Aydın'ı tercihinin tam isabet olduğunun altını çiziyor.
Demek ki, Türkiye'nin AB'ye uyum süreci ve misyonerlik olayı basit bir vakıa değil.
Başbakan Erdoğan'ın Ruhban Okulu'na vize vermesi, basit bir iş değil.
İmar Yasası'ndaki değişiklikle apartman altlarına "kilise ev açılması"na imkan tanınması sıradan bir gelişme değil.
Misyonerlik işi, sadece gençlerimizin kimliklerindeki Dini İslam kaydını kazdırıp Hristiyanlık yazdırmak için başvurularını artırmalarıyla sınırlı değil. Misyonerlik işi, sadece 19 Mayıs Ünv. Tıp Fakültesi 4. sınıfındaki kız öğrencinin, kurtulmak için Hz. Muhammed'i kabul etmeye hacet yok ki, şeklindeki işbu yeni rivayetle sınırlı değil... Bu dinsel ve hatta cinsel misyonerlik işini, "ehl-i kitapla amentüde ittifakımız var" diye ilan edenler olgunlaştırdılar.
Bundan sonraki büyük bela, yasal, siyasal, ekonomik ve sair misyonerlik versiyonlarının "AB Hristiyanlığı'na süratle uyum" namına hızlandırılmasıdır. Kim ne derse desin; bu süreç milletimizin dağıtılması, vatanımızın bölünüp parçalanması sürecidir. Bu süreç milletimizin hem dünyasına, hem de ahiretine kastetme sürecidir.
Bu vahim gidişatı önlemek, dünya ve ahiretimizi kurtarmak için, çoook çalışmak gerek çok.
Misyonerlik tüm versiyonlarıyla aziz milletimizi, mukaddes vatanımızı, kısaca dünya ve ahiretimizi kuşatmış vaziyette...
Misyonerliğin tüm versiyonları kol geziyor.
Dinsel misyonerlik.
Siyasal misyonerlik.
Yasal misyonerlik.
Ekonomik misyonerlik.
Kültürel misyonerlik.
Ruhsal-tinsel misyonerlik.
Ve cinsel misyonerlik... Saymakla bitiremezsiniz.
Her bir versiyonu, insanımızın bir tarafını çökerterek "başkalaşma"yı ve "global uyum"u temin ediyor. Milletimizin "en köklü idealler"i, ruhsal ve sosyal dokusu dağıtılarak, "yegane hedef" diye kıbleye yerleştirilen Avrupa Birliği'ne topyekün uyumlu hale dönüştürülmeye çalışılıyor.
Bu uyumun temel karakteri Hristiyanlıktır, hristiyanlığın tonlarıdır.
Çünkü AB'nin temel karakteri "Hristiyanlık"tır. Bunu bizim aymazlarımız ısrarla gizleseler de, Avrupa Birliği'nin mimarları ve mühendisleri açıkça belirtiyor.
Son olarak, AB konusunda Başbakan Tayyip Erdoğan'ın en yakın destekçisi İtalyan Berlusconi'nin Meclis Başkanı Casini bile, "Türkiye'nin AB'ye girmeye iştah kabarttığı bu süreçte, unutulmamalıdır ki asgari ortak noktamız Hristiyan kökenlerimizdir" diyor.
AB uğruna milletimizi bu "Haçlı kökenlilere uyumlu hale dönüştürme" sürecine, "ola ki bağımsızlığına kavuşan Türk dünyasına Türk milleti ağabeyliğe soyunur" endişesiyle, 90'lı yıllarda hız verildi.
10 Şubat 1998 tarihli Zaman gazetesinde yayınlanan mektubunda görüldüğü üzere "Papalık misyonunun bir parçası olduğunu" Papa II. Paul huzurunda ikrar eden Fethullah Gülen Efendi, "Kur'an-ı Kerim, Kitap ehline çağrıda bulunurken, dikkat edin, bu mesajda "Muhammedün Rasûlüllah yok" diyor (Bkz. Hoşgörü ve Diyalog İklimi, s. 241). Bununla yetinmiyor; "Yahudi ve Hristiyanları kınayan ve azarlayan ayetler, ya Hz. Muhammed döneminde yaşayan ya da kendi peygamberleri döneminde yaşayan bazı Yahudi ve Hristiyanlar'la hakkındadır" diyor (Küresel Barışa Doğru, s. 45).
İş bununla bırakılmıyor, 17 Nisan 2000 tarihli Zaman gazetesinde Ahmet Şahin Efendi "Ehl-i kitapla amentüde ittifakımız var" başlıklı bir makale ile "Hristiyanlarla amentüde ittifaklarını" ilan buyuruyor.
Bu "dinsel dönüşüm" sürecinin mimarlarından şimdilerin AKP'li Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Hristiyanlık gündemli AB zirvesi için Başbakan Erdoğan'la Brüksel'e uçuyor. Bu uçuş, Aydın Doğan'ın iri gazetesinin yazarı Ertuğrul Özkök'ün bile dikkatinden kaçmıyor. "Bazı Avrupalı siyasetçilerin 'Topluluğun dini Hristiyanlıktır' maddesini koydurmak istedikleri"ni belirten Özkök, böyle bir zirvede Erdoğan'ın Aydın'ı tercihinin tam isabet olduğunun altını çiziyor.
Demek ki, Türkiye'nin AB'ye uyum süreci ve misyonerlik olayı basit bir vakıa değil.
Başbakan Erdoğan'ın Ruhban Okulu'na vize vermesi, basit bir iş değil.
İmar Yasası'ndaki değişiklikle apartman altlarına "kilise ev açılması"na imkan tanınması sıradan bir gelişme değil.
Misyonerlik işi, sadece gençlerimizin kimliklerindeki Dini İslam kaydını kazdırıp Hristiyanlık yazdırmak için başvurularını artırmalarıyla sınırlı değil. Misyonerlik işi, sadece 19 Mayıs Ünv. Tıp Fakültesi 4. sınıfındaki kız öğrencinin, kurtulmak için Hz. Muhammed'i kabul etmeye hacet yok ki, şeklindeki işbu yeni rivayetle sınırlı değil... Bu dinsel ve hatta cinsel misyonerlik işini, "ehl-i kitapla amentüde ittifakımız var" diye ilan edenler olgunlaştırdılar.
Bundan sonraki büyük bela, yasal, siyasal, ekonomik ve sair misyonerlik versiyonlarının "AB Hristiyanlığı'na süratle uyum" namına hızlandırılmasıdır. Kim ne derse desin; bu süreç milletimizin dağıtılması, vatanımızın bölünüp parçalanması sürecidir. Bu süreç milletimizin hem dünyasına, hem de ahiretine kastetme sürecidir.
Bu vahim gidişatı önlemek, dünya ve ahiretimizi kurtarmak için, çoook çalışmak gerek çok.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019