Suriye'de 17 Eylül'de İsrail savaş uçaklarının kurduğu tuzakla Rus İl-20 uçağının 15 personelle beraber vurulmasının ardından Rusya, Suriye'deki güvenlik önlemlerini had safhaya çıkardı.
2013 yılında İsrail'in talebi üzerine Suriye'ye S-300 hava savunma sistemlerini yerleştirmeyen Rusya, İsrail'in bu kasıtlı tavrından sonra buraya S-300 yerleştirme kararı aldı.
Ve birkaç gün önce de 4 adet S-300 rampası, yardımcı unsurlarıyla beraber 49 parça olarak Suriye'ye teslim edildi. Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, söz konusu füze rampalarının mevcut hava savunma sistemiyle entegre şekilde 20 Ekim'de çalışır hale getirileceğini belirtti.
S-300'ler havada 250 kilometre mesafedeki hedefi vurma ve birkaç hedefi aynı anda yok edebilme kabiliyetine sahip… Daha da önemlisi havadaki tehditleri ayırt edebiliyor.
Menzil uzunluğu da dikkate alındığında 4 bataryanın Suriye'nin hava sahasının tamamını düşman uçaklarına karşı koruma altına aldığını söyleyebiliriz.
Yani Rusya S-300'lerle Suriye'de "uçuşa yasak bölge" oluşturmuş oldu.
Suriye sürecindeki bu önemli değişim, bu topraklarda vatan hesabı olan ABD'yi ve arzı mevut hesabı olan İsrail'i doğal olarak telaşlandırdı. İsrail her kafasına estiğinde, değişik bahaneler ileri sürerek Suriye'nin stratejik merkezlerine hava saldırıları düzenliyordu, füzeler fırlatıyordu. ABD ise desteklediği terör örgütlerinin hazırladığı kimyasal provokasyonları gerekçe göstererek Suriye'yi füze yağmuruna maruz bırakıyordu.
Gerçi gerek İsrail'in gerekse ABD'nin bu saldırılarını 1960 Sovyet yapımı dost-düşman ayrımı yapamayan S-200'ler bile önemli ölçüde bertaraf edebiliyordu ama İsrail'in 17 Eylül'de kurduğu tuzak bir güvenlik açığı ortaya çıkardı.
Rusya'nın bu S-300 hamlesine karşı ABD ve İsrail'in yeni planlar peşinde olduğu ifade ediliyor.
Örneğin ABD'nin Suriye operasyonlarında 'hayalet' F-22 ile 'radar körelten' F-16CJ uçaklarını kullanmaya başlayacağı belirtiliyor. Bu şekilde ABD'nin S-300'lere karşı cevap vereceği söyleniyor.
İsrail'den de bu noktada ilginç bir açıklama geldi.
İsrail hava kuvvetleri, bundan 20 yıl önce Rusya'nın Kıbrıs Rum kesimine sattığı S-300 bataryalarını Yunanistan'ın izniyle Rodos adasında inceleyerek, bu sisteme karşı koymak üzere elektronik önlem şemaları geliştirdiğini açıkladı.
İsrail bu açıklamayla "senin S-300'lerini çözdük, işe yaramaz" mesajı vermeye çalışıyor.
İsrail'in bu açıklamasına Rusya'dan cevap gecikmedi. Rus askeri uzman İgor Korotçenkov, İsrail ve ABD savaş uçaklarının ileride teknolojilerine güvenerek Suriye'ye izinsiz yaklaşmalarının sonuç vermeyeceğini belirterek, "Yıllar önce Kıbrıs Rum kesimine satılan S-300 ile günümüzdeki sistem arasında yerden göğe kadar fark var. Modernize edilen S-300 tıpkı bir üst model S-400 gibi hayalet uçakları radarında görme özelliğine kavuştu. Dolayısıyla Suriye'ye havadan yaklaşan tüm uçaklar görülecek. Ateş açılıp açılmayacağına ise Rusya komutanlığı duruma göre karar verecek" dedi.
Yani Rusya açıkça diyor ki, "Boşuna umutlanmayın. Hayalet uçaklarınız da, radar körelten uçaklarınız da bu S-300'ler karşısında hiçbir işe yaramayacak."
İsrail Savunma Bakanı Avigdor Liberman'ın "Rusya'nın attığı bu adım bizi engellemeyecek. Aramızdaki acil askeri haberleşme kanalı kullanılarak İsrail ordusu Suriye'de operasyonlarını sürdürecektir" tehdidine de Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Veşinin cevap verdi. Veşinin, "İsrail'in bölgede bundan böyle sağduyulu davranmasını bekliyoruz… Suriye başka hesapların görüldüğü savaş alanı arenası olmamalı. Rusya Suriye'ye sadece S-300 sevkıyatıyla kalmayıp, hava sahasıyla ilgili farklı güvenlik önlemleri de almaya devam edecek" uyarısında bulundu.
Bu gelişmelerden açıkça görülüyor ki, 1960'lık S-200'lere bile direnemeyen ancak tuzakla aşabilen ABD-İsrail ikilisi S-300'ler karşısında elleri kolları bağlı vaziyette, çaresizlik içinde… Teknolojileri yetmiyor.
Gelelim, buradan çıkartacağımız derse… Türkiye milli menfaatler doğrultusunda Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardır ifade ettiği gibi, "Üzerinde hesabı olmayan ülkelerle ilişkilerini geliştirmelidir." ABD hangi baskıyı yaparsa yapsın, BOP'un işgal ve parçalanma kapsamında olduğumuzu bilerek S-400 alımından asla vazgeçmemeliyiz. 2011'den bu yana Suriye'nin başına gelenler eninde sonunda bizim de maruz kalabileceğimiz tehditlerdir. Daha şimdiden hava güvenliğimizi her türlü saldırıya karşı S-400'lerle korumaya almalıyız.
Ama şu bir gerçek ki, saldırılar, operasyonlar sadece havadan, askeri yöntemlerle olmuyor. Bunu son dolar krizinde gördük, yaşıyoruz. Ekonomik güvenliğimiz de ulusal güvenlik meselemizdir. Nasıl hava sahamızı S-400'lerle korumayı planlıyorsak, Prof. Dr. Baş'ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli ile de ekonomi sahamızı koruma altına almalıyız.
Bunları iş işten geçmeden yapmalıyız. İş işten geçtikten sonra yapılanların milyonlarca cana mal olduğunu, koskoca ülkelerin baştan sona tarumar olduğunu Irak, Afganistan, Libya ve Suriye örneklerinde gördük.
Yaşanan gerçekler bizi ayıktırmalı.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024