ABD ve ortakları, PYD/PKK bölgesi hariç Suriye'de terörün son kalesi durumunda olan İdlib'e operasyon yapılmaması için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar.
ABD'li ve Fransız yetkililerden bu konuda üst üste açıklamalar yapılıyor. Son olarak ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, İdlib'deki durumun çok tehlikeli olduğunu söyleyerek, "Kimyasal silah hazırlandığına dair birçok kanıt var" iddiasında bulundu.
Daha önce de Amerikan televizyonu CNN; ABD istihbarat ve ordu uzmanlarının, Suriye'de olası hava saldırısında vurulacak hedefleri belirlediğini, listede, kimyasal silahla ilgili tesislerin bulunduğunu ileri sürmüştü.
ABD'nin daha önce de asılsız ve kurgu olduğu ortaya çıkan bu tarz iddialarına karşı Rusya'dan çok önemli bir teklif geldi. Rusya'nın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Vasiliy Nebenzya, ABD'nin Suriye'de kimyasal silah üretimi veya depolanmasıyla ilgili olduğu iddia ettiği tesisleri açıklamasını ve oraya Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (KSYÖ) temsilcilerinin gönderilmesini teklif etti.
Nebenzya, "Amerikan meslektaşlarımıza somut bir teklifimiz var. Pentagon'un olası 'üçlü' saldırı için belirlediği hedeflerin listesini açıklayın" dedi.
Rus diplomat, "Eğer ABD idaresi, Suriye'deki tesisleri kimyasal silahın depolanması veya kullanılmasıyla bağlantısından şüpheleniyorsa kimyasal anlaşmanın öngördüğü denetimin gerçekleştirilmesi için bu bilgilerin KSYÖ'ye verilmesi gerekiyor" diye ekledi.
Rus yetkili, ABD'nin iftira niteliğindeki iddialarını kilitleyecek nitelikte olan bu teklifi sunduktan sonra, ABD'nin planladığı kimyasal provokasyonla ilgili sahada elde ettiği bilgileri paylaştı. Rusya'nın, militanların provokasyon için kullanmayı planladığı kimyasal madde ve donanımın karmaşık yollarla Suriye hükümetinin kontrolünde olmayan bölgelere getirildiğini kesin olarak bildiğini dile getiren Nebenzya, yasadışı silahlı oluşumların Batılı gizli servislerden ilgili eğitim aldığının altını çizdi. Rus temsilci, "Beyaz Miğferler İdlib'de görüldü. Bölgede onlarca çocuk kaçırıldı" diye açıkladı.
Almanya'dan, ABD ve Fransa'nın İblid konusunda yaptığı operasyon karşıtı açıklamalardan farklı bir açıklama geldi. Almanya Başbakanı Merkel, "İslamcı grupların çok radikal savaşçıları var. Elbette bu radikal güçlerle savaşılmalı, ama sivil halkı korumak için de uğraşılmalı. Bu, çok büyük, çok önemli bir görev?'' ifadelerini kullandı.
Rusya Devlet Başkanı Putin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile konuyu görüştüğünü aktaran Merkel, Putin'in sözlerini tutmasını umduğunu ifade ederek ''Her halükarda bu konuda çok ciddi konuştuk'' dedi.
İdlib operasyonuna engel olamayacağını bilen ABD, bir taraftan ümitsizce bu operasyonun yapılmaması için çabalarken, diğer taraftan B planını da devreye koymaya çalışıyor. ABD'nin en büyük derdi; İdlib operasyonuyla birlikte Suriye'deki El Nusra ve IŞİD varlığı son bulursa, terör bahanesiyle bugüne kadar Suriye'de elde ettiği kazanımları kaybetmek durumunda kalacak.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardır ifade ettiği gibi, ABD'nin BOP kapsamında bu coğrafyadaki planı, kendisine vatan açmak, buraya yerleşmek? Dikkat ederseniz, PYD/YPG'yi kullanarak elde ettiği her yere kalıcı bir askeri üs açıyor. Suriye'de şu anda 25 askeri üssü var ve ABD'nin askeri dergilerinde bu üslerin birçoğunun kapasitesinin 10 bin asker olduğu belirtiliyor. İdlib operasyonu başarıyla tamamlandığında ABD'nin buradaki illegal varlığı uluslar arası düzlemde masaya yatırılacak.
Bunu gören ABD, iki yöntemi devreye koymaya çalışıyor: Birincisi, uzak bir ihtimal de olsa Esad'la yeniden ilişki kurmak ve ikili ilişkilerle buradaki varlığını legal hale getirmek; ikincisi ise, üslerinin bulunduğu bölgede ABD'yi ve üslerini burada tutma kararı alabilecek özerk bir yönetimi oluşturmak?
Birinci planla alakalı, Çin haber sitesi Xinhuanet'in haberine göre, geçtiğimiz günlerde ABD'nin Virginia Eyaleti Senatörü Richard Black, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüştü. Black, ABD yönetiminin Esad'a yönelik sert tavrından farklı olarak adeta günah çıkarmaya çalıştı. Senatör Black, ABD'nin bölgedeki politikaları sonucunda bölge halkının, ABD'ye olan güvenini kaybetmesine yol açtığını ifade etti. Senatör Black'in, "Suriye'de isyancılardan kurtarılan bölgelerin tekrar özgürleştirilmesi" açısından takdirini dile getirdiği belirtildi. Batının bükemediğin eli sıkma politikası, ama ABD'nin bahsettiğimiz çıkarlarını elde edebilmesi için?
Suriye'nin PKK'sı PYD/YPG'nin kontrolünde olan Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ve siyasi kanadı Demokratik Suriye Meclisi (DSM) dün Suriye'nin kuzeyinde "Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi" ilan etti. Elbette ki bu ilanın arkasında ABD var. Bu sözde yönetimin 70 kişiden oluştuğu ve özerk yönetimin parlamentosu olacağı açıklandı.
Daha önce 2016 yılında da bu bölgede "Kuzey Suriye Federasyonu" ilan edilmişti ama fiiliyata geçirilmemişti. Çünkü ABD'nin o günlerde böyle bir koruma kılıfına ihtiyacı yoktu, IŞİD'le mücadele bahanesiyle varlığını izah ediyordu. Şimdi ABD için bu bir zorunluluk oldu.
Şunu unutmamalıyız ki, ABD'nin vatan projesi, İsrail'in büyük İsrail projesi sadece Irak ve Suriye ile sınırlı değil; Türkiye ve İran da hedefte, hatta sonrasında Rusya ve Çin de hedefte? O halde Prof. Dr. Haydar Baş'ın şu dış politika anlayışı, hedefte olan tüm ülkeler için bir yol haritası olmalıdır: "Üzerimizde menfur hesapları olmayan ülkelerle dış politikamızı geliştirmeliyiz."
Her ne şekilde ya da bahaneyle olursa olsun, bölgemizdeki ABD varlığına ve İsrail yayılmacılığına kesinlikle "dur" demeliyiz ve bir sonraki sıranın bizde olduğunu bilmeliyiz.
Suriye'deki işgale dur demezsek, göz yumarsak, işgal kapısı bize doğru açılacaktır.
ABD'li ve Fransız yetkililerden bu konuda üst üste açıklamalar yapılıyor. Son olarak ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, İdlib'deki durumun çok tehlikeli olduğunu söyleyerek, "Kimyasal silah hazırlandığına dair birçok kanıt var" iddiasında bulundu.
Daha önce de Amerikan televizyonu CNN; ABD istihbarat ve ordu uzmanlarının, Suriye'de olası hava saldırısında vurulacak hedefleri belirlediğini, listede, kimyasal silahla ilgili tesislerin bulunduğunu ileri sürmüştü.
ABD'nin daha önce de asılsız ve kurgu olduğu ortaya çıkan bu tarz iddialarına karşı Rusya'dan çok önemli bir teklif geldi. Rusya'nın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Vasiliy Nebenzya, ABD'nin Suriye'de kimyasal silah üretimi veya depolanmasıyla ilgili olduğu iddia ettiği tesisleri açıklamasını ve oraya Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (KSYÖ) temsilcilerinin gönderilmesini teklif etti.
Nebenzya, "Amerikan meslektaşlarımıza somut bir teklifimiz var. Pentagon'un olası 'üçlü' saldırı için belirlediği hedeflerin listesini açıklayın" dedi.
Rus diplomat, "Eğer ABD idaresi, Suriye'deki tesisleri kimyasal silahın depolanması veya kullanılmasıyla bağlantısından şüpheleniyorsa kimyasal anlaşmanın öngördüğü denetimin gerçekleştirilmesi için bu bilgilerin KSYÖ'ye verilmesi gerekiyor" diye ekledi.
Rus yetkili, ABD'nin iftira niteliğindeki iddialarını kilitleyecek nitelikte olan bu teklifi sunduktan sonra, ABD'nin planladığı kimyasal provokasyonla ilgili sahada elde ettiği bilgileri paylaştı. Rusya'nın, militanların provokasyon için kullanmayı planladığı kimyasal madde ve donanımın karmaşık yollarla Suriye hükümetinin kontrolünde olmayan bölgelere getirildiğini kesin olarak bildiğini dile getiren Nebenzya, yasadışı silahlı oluşumların Batılı gizli servislerden ilgili eğitim aldığının altını çizdi. Rus temsilci, "Beyaz Miğferler İdlib'de görüldü. Bölgede onlarca çocuk kaçırıldı" diye açıkladı.
Almanya'dan, ABD ve Fransa'nın İblid konusunda yaptığı operasyon karşıtı açıklamalardan farklı bir açıklama geldi. Almanya Başbakanı Merkel, "İslamcı grupların çok radikal savaşçıları var. Elbette bu radikal güçlerle savaşılmalı, ama sivil halkı korumak için de uğraşılmalı. Bu, çok büyük, çok önemli bir görev?'' ifadelerini kullandı.
Rusya Devlet Başkanı Putin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile konuyu görüştüğünü aktaran Merkel, Putin'in sözlerini tutmasını umduğunu ifade ederek ''Her halükarda bu konuda çok ciddi konuştuk'' dedi.
İdlib operasyonuna engel olamayacağını bilen ABD, bir taraftan ümitsizce bu operasyonun yapılmaması için çabalarken, diğer taraftan B planını da devreye koymaya çalışıyor. ABD'nin en büyük derdi; İdlib operasyonuyla birlikte Suriye'deki El Nusra ve IŞİD varlığı son bulursa, terör bahanesiyle bugüne kadar Suriye'de elde ettiği kazanımları kaybetmek durumunda kalacak.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardır ifade ettiği gibi, ABD'nin BOP kapsamında bu coğrafyadaki planı, kendisine vatan açmak, buraya yerleşmek? Dikkat ederseniz, PYD/YPG'yi kullanarak elde ettiği her yere kalıcı bir askeri üs açıyor. Suriye'de şu anda 25 askeri üssü var ve ABD'nin askeri dergilerinde bu üslerin birçoğunun kapasitesinin 10 bin asker olduğu belirtiliyor. İdlib operasyonu başarıyla tamamlandığında ABD'nin buradaki illegal varlığı uluslar arası düzlemde masaya yatırılacak.
Bunu gören ABD, iki yöntemi devreye koymaya çalışıyor: Birincisi, uzak bir ihtimal de olsa Esad'la yeniden ilişki kurmak ve ikili ilişkilerle buradaki varlığını legal hale getirmek; ikincisi ise, üslerinin bulunduğu bölgede ABD'yi ve üslerini burada tutma kararı alabilecek özerk bir yönetimi oluşturmak?
Birinci planla alakalı, Çin haber sitesi Xinhuanet'in haberine göre, geçtiğimiz günlerde ABD'nin Virginia Eyaleti Senatörü Richard Black, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüştü. Black, ABD yönetiminin Esad'a yönelik sert tavrından farklı olarak adeta günah çıkarmaya çalıştı. Senatör Black, ABD'nin bölgedeki politikaları sonucunda bölge halkının, ABD'ye olan güvenini kaybetmesine yol açtığını ifade etti. Senatör Black'in, "Suriye'de isyancılardan kurtarılan bölgelerin tekrar özgürleştirilmesi" açısından takdirini dile getirdiği belirtildi. Batının bükemediğin eli sıkma politikası, ama ABD'nin bahsettiğimiz çıkarlarını elde edebilmesi için?
Suriye'nin PKK'sı PYD/YPG'nin kontrolünde olan Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ve siyasi kanadı Demokratik Suriye Meclisi (DSM) dün Suriye'nin kuzeyinde "Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi" ilan etti. Elbette ki bu ilanın arkasında ABD var. Bu sözde yönetimin 70 kişiden oluştuğu ve özerk yönetimin parlamentosu olacağı açıklandı.
Daha önce 2016 yılında da bu bölgede "Kuzey Suriye Federasyonu" ilan edilmişti ama fiiliyata geçirilmemişti. Çünkü ABD'nin o günlerde böyle bir koruma kılıfına ihtiyacı yoktu, IŞİD'le mücadele bahanesiyle varlığını izah ediyordu. Şimdi ABD için bu bir zorunluluk oldu.
Şunu unutmamalıyız ki, ABD'nin vatan projesi, İsrail'in büyük İsrail projesi sadece Irak ve Suriye ile sınırlı değil; Türkiye ve İran da hedefte, hatta sonrasında Rusya ve Çin de hedefte? O halde Prof. Dr. Haydar Baş'ın şu dış politika anlayışı, hedefte olan tüm ülkeler için bir yol haritası olmalıdır: "Üzerimizde menfur hesapları olmayan ülkelerle dış politikamızı geliştirmeliyiz."
Her ne şekilde ya da bahaneyle olursa olsun, bölgemizdeki ABD varlığına ve İsrail yayılmacılığına kesinlikle "dur" demeliyiz ve bir sonraki sıranın bizde olduğunu bilmeliyiz.
Suriye'deki işgale dur demezsek, göz yumarsak, işgal kapısı bize doğru açılacaktır.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024