ABD Başkanı Donald Trump önceki gün yaptığı ani bir basın açıklamasıyla, "Yakın zamanda Suriye'den çekileceğiz. Biraz da başkaları ilgilensin" deyiverdi.
"Orada bulunmamızın tek nedeni IŞİD'di. Başka bir nedeni yoktu. Bu hedefe büyük ölçüde ulaştık" ifadelerini kullanan Trump "Çok yakın bir zamanda bölgeden çıkacağız" dedi.
İşin garip tarafı, bu önemli bilgiden Trump dışında kimsenin haberi yok.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, Trump'ın açıklamasından haberdar olmadığını belirterek "Açıklamayı görmedim şu an yorum yapamam" ifadelerini kullandı.
Nauert günlük basın brifinginde şunları söyledi:
"Başkan Trump'ın açıklamasını görmedim. Ancak genel anlamda bu ABD yönetimi Suriye'ye daha çok yardım edecek ortaklara bakıyor. Diğer ülkelerin daha çok yardım etmesini istiyoruz. ABD uzun zamandır Suriye'deki çabaların başını çekiyor. Biz başka ülkelerin de yardım etmesini istiyoruz ki bu ağır yükü sürekli olarak biz taşımayalım."
ABD Savunma Bakanlığı geçen haftalarda yaptığı açıklamada, Menbiç'teki Amerikan askerinin çekilmeyeceğini bildirmişti. Trump'ın dediğini mi dikkate almalıyız, yoksa ABD Dışişleri'nin ya da ABD Savunma Bakanlığı'nın açıklamasını mı? Bizce denilenlere göre değil, ABD'nin küresel hesaplarına ve hedeflerine göre hadiselere bakmalıyız.
Hatırlarsanız Prof. Dr. Haydar Baş, 2000'li yılların başında "ABD olumsuz iklim şartları sebebiyle kendisine vatan arıyor, vatan olarak da Ortadoğu coğrafyasını seçti" tespitinde bulunmuştu. Ortadoğu coğrafyası için bir diğer proje de inanç bazlı olan Büyük İsrail Devleti projesi ve bu projenin uygulayıcısı da yine ABD?
2001'de ABD'nin içinden yapıldığı bilinen ve ifade edilen 11 Eylül saldırıları bahane edilerek düğmeye basıldı, işgal projesi olan BOP devreye sokuldu; bu kapsamda önce Afganistan ve Irak işgal edildi. Tunus, Mısır ve Libya'dan sonra Mart 2011'de Suriye için düğmeye basıldı. Suriye'de terör üzerinden vekalet savaşını devreye koyan ABD, değişik isimlerde terör örgütleri oluşturdu, sonra da onlarla mücadele adına yine bir terör örgütü olan PKK'nın Suriye kolu YPG ile ittifak yaptı.
IŞİD ile mücadele bahanesi ve de YPG kılıfıyla Suriye'de 20 askeri üs oluşturdu, buraya en az 4000 askerini yerleştirdi ve 5 bin tır, 2 bin kargo uçağı ağır silahla da takviyede bulundu. Şu günlerde petrol bölgesi olan Deyrizor'da da büyük bir askeri üs kurmanın çalışmalarını yapıyor. Birçok petrol kuyusundan da petrol çıkarıyor. Suriye'de bu kadar yatırım yapan ABD, Trump'ın iddia ettiği gibi çekilecek öyle mi? Siz buna inanıyor musunuz?
ABD'nin Suriye'den çekileceği falan yok, Nauert'ün ifade ettiği gibi sadece diğer Batılı ülkelerin daha fazla desteğini artırmasını istiyor. "Bak ben buradan çekilirsem, terör sizi daha fazla tehdit eder" modunda, aba altından Batılı ülkelere sopa gösteriyor. Eğer ABD'nin bu blöfüne cevap vermeyen, desteğini artırmayan Batılı ülkelerde son zamanlarda terör eylemlerinde ciddi bir artış olursa hiç şaşırmayın. Bu aşamada, terör eylemleriyle en fazla terbiye edilen Fransa'nın Suriye sürecine balıklama dalması da şaşırtıcı olmasa gerek?
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, "Kürtlere destek garantisi verdik. DSG Türkiye arasında arabulucu olabiliriz. Fransa ABD ile anlaştı, Menbiç'e asker gönderecek" çıkışı yaptı. Fransa'nın "Menbiç'e asker gönderme" sinyali, ABD'nin Suriye'den çekileceğini ilan etmesinden hemen sonra geldi. Fransız basınına yansıyan haberlere göre, Fransız askerlerinin bölgedeki Amerikan birlikleriyle koordinasyon içinde hareket edeceği belirtiliyor. Fransız özel birliklerinin de bölgede destek amaçlı konuşlandırılacağı ifade ediliyor.
ABD yanına takviye güç alıyor, böylece kendisi üzerinde yoğunlaşan riskleri dağıtmayı planlıyor. ABD, Suriye'deki işgalini tek başına kalmış olarak değil, uluslar arası bir güç görünümünde yapmak istiyor. Buna en büyük sebep de Rusya ve Çin'in bölgedeki varlığı ve sürecin içinde aktif olmaları?
Trump'ın diyalog yanlısı Tillerson'ı görevden alıp, savaş yanlısı Pompeo'yu, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster'ı görevden alıp yine savaş ve sertlik yanlısı Bolton'u getirmesi, "Suriye'den çekiliyoruz" açıklamasıyla çelişiyor.
Üstelik Max Martin başkanlığındaki ABD Dışişleri Bakanlığı heyeti ve General Paul Funk başkanlığındaki bir grubun son iki ayda bölgeye yaptığı ziyaretler neticesinde Suriye'nin kuzeyinde yeni bir parti oluşumunun, "Suriye'nin Geleceği Partisi"nin hayata geçirilmesi de ABD'nin asla ayrılmayacağını gösteriyor. Bu PKK'nın, YPG, PYD, SDG ve Menbiç Askeri Konseyi isimlerinden sonra alacağı yeni isim?
ABD'nin Suriye'den çekileceğini ifade edip, Fransa'nın sürece aktif dahil olmasının diğer bir amacı da Türkiye'nin YPG konusunda ABD'yi değil de Fransa'yı gündemine almasını sağlaması? Yanlış anlamayın siyasilerimizden çekindiklerinden dolayı değil elbette, Türk kamuoyunu Fransa'yla meşgul etme gayesiyle? "Ey Amerika" diyen siyasilerimiz daha şimdiden "Ey Fransa, Ey Macron" demeye başladılar bile?
Şu bir gerçek ki, ABD girdiği bir yerden asla kolay kolay çıkmaz, özellikle de mesele vatan hesabı güttüğü Ortadoğu coğrafyasıysa?
Çözüm noktasında Prof. Dr. Haydar Baş Bey, "Bölgesel sorunlarımızı ancak bölge ülkeleriyle işbirliğini geliştirerek çözebiliriz" demişti. Görünen o ki, bu adımda geciktiğimiz müddetçe işler iyice karışacak ve işin içinden çıkılamayacak bir hale dönüşecek.
ABD'nin asıl hedefinde olan ülkenin Türkiye olduğunu da hesaba katarak adım atmalıyız; bize oynanan tiyatrolardan çok, fotoğrafın büyüğünü görmeliyiz.
"Orada bulunmamızın tek nedeni IŞİD'di. Başka bir nedeni yoktu. Bu hedefe büyük ölçüde ulaştık" ifadelerini kullanan Trump "Çok yakın bir zamanda bölgeden çıkacağız" dedi.
İşin garip tarafı, bu önemli bilgiden Trump dışında kimsenin haberi yok.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, Trump'ın açıklamasından haberdar olmadığını belirterek "Açıklamayı görmedim şu an yorum yapamam" ifadelerini kullandı.
Nauert günlük basın brifinginde şunları söyledi:
"Başkan Trump'ın açıklamasını görmedim. Ancak genel anlamda bu ABD yönetimi Suriye'ye daha çok yardım edecek ortaklara bakıyor. Diğer ülkelerin daha çok yardım etmesini istiyoruz. ABD uzun zamandır Suriye'deki çabaların başını çekiyor. Biz başka ülkelerin de yardım etmesini istiyoruz ki bu ağır yükü sürekli olarak biz taşımayalım."
ABD Savunma Bakanlığı geçen haftalarda yaptığı açıklamada, Menbiç'teki Amerikan askerinin çekilmeyeceğini bildirmişti. Trump'ın dediğini mi dikkate almalıyız, yoksa ABD Dışişleri'nin ya da ABD Savunma Bakanlığı'nın açıklamasını mı? Bizce denilenlere göre değil, ABD'nin küresel hesaplarına ve hedeflerine göre hadiselere bakmalıyız.
Hatırlarsanız Prof. Dr. Haydar Baş, 2000'li yılların başında "ABD olumsuz iklim şartları sebebiyle kendisine vatan arıyor, vatan olarak da Ortadoğu coğrafyasını seçti" tespitinde bulunmuştu. Ortadoğu coğrafyası için bir diğer proje de inanç bazlı olan Büyük İsrail Devleti projesi ve bu projenin uygulayıcısı da yine ABD?
2001'de ABD'nin içinden yapıldığı bilinen ve ifade edilen 11 Eylül saldırıları bahane edilerek düğmeye basıldı, işgal projesi olan BOP devreye sokuldu; bu kapsamda önce Afganistan ve Irak işgal edildi. Tunus, Mısır ve Libya'dan sonra Mart 2011'de Suriye için düğmeye basıldı. Suriye'de terör üzerinden vekalet savaşını devreye koyan ABD, değişik isimlerde terör örgütleri oluşturdu, sonra da onlarla mücadele adına yine bir terör örgütü olan PKK'nın Suriye kolu YPG ile ittifak yaptı.
IŞİD ile mücadele bahanesi ve de YPG kılıfıyla Suriye'de 20 askeri üs oluşturdu, buraya en az 4000 askerini yerleştirdi ve 5 bin tır, 2 bin kargo uçağı ağır silahla da takviyede bulundu. Şu günlerde petrol bölgesi olan Deyrizor'da da büyük bir askeri üs kurmanın çalışmalarını yapıyor. Birçok petrol kuyusundan da petrol çıkarıyor. Suriye'de bu kadar yatırım yapan ABD, Trump'ın iddia ettiği gibi çekilecek öyle mi? Siz buna inanıyor musunuz?
ABD'nin Suriye'den çekileceği falan yok, Nauert'ün ifade ettiği gibi sadece diğer Batılı ülkelerin daha fazla desteğini artırmasını istiyor. "Bak ben buradan çekilirsem, terör sizi daha fazla tehdit eder" modunda, aba altından Batılı ülkelere sopa gösteriyor. Eğer ABD'nin bu blöfüne cevap vermeyen, desteğini artırmayan Batılı ülkelerde son zamanlarda terör eylemlerinde ciddi bir artış olursa hiç şaşırmayın. Bu aşamada, terör eylemleriyle en fazla terbiye edilen Fransa'nın Suriye sürecine balıklama dalması da şaşırtıcı olmasa gerek?
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, "Kürtlere destek garantisi verdik. DSG Türkiye arasında arabulucu olabiliriz. Fransa ABD ile anlaştı, Menbiç'e asker gönderecek" çıkışı yaptı. Fransa'nın "Menbiç'e asker gönderme" sinyali, ABD'nin Suriye'den çekileceğini ilan etmesinden hemen sonra geldi. Fransız basınına yansıyan haberlere göre, Fransız askerlerinin bölgedeki Amerikan birlikleriyle koordinasyon içinde hareket edeceği belirtiliyor. Fransız özel birliklerinin de bölgede destek amaçlı konuşlandırılacağı ifade ediliyor.
ABD yanına takviye güç alıyor, böylece kendisi üzerinde yoğunlaşan riskleri dağıtmayı planlıyor. ABD, Suriye'deki işgalini tek başına kalmış olarak değil, uluslar arası bir güç görünümünde yapmak istiyor. Buna en büyük sebep de Rusya ve Çin'in bölgedeki varlığı ve sürecin içinde aktif olmaları?
Trump'ın diyalog yanlısı Tillerson'ı görevden alıp, savaş yanlısı Pompeo'yu, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster'ı görevden alıp yine savaş ve sertlik yanlısı Bolton'u getirmesi, "Suriye'den çekiliyoruz" açıklamasıyla çelişiyor.
Üstelik Max Martin başkanlığındaki ABD Dışişleri Bakanlığı heyeti ve General Paul Funk başkanlığındaki bir grubun son iki ayda bölgeye yaptığı ziyaretler neticesinde Suriye'nin kuzeyinde yeni bir parti oluşumunun, "Suriye'nin Geleceği Partisi"nin hayata geçirilmesi de ABD'nin asla ayrılmayacağını gösteriyor. Bu PKK'nın, YPG, PYD, SDG ve Menbiç Askeri Konseyi isimlerinden sonra alacağı yeni isim?
ABD'nin Suriye'den çekileceğini ifade edip, Fransa'nın sürece aktif dahil olmasının diğer bir amacı da Türkiye'nin YPG konusunda ABD'yi değil de Fransa'yı gündemine almasını sağlaması? Yanlış anlamayın siyasilerimizden çekindiklerinden dolayı değil elbette, Türk kamuoyunu Fransa'yla meşgul etme gayesiyle? "Ey Amerika" diyen siyasilerimiz daha şimdiden "Ey Fransa, Ey Macron" demeye başladılar bile?
Şu bir gerçek ki, ABD girdiği bir yerden asla kolay kolay çıkmaz, özellikle de mesele vatan hesabı güttüğü Ortadoğu coğrafyasıysa?
Çözüm noktasında Prof. Dr. Haydar Baş Bey, "Bölgesel sorunlarımızı ancak bölge ülkeleriyle işbirliğini geliştirerek çözebiliriz" demişti. Görünen o ki, bu adımda geciktiğimiz müddetçe işler iyice karışacak ve işin içinden çıkılamayacak bir hale dönüşecek.
ABD'nin asıl hedefinde olan ülkenin Türkiye olduğunu da hesaba katarak adım atmalıyız; bize oynanan tiyatrolardan çok, fotoğrafın büyüğünü görmeliyiz.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024