Fetullah Gülen Cemaati Yayınları bir süredir "misyonerlik faaliyetleri" konusunda -bizim için sürpriz değil- inanılmaz bir yayın yapıyor.
Özetle manşetten, kapaktan, yazı ve haber dizileri ile yapmaya çalıştıkları şey şu:
"Türkiye'de misyonerlik tehlikesi filan yok. Kilise evleri açılmıyon, İncil dağıtılmıyor."
Evet, anlatmak için yırtınıp durdukları şey bu. Peki ABD'nin Irak'ı işgal ettiği, değil Türkiye'nin, bütün dünyanın çeşitli yol ve yöntemlerle bir Hristiyanlaştırma furyasına tâbi tutulduğu, bunun resmi rakamlara yansıdığı bir ortamda cemaat, niçin mızrağı, sığmayacak çuvala sokmaya çalışıyor?
Bunun iki ihtimali olabilir:
1- Cemaat Hristiyanlaşmayı önemsemiyor. Hatta Hristiyanlaşmanın önündeki engelleri temizlemeyi bir 'misyon' addediyor.
2- Cemaat, misyonerlik faaliyetlerinin artışında etkisi-katkısı olduğu için suç izlerini önemsiz göstermeye çalışıyor.
Yani deliller karartılmaya çalışılıyor. Bunun nedeni de suçluluk psikolojisi...
***
Siyasette çok etkin yerlerde bulunmuş bir dostum anlatmıştı.
"Bir sabah evde hanımla beraber televizyon izliyordum. Şimdilerde yıldızı epeyce sönmüş, bir dönemin 'en moda' ilahiyatçı profesörünün programı başladı. Ve bizim hanım işi gücü bir tarafa bırakarak 'hoca'yı izlemeye başladı. Ben de hoca'yı göz ucuyla takibe başladım. Bir taraftan da programa kulak kabartıyorum. Biz elbette ilahiyatçı değiliz ama bazı şeyleri bilmek anlamak için de fazla bir şey olmaya gerek yok. Hoca öyle şeyler anlatıyor ki, inanmak mümkün değil. Resmen Hz. Peygamberi postacı seviyesine indiriyor. Hadisler için 'sahih değildir' diyor. Yani İslam'ı anlatmak yerine, İslam'ın köküne kibrit suyu döküyor. Dayanamadım, televizyonu kapadım. Hanım hayretle beni izlerken diyeceğimi dedim:
-Hanım, hanım, bu adam gavurluk yapmayı kafasına koymuş. Etrafında gezip duruyor. Seni de kendine benzetebilir. Bu adamı izlemeni yasaklıyorum!"
Merkez sağdaki siyasetçi dost, hanımını ne kadar etkileyebildi bilmiyorum ama o hoca sayesinde çok hanımın başörtüsünden vazgeçtiğini biliyorum!
Bu anekdotu niye mi anlattım.
Pazar günü "hocaefendinin ekranında" bir pazar sohbetini izledim.
Misyonerliğin tehlike olmadığını anlatmaya çalışıyorlardı.
***
İçişleri Bakanlığı geçen hafta içinde "şehadet", "şehitlik", "küfür", "münafık" vs. gibi en temel İslami kavramların kullanılmasını yasakladı.
Okullara gönderilen genelge ile artık çocuklarımız hayata, olaylara Kur'an'ın bakış açısı ile bakamayacak! Bin yıllık geleneğimiz ters-yüz ediliyor.
Yani yeni nesil vatan uğruna ölümü "şehadet" olarak öğrenemeyecek!
Abdülkadir Aksu'nun bu genelgeyi yayınladığı hafta ABD'de bir kadın imame (!) kilisede, erkekli-kadınlı, başı açık-kapalı 50 kişilik bir gruba namaz adını koyduğu bir şov düzenledi.
Cemaatten daha çok gazeteci ve kameramanın bulunduğu kilisedeki ayinin ardından sahte imame baklayı ağzından çıkardı:
"Amerikan İslam'ı en iyi İslam'dır. İslam liberal mantığa göre yeniden dizayn edilmelidir."
Dünya ne kadar küçük değil mi?
Dün ilahiyatçı profesör, bugün "Türkiye'de misyonerlik tehlikeli değildir" diyerek papazın-hahamın koluna girenler ve ABD'de Amerikan tarzı bir -hâşâ- namaz!
Tabii bir de bunun dünü var. "Hristiyan sabiler de cennete girebilir. Onlar da bir nevi şehittir" diyenler.
Güler Kömürcü gibi konuşalım:
"Anlaşılıyor mu ey okur!.."
Özetle manşetten, kapaktan, yazı ve haber dizileri ile yapmaya çalıştıkları şey şu:
"Türkiye'de misyonerlik tehlikesi filan yok. Kilise evleri açılmıyon, İncil dağıtılmıyor."
Evet, anlatmak için yırtınıp durdukları şey bu. Peki ABD'nin Irak'ı işgal ettiği, değil Türkiye'nin, bütün dünyanın çeşitli yol ve yöntemlerle bir Hristiyanlaştırma furyasına tâbi tutulduğu, bunun resmi rakamlara yansıdığı bir ortamda cemaat, niçin mızrağı, sığmayacak çuvala sokmaya çalışıyor?
Bunun iki ihtimali olabilir:
1- Cemaat Hristiyanlaşmayı önemsemiyor. Hatta Hristiyanlaşmanın önündeki engelleri temizlemeyi bir 'misyon' addediyor.
2- Cemaat, misyonerlik faaliyetlerinin artışında etkisi-katkısı olduğu için suç izlerini önemsiz göstermeye çalışıyor.
Yani deliller karartılmaya çalışılıyor. Bunun nedeni de suçluluk psikolojisi...
***
Siyasette çok etkin yerlerde bulunmuş bir dostum anlatmıştı.
"Bir sabah evde hanımla beraber televizyon izliyordum. Şimdilerde yıldızı epeyce sönmüş, bir dönemin 'en moda' ilahiyatçı profesörünün programı başladı. Ve bizim hanım işi gücü bir tarafa bırakarak 'hoca'yı izlemeye başladı. Ben de hoca'yı göz ucuyla takibe başladım. Bir taraftan da programa kulak kabartıyorum. Biz elbette ilahiyatçı değiliz ama bazı şeyleri bilmek anlamak için de fazla bir şey olmaya gerek yok. Hoca öyle şeyler anlatıyor ki, inanmak mümkün değil. Resmen Hz. Peygamberi postacı seviyesine indiriyor. Hadisler için 'sahih değildir' diyor. Yani İslam'ı anlatmak yerine, İslam'ın köküne kibrit suyu döküyor. Dayanamadım, televizyonu kapadım. Hanım hayretle beni izlerken diyeceğimi dedim:
-Hanım, hanım, bu adam gavurluk yapmayı kafasına koymuş. Etrafında gezip duruyor. Seni de kendine benzetebilir. Bu adamı izlemeni yasaklıyorum!"
Merkez sağdaki siyasetçi dost, hanımını ne kadar etkileyebildi bilmiyorum ama o hoca sayesinde çok hanımın başörtüsünden vazgeçtiğini biliyorum!
Bu anekdotu niye mi anlattım.
Pazar günü "hocaefendinin ekranında" bir pazar sohbetini izledim.
Misyonerliğin tehlike olmadığını anlatmaya çalışıyorlardı.
***
İçişleri Bakanlığı geçen hafta içinde "şehadet", "şehitlik", "küfür", "münafık" vs. gibi en temel İslami kavramların kullanılmasını yasakladı.
Okullara gönderilen genelge ile artık çocuklarımız hayata, olaylara Kur'an'ın bakış açısı ile bakamayacak! Bin yıllık geleneğimiz ters-yüz ediliyor.
Yani yeni nesil vatan uğruna ölümü "şehadet" olarak öğrenemeyecek!
Abdülkadir Aksu'nun bu genelgeyi yayınladığı hafta ABD'de bir kadın imame (!) kilisede, erkekli-kadınlı, başı açık-kapalı 50 kişilik bir gruba namaz adını koyduğu bir şov düzenledi.
Cemaatten daha çok gazeteci ve kameramanın bulunduğu kilisedeki ayinin ardından sahte imame baklayı ağzından çıkardı:
"Amerikan İslam'ı en iyi İslam'dır. İslam liberal mantığa göre yeniden dizayn edilmelidir."
Dünya ne kadar küçük değil mi?
Dün ilahiyatçı profesör, bugün "Türkiye'de misyonerlik tehlikeli değildir" diyerek papazın-hahamın koluna girenler ve ABD'de Amerikan tarzı bir -hâşâ- namaz!
Tabii bir de bunun dünü var. "Hristiyan sabiler de cennete girebilir. Onlar da bir nevi şehittir" diyenler.
Güler Kömürcü gibi konuşalım:
"Anlaşılıyor mu ey okur!.."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021