"O, duruşundan ne olursa olsun taviz vermez", "Onun duruşundan asla şüphe etmem" tanımlamaları, kişiliği oturmuş, attığı adımı bilen kişiler için kullanılır.
"Duruş" kavramı devletler içinde çok hayati bir kavramdır. Bu duruş genelde siyaset adı altında özetlenir.
Tabi, siyasetin de iki ayağı var; iç siyaset, dış siyaset. Maalesef Türkiye hem iç siyasette, hem de dış siyasette duruş bozukluğu yaşıyor.
İç siyaseti bir tarafa koyalım. Dış siyasette duruşumuz yok, gönyemiz kaymış, ardı ardına iki tutarlı karar veremiyoruz.
Birkaç ay önce o rahip ülkesine gitti, Trump aradı. Ertesi gün malumunuz 8-10 gazete, "Ortadoğu'da birlikte daha yapacak çok işimiz var" manşetiyle çıkıyor. Kanallar, ABD ile barışmanın mutluluğunu kutlarken, bir kesim ise şükre çoktan durmuştu bile.
Oysa tarih kan ile büyük ve kalın harflerle dünyanın her coğrafyasına yazmıştı ki; "Emperyalistlerin dostu yoktur, menfaati vardır."
Ama bu ülkede sağcısı da, solcusu da, dincisi de iktidara gelse (ki, hepsi geldi) bu gerçeği okumadılar, anlamadılar, gitti ABD'ye teslimiyetlerini sundular. Bu teslimiyetlerin tek izahı vardır; vefa ve minnet borcu.
Prof. Dr. Haydar Baş, emperyalist tehlikeye her zaman dikkat çekmiş ve herkesin anlayacağı bir kıyas ortaya koymuştur; "Bizim değerlerimiz üzerinde, bizim milletimiz üzerinde, bizim topraklarımız üzerinde hesabı olan devletlerle asla birlikte olamayız, onlarla ortak politikalar üretemeyiz."
Avrupa devletlerinin bu topraklar üzerinde maddi ve manevi hedefleri var mı? Var. ABD'nin var mı? Var. İsrail'in var mı? Var.
Peki, neden ülkemizde iş başına gelenler 60, 70 yıldan beri AB'ye tam üyelik, ABD'ye kadim dostluk, İsrail ile iyi geçinme politikalarını amaç edindiler?
Yazımın başında "duruş" kavramında bahsettik. Suriye sınırımız yanıyor. Ateş ülkemizi tehdit ediyor. Ateşi yakan ABD, ülkemizi tehdit eden de ABD. Hükümet bu tehdidi geç de olsa anladı.
Sayın Erdoğan bu ateşi söndürmek için Rusya'ya gitti. Putin, Suriye ile 98'de imzaladığınız Adana Mutabakatı ile hem terörü bitirir, hem de ABD'nin bu topraklarda işgalci olduğunu resmi olarak ispatlarsınız, dedi.
Doğru mu? Doğru (ki, Sayın Erdoğan da Türkiye'ye döndükten sonra Adana Mutabakatını her yerde çözüm olarak dillendiriyor)
Garip olan ise Erdoğan-Putin görüşürken aynı saatlerde kendisi Profesör olan Erdoğan'ın iletişim başdanışmanı Fahrettin Altun dünyaca ünlü Al Jazeera televizyonunda; "Amerika'nın Suriye'deki çıkarlarını sadece Türkiye koruyabilir..." diyordu.
Allah Rızası için biri bana söylesin; ABD'nin, Suriye'deki çıkarları nelerdir? Müslümanları katlettirmek mi?
Müslüman kadınların ırzına geçilmesinin önünü açmak mı? Müslümanları vatanlarından etmek mi? Nedir ABD'nin Suriye'deki çıkarları?
Ve Müslüman Türkiye, neden Haçlı-emperyalist ABD'nin İslam Coğrafyasındaki çıkarlarını korumak istiyor? Neden, neden, neden?
Artık yeter!
Artık ülkemiz yöneticilerinden, ABD tarafını seçmeli, ABD, terör örgütlerine yardım etmemeli, bölgenin ve ülkemizin güvenliği için birlikte hareket etmeliyiz gibi mesajları duymak istemiyoruz.
ABD düşman, ABD'nin bu topraklarda emelleri var. ABD, birinci aşamada Suriye Kürdistan'ını ikinci aşamada Büyük İsrail devletini kurmak istiyor.
ABD'nin dostu olmaz, menfaati olur. Anlayın artık.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025