ABD'nin küreselleşme ve terörizm senaryoları

Dünya'da özellikle de Ortadoğu'da oldukça sıcak gelişmeler yaşanıyor.Basına yansıyan haberlere bakılırsa, "ABD Suriye sınırına teröristleri yakalamak için operasyon başlattı. Ramadi'yi direnişçiler ele geçirdi. Musul'da Türk konsolosluğu açıldı. Mottaki Ankara'da temaslarda bulundu. Bosna'da el kaide üyelerinin hücre evine baskın yapıldı. Fransa Irak işgali konusunda tavrını değiştirdi..." ve daha nice haberler.Bilinen bir gerçektir ki, bugün dünyada terörün asıl kaynağı global güçlerdir. ABD, özellikle süper güçlüğünü ilan ettikten sonra dış politikası gereği, daha önce 1800'lü yıllarda Ortadoğu'da İngilizlerin uyguladığı yöntemlerin aynısını ortaya koymaya başladı.O dönemlerde İngilizler Osmanlıyı ve de o bölgede huzur içinde yaşayan insanları bölmek ve de parçalamak için dağlardaki eşkıyalarla işbirliğine gitti ve o bölgeyi bugünkü haline getirdi.ABD'nin de dış politikasında, "önce terörü oluştur, sonra da o vesileyle istediğin yeri işgal et" gibi çarpık bir anlayış vardır.Misal verirsek, bugün ABD'nin, en büyük terör grubu olarak dünyaya ilan ettiği El Kaide bizzat ABD'nin desteğiyle kurulmuştur. El Kaide lideri Usame bin Ladin ABD'nin talimatıyla Afganistan'a gitmiş ve de silahlarını da bizzat ABD temin etmiştir.Neticede ABD'nin dışında bir gücün yapmasının imkansız olduğu 11 Eylül saldırıları Usame bin Ladin ve Saddam üzerine atılarak, bu bahaneyle Afganistan ve Irak işgal edilmiştir. Sonraları bu iddiaların fos çıktığını da gördük.Sovyetler Birliği yıkılmadan önce ABD için kötü rolü hep Ruslar oynuyordu, ama dikkat ederseniz şimdiki kötü karakterler hep İslam dünyasından seçiliyor. Arada sırada Türk karakterlerin seçilmesi de dikkat çekici.ABD kendi ürettiği terör gruplarını bilvesile kullanarak hedeflediği yere müdahaleyi yapıyor ve dünya kamuoyunu da bu şekilde ikna etmeye çalışıyor.Bir gerçeği daha vurgulamak lazım. ABD şu anda başta Irak olmak üzere hesabı olduğu yerlerde basını kontrolü altına almış durumda.Los Angeles Times'in manşetten verdiği habere göre, Bağdat'ta Korgeneral john R. Vines tarafından komuta edilen "Enformasyon Operasyonları Özel Kuvveti" diye bir birim kurulmuş. ABD'nin talep ettiği haberler burada yazılıyor, Arapça'ya çevriliyor ve bütün basına dağıtılıyor. ABD neyi isterse gazetelerden o okunuyor.Evet. ABD'nin Irak'a ve Ortadoğu'ya getirdiği demokrasi...Şimdi bu bilgiler ışığında gündemi değerlendirelim.Direnişçiler Ramadi'yi ele geçirmişler. İnsanın aklına şu soru geliyor, "Neden Ramadi?".ABD Irak'ta hangi ili ele geçirmeyi hedeflediyse, direnişçilerin ya da teröristlerin orda olduğu, orayı ele geçirdiğini söylüyor. Dün bu hedef Felluce'ydi, Tel Afer'di, şimdi de Ramadi.Basının ABD kontrolünde olduğunu da hatırlatarak, bu ifadelerle ABD'nin Ramadi'ye operasyon hazırlığı içinde olduğunu söyleyebiliriz. Aynen Felluce gibi. Maalesef yine binlerce masum sivil katledilecek.ABD'nin Ramadi'ye ilgisinin sebebi yeni anayasa referandumunda blok bir oyla "hayır" demesidir. Irak'a demokrasiyi(!) yerleştirmede aynen Felluce ve Tel Afer'de olduğu gibi engel olarak görüyor.Böyle bir haberin ikinci bir hedefi de, operasyon gereği bile duymadan Ramadi halkını baskı kurarak sindirmek olabilir. Bu da bir ihtimal.ABD'nin Musul'da Türk konsolosluğunun açılmasına müsaade emesi de ilginç. Çünkü Musul'da yüzde 55 "hayır" çıkmıştı. Böylelikle Musul'da hayır oyları üçte iki oranına erişmediği için anayasa ülke çapında kabul edilmiş sayıldı. Yani Musul sayesinde. Bunun için herhalde bir hediye sunmak istediler ve ABD çıkarlarına ters olmadığını düşündüler.Suriye sınırındaki operasyonlarda da Suriye'ye göz dağı vermek, kendi istekleriyle boyun eğmeye zorlamak gibi bir hedef olduğu belli. ABD şu anda Suriye geneline askeri bir operasyonu, gerek dünya kamuoyu, herekse ABD kamuoyu açısından uygun bulmadığından sindirme harekatlarıyla amacına ulaşmaya çalışıyor.Bu arada basına bir haber daha yansıdı.Bu sefer El Kaidenin Bosna'da ve Kosova'da olduğu ifade ediliyordu. Haberin içeriğinde Arap kökenli militanların Batı'da rahat faaliyet yapamadıkları için beyaz renkli olan militanların yetiştirildiği ve de yapılan hücreevi baskınında 1 Türk ve 3 Bosnalı militanın yakalandığı söyleniyordu. Tabii ki Batı istihbarat kaynaklarına göre... Doğruluğu tartışılır.ABD'nin hedefe ulaşmak için yaptıklarını hatırlarsak, acaba Bosna ve Kosova için de mi bir operasyon düşünülüyor? Romanya ve Bulgaristan'a ABD üssünün açılmasının sebeb-i hikmeti acaba bu muydu? Merak konusu.Bu arada ABD, AB ülkelerini "Haçlı Seferi" ya da BOP konusunda da ikna etmeye çalışıyor. İngiltere'den sonra, Fransa da ABD'ye işgal konusunda destek sözü verdi. Her ikisinin de terör olaylarından sonra ikna olması da oldukça ilginç. Şimdi İtalya asker çekeceğini söylüyor, bakalım ne olacak?Bütün bu sıcak gelişmeler yaşanırken, en yakın komşularımız demokrasi adı altında göz göre katledilirken, Hükümetimiz hala stratejik müttefiklikten bahsetmektedir. Bize dost olan ülkeler bir bir vuruluyor, tehdit unsuru olanlar ise daha güçlendiriliyor. Etrafımız boşaltılıyor. Tehlike çanları kimin için çalıyor? İran Dışişleri Bakanı Mottaki, ortak hedef PKK için anlaşma yapmaya geliyor, bizler ise ABD'nin talimatlarını ona iletiyoruz. PKK'yı yoketmek isteyene, PKK'yı besleyenin talimatlarını veriyoruz.Bize tehdit unsuru olarak hazırlanan Kuzey Irak'taki oluşuma bırakın müdahale etmeyi "stratejik müttefik" istedi diye her türlü desteği sağlıyoruz. Yemeğini veriyoruz, binalarını dikiyoruz. Uçak seferleri bile başladı.Dünya KKTC'ye son derece duyarsız kalırken, bizler bizim için hazırlanan düşmana yardım ve yataklık ediyoruz, tanım sinyalleri veriyoruz.Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Oyun Türkiye için oynanıyor" sözünü hatırlatarak, bütün bu gelişmelere duyarsız kalan siyasilerimizi uyarmak istiyorum:"Beyler! Ülkenin güvenliği sınır ötesinden başlar."