Cemaat-Parti savaşında Allah aşkına bilmediğimiz ne kaldı? Her şey gözlerimizin önünde cereyan ediyor. İki eski müttefik el ele vermiş ülkeyi kendi güç alanları için parsellemişler. Birlikte kumpas kurmuşlar, birlikte dinlemişler, birlikte çalmışlar, birlikte gözdağı vermişler!Bunu yaparken elbette bir rol paylaşımı yapmışlar! Cemaat senaryoyu yazmış, itaatkâr insan unsurunu devreye sokmuş ve kurşun askerleri vasıtası ile tezgâhı hayata geçirmiş. Parti bunlara göz yummuş, rantı paylaşmış ve gerekli yerlerde sorumluluk alarak soygun ve ihanet düzeninin siyasi irade boyutunu halletmiş!Hani çocuklara avuç içinde parmak saydırarak oynadığımız bir oyun varya işte onu hayata geçirmişler!Cemaat görmüş, parti vurmuş, cemaat temizlemiş, parti pişirmiş sonra da ham ederken cemaat-parti birbirlerine düşmüşler!Bizim hikâyemiz işte bu!Peki, şimdi hepimizin bildiği sırların deşifre olduğu şu vasatta ne olacak, ne yapacağız? Toplum, siyaset, aydın, medya ve bürokrasi bu işe nasıl bir tepki verecek? Cemaat ve partiye, onların güç, hırsızlık ve arsızlık kokan savaşına yem mi olacağız? Yoksa esaslı bir tepki vererek her iki adrese de "yeter artık siz bize layık değilsiniz" diyerek sırtımızdan mı atacağız?Meselenin esası budur ve gerisi de açıkçası hiç önemli değildir. Aksi takdirde bu iki adres etrafında aldığımız her taraf olma durumu, ya cemaati ye partiyi mutlu edecek ve onlar kazanırken biz yine kaybetmeye devam edeceğiz!Onun için bizim yapısal meselelerimize yapısal bakma zamanımız fazlası ile gelmiş ve geçmektedir! İlk işimiz hukuk devletini yeniden inşa etmek olmalıdır. Vatandaşlarımıza hukuk emniyetini sağlamamız farzdır. Aksi takdirde devlet, devlet olma vasfını yitirecektir!Mahkemelerine güvenemeyen, hâkim ve savcısının yakasında cemaat, ya da siyasi parti rozetinin takılı olduğu düzenden sağlıklı bir millet çıkmaz! Bağımsız, cüzdan sorunu olmayan ama ille de VİCDAN sahibi hâkim ve savcıların bulunduğu adalet sistemi bir inanç olarak toplumun ve idare'nin genlerine işlemelidir! Hiç kimse aksini aklından bile geçirmemelidir.Adalet yoksa çünkü hiçbir şey yoktur!İlker Başbuğ "26 ayımı benden çaldılar" diyor! Bunun bedeli gerçekten ödenemez ve özrü de yoktur! Peki, doğru cümle ne olmalıydı?Adaletin kestiği parmak acımaz!İlker Başbuğ cezaevinden çıktığı gün "26 yılımı benden çaldılar" demek yerine "adaletin kestiği parmak acımaz" dese idi, İlker Başbuğ'a bunu dedirtebilse idik, Türkiye büyük, Türkiye köklü ve Türkiye güçlü bir hukuk devleti olduğunu ispat etmiş olacaktı!Şimdi her şeyi mahvettiler ve insanlar haksız dahi olsalar, haklı olduklarına ve kendilerine zulmedildiğine inanıyor!Böyle bir toplum ve devlet yaşamaz!Cemaat ve Parti derhal ama derhal yargıdan ellerini çekmeli, adalet özgürlüğüne kavuşmalıdır.Tufaya getirmeyeceğimiz ana mesele budur!
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021