AGSP zirvesinden çıkan Başbakan Ecevit şunları söylüyordu: "Bizim haklı beklentilerimiz çok büyük ölçüde karşılanmış durumda. Ama ayrıntılı açıklama doğru olmaz''.
Ne demek "Ayrıntılı açıklama doğru olmaz"? Kamuoyundan kaçırdığınız nedir? Ayrıntılı açıklamayı Ecevit, Yılmaz, Bahçeli bilecek; Bush, Powell, Blair bilecek ama ben bilmeyeceğim... Kasap Ekrem, Bakkal Muhsin, Hırdavatçı Zühtü, Matbaacı Mithat bilmeyecek.
Ecevit'in "haklı beklentilerimiz çok büyük ölçüde karşılanmış durumda" derken yine "haklı beklentilerimizin bir kısmının da karşılanmadığını" itiraf etmiş olmuyor mu?
Hangi haklı beklentilerimizden tâviz verildi?
Helsinki'de Kıbrıs verilmedi diyordunuz, şimdi ise "Kıbrıs için bedeli göze alırız" diye kahramanlık taslıyorsunuz. Meselâ 2003'te de AGSP konusunda feryâdı basmayacağınızı nereden bilelim?
"Açıklanmamasına rağmen edinilen" bilgiler şöyle: 1.Kıbrıs ve Ege'ye karışmayacaklar. Avrupa Ordusu başta Kıbrıs ve Ege olmak üzere herhangi bir NATO ülkesinin taraf olduğu krizlere karışmayacak. Bu durum, örneğin Kafkaslarda NATO ülkesi olarak Türkiye'nin dahil olduğu bir krizde bile Avrupa ordusunun elini bağlayabilecek. 2.Türkiye hazırlığa katılacak.Türkiye, hayati çıkarlarının bulunduğu bölgelerdeki NATO'ya bağlı olmadan gerçekleştirilen (otonom) Avrupa Ordusu harekatlarının hazırlık aşamasına katılacak. Böylelikle, Türkiye, Kafkaslar, Ortadoğu ve Balkanlarda otonom AB operasyonlarının hazırlık ve değerlendirme aşamalarında rol alacak. Bu konuda, Ankara'yı ikna eden diğer bir nokta da, harekatlara katılım için ana kıstas olarak, Türkiye'nin "ulusal güvenlik ve çıkarları'' ifadesinin belirtilmesi oldu. 3.Bunun haricinde Avrupa Ordusu, NATO imkanlarını kullandığı her operasyon için NATO'nun onayını almak zorunda.
Ayrıca kurulacak Avrupa Ordusu, Türkiye'nin yakın çevresinde operasyon yaptığı taktirde Türkiye, bunun karar mekanizmasında yer alacak. Avrupa Ordusu'nun tüm operasyonlarında Türkiye karar mekanizmalarında yer alamayacak. Ancak eğer bu operasyonun askeri büyüklüğünün yüzde 15'ine kadar olan bölümüne Türkiye katılım taahhüdünde bulunursa, bu operasyonlarda karar nitelikli oy çoğunluğuyla alınacak ve Türkiye bu oylamada yerini alacak.
Avrupa Ordusu, NATO'nun tüm imkan ve yeteneklerinden sınırsız ve otomatikman yararlanamayacak. Bunun için NATO'nun imkan ve yetenekleri stratejik olanlar ve olmayanlar olarak ikiye ayrıldı. Stratejik olmayan imkan ve yeteneklerden otomatikman yararlanılırken, olanlar için NATO'da oylama yapılacak.
Ecevit'in hazmının, Blair'in "Dear Bülent" diye başlayan bir mektubu ile kolaylaştığı basına sızdırıldı ve AB'nin verdiği "güvence" olarak bu mektup kayda geçirildi.
Yarın Blair ölürse Türkiye'nin muhatabının kim olacağını, Türkiye'nin hangi taşlara başını vuracağını kimse sormadı.
Helsinki'de de zamanın AB Dönem Başkanı Finlandiya başbakanı'nın yazılı mektubu Ecevit'in hazmını kolaylaştırmıştı ve Ecevit o zaman Kıbrıs, Ege, Güneydoğu konularında tâviz verilmediğini söylüyordu.
Devletlerin kaderi yarın değişebilecek politikacıların sindirim kolaylıklarına bağlanabilir mi? Fin veya İngiliz Başbakanı'nın mektuplarının ne değeri vardır?
Lozan'ı kabul etmeyen batının, mektubu belge olarak kabul edeceğini düşünmek saflık değilse cahilliktir.
Ve AGSP konusunda gelinen son nokta fecaat, rezalet, cehalet ve felâkettir.
Tarih politikacılar yanında AGSP'yi bu haliyle kabul eden askerlerin sorumluluğunu da mutlaka sorgulayacaktır.
Güvenlik Zirvesi'ne katılan Org. Kıvrıkoğlu elbette konuşamaz. Nihâi karar siyasi iradenindir. Fakat ilerde yayınlanacak toplantı tutanaklarına çekincelerini not ettirdiğine inanmak istiyoruz.
Askeri ancak bu çekinceler temize çıkaracaktır.
Sakın bana kimse "Ne tutanağı, not filân tutulmadı" demesin.
Binlerce yıl yaşındaki ak sakallı tarihin ve özellikle milletin yüce vicdanının muhasebe ve muhakemesinden çıkacak kararların DGM'lerinkinden de, İstiklâl Mahkemeleri'ninkinden de ağır olacağından kimsenin şüphe etmesin.
Dönüp Yunanistan Hükümet Sözcüsünün dün aktardığımız çekincelerini bir defa daha okumaya ne dersiniz?
Ne demek "Ayrıntılı açıklama doğru olmaz"? Kamuoyundan kaçırdığınız nedir? Ayrıntılı açıklamayı Ecevit, Yılmaz, Bahçeli bilecek; Bush, Powell, Blair bilecek ama ben bilmeyeceğim... Kasap Ekrem, Bakkal Muhsin, Hırdavatçı Zühtü, Matbaacı Mithat bilmeyecek.
Ecevit'in "haklı beklentilerimiz çok büyük ölçüde karşılanmış durumda" derken yine "haklı beklentilerimizin bir kısmının da karşılanmadığını" itiraf etmiş olmuyor mu?
Hangi haklı beklentilerimizden tâviz verildi?
Helsinki'de Kıbrıs verilmedi diyordunuz, şimdi ise "Kıbrıs için bedeli göze alırız" diye kahramanlık taslıyorsunuz. Meselâ 2003'te de AGSP konusunda feryâdı basmayacağınızı nereden bilelim?
"Açıklanmamasına rağmen edinilen" bilgiler şöyle: 1.Kıbrıs ve Ege'ye karışmayacaklar. Avrupa Ordusu başta Kıbrıs ve Ege olmak üzere herhangi bir NATO ülkesinin taraf olduğu krizlere karışmayacak. Bu durum, örneğin Kafkaslarda NATO ülkesi olarak Türkiye'nin dahil olduğu bir krizde bile Avrupa ordusunun elini bağlayabilecek. 2.Türkiye hazırlığa katılacak.Türkiye, hayati çıkarlarının bulunduğu bölgelerdeki NATO'ya bağlı olmadan gerçekleştirilen (otonom) Avrupa Ordusu harekatlarının hazırlık aşamasına katılacak. Böylelikle, Türkiye, Kafkaslar, Ortadoğu ve Balkanlarda otonom AB operasyonlarının hazırlık ve değerlendirme aşamalarında rol alacak. Bu konuda, Ankara'yı ikna eden diğer bir nokta da, harekatlara katılım için ana kıstas olarak, Türkiye'nin "ulusal güvenlik ve çıkarları'' ifadesinin belirtilmesi oldu. 3.Bunun haricinde Avrupa Ordusu, NATO imkanlarını kullandığı her operasyon için NATO'nun onayını almak zorunda.
Ayrıca kurulacak Avrupa Ordusu, Türkiye'nin yakın çevresinde operasyon yaptığı taktirde Türkiye, bunun karar mekanizmasında yer alacak. Avrupa Ordusu'nun tüm operasyonlarında Türkiye karar mekanizmalarında yer alamayacak. Ancak eğer bu operasyonun askeri büyüklüğünün yüzde 15'ine kadar olan bölümüne Türkiye katılım taahhüdünde bulunursa, bu operasyonlarda karar nitelikli oy çoğunluğuyla alınacak ve Türkiye bu oylamada yerini alacak.
Avrupa Ordusu, NATO'nun tüm imkan ve yeteneklerinden sınırsız ve otomatikman yararlanamayacak. Bunun için NATO'nun imkan ve yetenekleri stratejik olanlar ve olmayanlar olarak ikiye ayrıldı. Stratejik olmayan imkan ve yeteneklerden otomatikman yararlanılırken, olanlar için NATO'da oylama yapılacak.
Ecevit'in hazmının, Blair'in "Dear Bülent" diye başlayan bir mektubu ile kolaylaştığı basına sızdırıldı ve AB'nin verdiği "güvence" olarak bu mektup kayda geçirildi.
Yarın Blair ölürse Türkiye'nin muhatabının kim olacağını, Türkiye'nin hangi taşlara başını vuracağını kimse sormadı.
Helsinki'de de zamanın AB Dönem Başkanı Finlandiya başbakanı'nın yazılı mektubu Ecevit'in hazmını kolaylaştırmıştı ve Ecevit o zaman Kıbrıs, Ege, Güneydoğu konularında tâviz verilmediğini söylüyordu.
Devletlerin kaderi yarın değişebilecek politikacıların sindirim kolaylıklarına bağlanabilir mi? Fin veya İngiliz Başbakanı'nın mektuplarının ne değeri vardır?
Lozan'ı kabul etmeyen batının, mektubu belge olarak kabul edeceğini düşünmek saflık değilse cahilliktir.
Ve AGSP konusunda gelinen son nokta fecaat, rezalet, cehalet ve felâkettir.
Tarih politikacılar yanında AGSP'yi bu haliyle kabul eden askerlerin sorumluluğunu da mutlaka sorgulayacaktır.
Güvenlik Zirvesi'ne katılan Org. Kıvrıkoğlu elbette konuşamaz. Nihâi karar siyasi iradenindir. Fakat ilerde yayınlanacak toplantı tutanaklarına çekincelerini not ettirdiğine inanmak istiyoruz.
Askeri ancak bu çekinceler temize çıkaracaktır.
Sakın bana kimse "Ne tutanağı, not filân tutulmadı" demesin.
Binlerce yıl yaşındaki ak sakallı tarihin ve özellikle milletin yüce vicdanının muhasebe ve muhakemesinden çıkacak kararların DGM'lerinkinden de, İstiklâl Mahkemeleri'ninkinden de ağır olacağından kimsenin şüphe etmesin.
Dönüp Yunanistan Hükümet Sözcüsünün dün aktardığımız çekincelerini bir defa daha okumaya ne dersiniz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Mümtaz / diğer yazıları
- Ekonomi, İslam ve Rusya / 01.04.2006
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002