Karadeniz insanımız, "meteliğe kurşun" atmaya başladı.
Bu yörenin ahalisinin çalışkanlığını, taştan su çıkartacak yürek ve bilek gücünü az-çok bilenler, buralarda "meteliğe kurşun atma"nın ülke ekonomisi bakımından ne vahim bir seviye olduğunu varsın hesap etsinler?
Bölgedeyim; Sinop'tan Artvin'e uzanan güzelim bölgede can kalmamış.
Hadi diyelim Artvin tarafının yamaç-kayalık olması hasebiyle tasını-tarağını toplayan gurbette soluğu almış, alıyor; ya Giresun'undan Samsun'una, Çarşamba'sına, Terme'sine, Bafra'sına ne oldu ki gençler, orta yaşlılar ve hatta yaşlılar bile gurbete akın ediyorlar.
Ediyorlar, lakin gurbetten de hayır haberler yok.
Artık İstanbul'un da taşı toprağı altın değil...
Asgari ücrete talim eden gurbetçilerin geliri, kiralarına, faturalarına yetmiyor. Bir evin kör-topal geçimini sağlamak için ailenin üç-dört tane ferdi asgari ücrete talim etmek zorunda kalıyor.
Terme'nin Gölyazı beldesinde yaşlı amcalar ve Kozluk'ta okumuş-yazmış arkadaşlar "Artık gurbet de çare değil. İstanbul'a, Bursa'ya, Antalya'ya gidenler, oralardan da ekmek çıkmayınca köylerimize-beldelerimize nasıl döneriz" diye kara kara düşünmeye çoktan başladıklarını söylüyorlar.
İnsanımız, meteliğe kurşun atarken hükümet kimlere çalışıyor, milletin sırtından topladığı vergileri kimlere aktarıyor biliyor musunuz?
Rantiyecilere, bankacılara, hortumculara ve devlete para satan tefecilere?
Piyasada para yok. Para suyunu çekti? Ekonomi bitkisel hayatta, tefecilerin serumlarıyla yaşıyor.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "son 15 yıldan beri ülkemizde ortaya konan üretim ve emeğin karşılığının para olarak basılmaması sebebiyle korkunç bir emisyon darlığı ve TL sıkıntısı yaşandığına" dikkat çekiyor.
Piyasada mal var, alacak adam yok; çünkü cepte para yok. Üretecek insan var, fabrika var, işçi var; üretim için kaynak yok, para yok, nakit yok.
Devlet, kendi para ihtiyacını bile "global tefeciler"den veya onlarla işbirliği içindeki "yerli patronlar"dan gideriyor. IMF'nin talimatı sebebiyle "Senyoraj hakkı"nı kullanmıyor, TL basmıyor.
Bu sebeple 2004 yılı bütçesinde faize ayrılan pay, 81 katrilyon TL. Borçlar tekrar faizli borçlanma ile döndürüleceği için siz bu yıllık faiz kalemini 100 katrilyon TL olarak hesap edebilirsiniz.
Vergiler artık "borçların yıllık faizi"ni bile karşılamıyor. Hükümet, işçiye-memura güya yüzde 10 zam yapıyor; zammı, "üniversitelerin araştırma bütçesi"nden keserek karşılıyor.
Eskiden "keseden yiyoruz" derlerdi, şimdi "keseyi yiyoruz".
Milletimizi kıvrandıran, gurbet yollarına düşüren, gurbette de perişan vaziyete sokan bu "emisyon darlığı" kime yarıyor biliyor musunuz? Trilyonluk borçları ötelenen ya da devlete katrilyonluk borçları bulunmasına rağmen hala "özelleştirme peşkeşleri"nden parsa kapan "aynı zamanda bankacı medya patronları"na.
Bunlar "devlete para satarak" milletimizden dolaylı olarak emdikleri "faiz kanı"yla besleniyorlar, bir. Devletin para basmadığı yerde, bunlar "plastik para" basarak "milletimizden direkt olarak emdikleri kart faizleri"yle besleniyorlar, iki.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, Milli Ekonomi Modeli'nde "devletin üretim ve emek karşılığında kendi parasını basmayarak boş bıraktığı alanı, banka ve aracı kurumların bastığı 'plastik para' ve 'çek'lerin doldurduğuna" dikkat çekiyor. Bu vahim yanlışın nasıl düzeltilmesi gerektiğini anlatıyor.
Bankalararası Kart Merkezi'nin açıkladığı verilere göre; geçen yıl, tüketici vatandaş "kredi kartı" ile, yani "plastik para" ile 40.3 katrilyonluk harcama yaptı. Bu şu demek; devletin para basmadığı yerde bankalar 40.3 katrilyonluk plastik para bastı; komisyonunu, faizini aldı.
Bankalar, bastıkları bu plastik paralarla gariban tüketicinin sırtından yıllık basit faizle yüzde 120, bileşik faizle yüzde 215'e varan rakamlarla para kazandılar. Bu Citibank'ın rakamları. Mesela Akbank'ın rakamları, basit faizde yüzde 87, bileşik faizde yüzde 132 seviyelerinde. Ötekiler de üç aşağı-beş yukarı aynı.
AKP hükümetinin yıllık enflasyonu yüzde kaç; güya yüzde 19.5. Yıllık yüzde 19.5 enflasyon rakamını konuşan hükümet, gariban vatandaşlarımızı çoğu medyacı bankacıların "plastik paralar"ının yüzde 80'lik faizleriyle soyduruyorsa kime çalışıyor demektir? Devletin boş bıraktığı "emisyon alanı"nda "BTP Genel Başkanı'nın ifadesiyle plastik paralar"la milletin sırtından kimlere "faiz kanı" emdiriyor? Bakın bakalım hükümet kimleri besliyor?
Hükümet Samsunluyu, Sinopluyu, Rizeliyi, Artvinliyi, Mardinliyi, hatta İstanbulluyu, İzmirliyi beslemeyip onları "tefecilerin insafı"na terkettiği için üretim yok, iş yok, kaynak yok, para yok.
Köyde, kasabada ekmek yok. Şimdi artık gurbette bile rahat yok.
Böylesi bir iktidarı değiştirmeyen veya şu yerel seçimde ikazını yapmayan el, ne yaparsa kendine yapmış olur.
O halde yerel seçimlerde "bu faizcileri iyi bir ikaz etmek" lazım. Bakın o zaman nasıl işler düzelmeye başlıyor!
Bu yörenin ahalisinin çalışkanlığını, taştan su çıkartacak yürek ve bilek gücünü az-çok bilenler, buralarda "meteliğe kurşun atma"nın ülke ekonomisi bakımından ne vahim bir seviye olduğunu varsın hesap etsinler?
Bölgedeyim; Sinop'tan Artvin'e uzanan güzelim bölgede can kalmamış.
Hadi diyelim Artvin tarafının yamaç-kayalık olması hasebiyle tasını-tarağını toplayan gurbette soluğu almış, alıyor; ya Giresun'undan Samsun'una, Çarşamba'sına, Terme'sine, Bafra'sına ne oldu ki gençler, orta yaşlılar ve hatta yaşlılar bile gurbete akın ediyorlar.
Ediyorlar, lakin gurbetten de hayır haberler yok.
Artık İstanbul'un da taşı toprağı altın değil...
Asgari ücrete talim eden gurbetçilerin geliri, kiralarına, faturalarına yetmiyor. Bir evin kör-topal geçimini sağlamak için ailenin üç-dört tane ferdi asgari ücrete talim etmek zorunda kalıyor.
Terme'nin Gölyazı beldesinde yaşlı amcalar ve Kozluk'ta okumuş-yazmış arkadaşlar "Artık gurbet de çare değil. İstanbul'a, Bursa'ya, Antalya'ya gidenler, oralardan da ekmek çıkmayınca köylerimize-beldelerimize nasıl döneriz" diye kara kara düşünmeye çoktan başladıklarını söylüyorlar.
İnsanımız, meteliğe kurşun atarken hükümet kimlere çalışıyor, milletin sırtından topladığı vergileri kimlere aktarıyor biliyor musunuz?
Rantiyecilere, bankacılara, hortumculara ve devlete para satan tefecilere?
Piyasada para yok. Para suyunu çekti? Ekonomi bitkisel hayatta, tefecilerin serumlarıyla yaşıyor.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "son 15 yıldan beri ülkemizde ortaya konan üretim ve emeğin karşılığının para olarak basılmaması sebebiyle korkunç bir emisyon darlığı ve TL sıkıntısı yaşandığına" dikkat çekiyor.
Piyasada mal var, alacak adam yok; çünkü cepte para yok. Üretecek insan var, fabrika var, işçi var; üretim için kaynak yok, para yok, nakit yok.
Devlet, kendi para ihtiyacını bile "global tefeciler"den veya onlarla işbirliği içindeki "yerli patronlar"dan gideriyor. IMF'nin talimatı sebebiyle "Senyoraj hakkı"nı kullanmıyor, TL basmıyor.
Bu sebeple 2004 yılı bütçesinde faize ayrılan pay, 81 katrilyon TL. Borçlar tekrar faizli borçlanma ile döndürüleceği için siz bu yıllık faiz kalemini 100 katrilyon TL olarak hesap edebilirsiniz.
Vergiler artık "borçların yıllık faizi"ni bile karşılamıyor. Hükümet, işçiye-memura güya yüzde 10 zam yapıyor; zammı, "üniversitelerin araştırma bütçesi"nden keserek karşılıyor.
Eskiden "keseden yiyoruz" derlerdi, şimdi "keseyi yiyoruz".
Milletimizi kıvrandıran, gurbet yollarına düşüren, gurbette de perişan vaziyete sokan bu "emisyon darlığı" kime yarıyor biliyor musunuz? Trilyonluk borçları ötelenen ya da devlete katrilyonluk borçları bulunmasına rağmen hala "özelleştirme peşkeşleri"nden parsa kapan "aynı zamanda bankacı medya patronları"na.
Bunlar "devlete para satarak" milletimizden dolaylı olarak emdikleri "faiz kanı"yla besleniyorlar, bir. Devletin para basmadığı yerde, bunlar "plastik para" basarak "milletimizden direkt olarak emdikleri kart faizleri"yle besleniyorlar, iki.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, Milli Ekonomi Modeli'nde "devletin üretim ve emek karşılığında kendi parasını basmayarak boş bıraktığı alanı, banka ve aracı kurumların bastığı 'plastik para' ve 'çek'lerin doldurduğuna" dikkat çekiyor. Bu vahim yanlışın nasıl düzeltilmesi gerektiğini anlatıyor.
Bankalararası Kart Merkezi'nin açıkladığı verilere göre; geçen yıl, tüketici vatandaş "kredi kartı" ile, yani "plastik para" ile 40.3 katrilyonluk harcama yaptı. Bu şu demek; devletin para basmadığı yerde bankalar 40.3 katrilyonluk plastik para bastı; komisyonunu, faizini aldı.
Bankalar, bastıkları bu plastik paralarla gariban tüketicinin sırtından yıllık basit faizle yüzde 120, bileşik faizle yüzde 215'e varan rakamlarla para kazandılar. Bu Citibank'ın rakamları. Mesela Akbank'ın rakamları, basit faizde yüzde 87, bileşik faizde yüzde 132 seviyelerinde. Ötekiler de üç aşağı-beş yukarı aynı.
AKP hükümetinin yıllık enflasyonu yüzde kaç; güya yüzde 19.5. Yıllık yüzde 19.5 enflasyon rakamını konuşan hükümet, gariban vatandaşlarımızı çoğu medyacı bankacıların "plastik paralar"ının yüzde 80'lik faizleriyle soyduruyorsa kime çalışıyor demektir? Devletin boş bıraktığı "emisyon alanı"nda "BTP Genel Başkanı'nın ifadesiyle plastik paralar"la milletin sırtından kimlere "faiz kanı" emdiriyor? Bakın bakalım hükümet kimleri besliyor?
Hükümet Samsunluyu, Sinopluyu, Rizeliyi, Artvinliyi, Mardinliyi, hatta İstanbulluyu, İzmirliyi beslemeyip onları "tefecilerin insafı"na terkettiği için üretim yok, iş yok, kaynak yok, para yok.
Köyde, kasabada ekmek yok. Şimdi artık gurbette bile rahat yok.
Böylesi bir iktidarı değiştirmeyen veya şu yerel seçimde ikazını yapmayan el, ne yaparsa kendine yapmış olur.
O halde yerel seçimlerde "bu faizcileri iyi bir ikaz etmek" lazım. Bakın o zaman nasıl işler düzelmeye başlıyor!
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019