Köşemizde beş gündür 10 yıllık AKP iktidarının karnesini çıkarmaya çalışıyoruz. Bugün her alanda nereden nereye geldiğimizi görmek için bir muhasebe yapalım.
AKP döneminde izlenen dış politika sonucunda Türkiye;
Eski dış politika ilkelerinin tamamını ters yüz etmiş ve tüm dış politikasını BOP’a göre şekillendirmiştir. Türkiye, BOP’un taşeronluğunu üstlenerek BOP için para harcamakta, itibar kaybetmekte ve tüm okları üstüne çekmektedir.
Başka bir devlet tarafından uçağı düşürülmüş, subayları tutuklanmış, askerinin başına çuval geçirilmiş, itibarını kaybetmiştir.
Vatan toprağı NATO toprağı olmuş, İzmir, İslam ülkelerine operasyon yapmak üzere oluşturulan yeni NATO’nun merkezi olmuş, yabancı ülke silahları ve askerleri ülkenin dört bir tarafına konuşlanmıştır.
Geçmişte Kuzey Irak’ta kurulacak bir Kürt devleti bizim için savaş nedeni iken şimdilerde Kürt devletinin Irak tarafından kabul edilmemesi bizim için savaş nedeni haline gelmiştir.
Suriye başta olmak üzere, İran, Irak ve hatta Rusya ile farklı cephelere düşmüş, komşuları ile savaşacak noktaya gelmiştir. Öyle ki; Yunanistan ve Ermenistan en sorunsuz komşular haline gelmiştir.
AKP döneminde izlenen ekonomi politikaları sonucunda;
80 yıllık Cumhuriyet tarihine oranla, devletin borcu 3 kat artarak 560 milyar TL’ye, özel sektörün yabancılara olan borcu 5 kat artarak 400 milyar TL’ye, Türk milletinin bankalara olan borcu ise 35 kat artarak 250 milyar TL’ye, cari açık (ülkeden çıkan toplam döviz ile ülkeye giren toplam döviz arasındaki fark) 7 kat artarak 330 milyar TL’ye ulaşmıştır. Yani millet borca batmış, özel sektör borca batmış devlet de borca batmış durumda ve Türkiye döviz açığı vermeye devam ediyor.
80 yıllık uğraş ve birikim sonucunda kazanımımız olarak saydığımız, şeker, çimento, tütün fabrikaları, kurulmuş maden işletmeleri, maden alanları, yollar, limanlar ve hatta gayrimenkullere varıncaya çoğu yok pahasına satıldı. Satılan KİT’lerden devletin yılda yaklaşık olarak 70 milyar TL vergi geliri elde ediyordu. Tüm bu birikimlerimiz 35 milyar dolar’a satıldı 28.1 milyar dolar hazinenin kasasına girdi. Bu satışlar sonucunda, on binlerce insan işsiz kaldı, devlet bu kuruluşlardan aldığı vergilerden oldu ancak birileri de bedava bu birikimlere kondu.
AKP döneminde izlenen iç politika sonucunda;
Gücü tükenmiş, Kürt halkın desteğini alamamış ve yok olma noktasına gelmiş terör, yeniden canlanmış ve devlet ile pazarlık yapar hale gelmiştir.
30 yıllık terör problemi, iktidar tarafından Kürt problemi olarak nitelendirilmiş ve teröristlerin 30 yılda alamadıkları Kürt halkının desteğini birkaç yıl içinde almaları sağlanmıştır.
Başkanlık sistemi, federasyon, bölünme, parçalanma kelimlerini her gün konuşur tartışır hale geldik.
PKK’lıların tanıklığı ile TSK mensupları içeri atılıyor.
Muvazzaf ve emekli TSK subaylarının birçoğu içeride ve içeri girecek başka isimleri konuşurken Apo’nun PKK yöneticilerinin dışarı çıkmasını konuşuyoruz.
AKP döneminde toplumsal ve dini hayat ile ilgili izlenen politikalar ve sonuçları;
Okullarda din derslerinde çocuklarımıza; “İncil ve Tevrat bozulmamıştır, Yahudilik de, Hıristiyanlık da doğrudur” şeklinde öğretim yapılmaktadır.
Müslüman mahallelerine kiliseler açıldı. Ülke genelinde 40 binin üstünde kilise ev açılmıştır.
Dini nikah suç, zina ise serbest hale gelmiştir.
Domuz eti, at eti kasaplık etler sınıfına alınmıştır.
Mehmet Aydın’nın bakanlığı döneminde Diyanet tarafından dağıtılan Kur’an Yolu tefsirinde Kur’an’ın içinde İncil’den Tevrat’tan bölümler konmuştur.
En önemlisi 10 yıllık AKP iktidarı sonucunda Müslüman-Türk toplumu değişmiş ve dönüşmüştür.
“Amerikasız olmaz, ona kafa tutulmaz” diyen bir cami cemaati türemiştir.
Yahudi ve Hıristiyan ile ittifak yaparak Müslüman’a saldırmanın doğru olduğunu savunan Müslüman tipi ortaya çıkmıştır.
Namaz kılan, oruç tutan, konuşunca din referanslı konuşan ancak bunun dışındaki tüm alanlarda (özel hayatı, iş hayatı, olaylara bakışı v.s) dinle alakası olmayan Müslüman tipleri ortaya çıkmıştır.
“Kiliseler açılsın, Yahudilik de, Hıristiyanlık da haktır. Çocuğum hepsini öğrenip doğruyu kendisi bulsun” diyen anne-babalar ortaya çıkmıştır.
Kısaca, Allah’ın istediği gibi inanıp yaşayan değil, ABD’nin istediği gibi inanıp yaşayan ılımlı müslüman(!)ların sayısı milyonlara ulaşmıştır.
Her alanda yaşanan AKP’deki değişim ve dönüşüm taban tarafından da hazmedilmiş ve aynı şekilde AKP tabanı da değişmiş ve dönüşmüştür.
AKP döneminde izlenen dış politika sonucunda Türkiye;
Eski dış politika ilkelerinin tamamını ters yüz etmiş ve tüm dış politikasını BOP’a göre şekillendirmiştir. Türkiye, BOP’un taşeronluğunu üstlenerek BOP için para harcamakta, itibar kaybetmekte ve tüm okları üstüne çekmektedir.
Başka bir devlet tarafından uçağı düşürülmüş, subayları tutuklanmış, askerinin başına çuval geçirilmiş, itibarını kaybetmiştir.
Vatan toprağı NATO toprağı olmuş, İzmir, İslam ülkelerine operasyon yapmak üzere oluşturulan yeni NATO’nun merkezi olmuş, yabancı ülke silahları ve askerleri ülkenin dört bir tarafına konuşlanmıştır.
Geçmişte Kuzey Irak’ta kurulacak bir Kürt devleti bizim için savaş nedeni iken şimdilerde Kürt devletinin Irak tarafından kabul edilmemesi bizim için savaş nedeni haline gelmiştir.
Suriye başta olmak üzere, İran, Irak ve hatta Rusya ile farklı cephelere düşmüş, komşuları ile savaşacak noktaya gelmiştir. Öyle ki; Yunanistan ve Ermenistan en sorunsuz komşular haline gelmiştir.
AKP döneminde izlenen ekonomi politikaları sonucunda;
80 yıllık Cumhuriyet tarihine oranla, devletin borcu 3 kat artarak 560 milyar TL’ye, özel sektörün yabancılara olan borcu 5 kat artarak 400 milyar TL’ye, Türk milletinin bankalara olan borcu ise 35 kat artarak 250 milyar TL’ye, cari açık (ülkeden çıkan toplam döviz ile ülkeye giren toplam döviz arasındaki fark) 7 kat artarak 330 milyar TL’ye ulaşmıştır. Yani millet borca batmış, özel sektör borca batmış devlet de borca batmış durumda ve Türkiye döviz açığı vermeye devam ediyor.
80 yıllık uğraş ve birikim sonucunda kazanımımız olarak saydığımız, şeker, çimento, tütün fabrikaları, kurulmuş maden işletmeleri, maden alanları, yollar, limanlar ve hatta gayrimenkullere varıncaya çoğu yok pahasına satıldı. Satılan KİT’lerden devletin yılda yaklaşık olarak 70 milyar TL vergi geliri elde ediyordu. Tüm bu birikimlerimiz 35 milyar dolar’a satıldı 28.1 milyar dolar hazinenin kasasına girdi. Bu satışlar sonucunda, on binlerce insan işsiz kaldı, devlet bu kuruluşlardan aldığı vergilerden oldu ancak birileri de bedava bu birikimlere kondu.
AKP döneminde izlenen iç politika sonucunda;
Gücü tükenmiş, Kürt halkın desteğini alamamış ve yok olma noktasına gelmiş terör, yeniden canlanmış ve devlet ile pazarlık yapar hale gelmiştir.
30 yıllık terör problemi, iktidar tarafından Kürt problemi olarak nitelendirilmiş ve teröristlerin 30 yılda alamadıkları Kürt halkının desteğini birkaç yıl içinde almaları sağlanmıştır.
Başkanlık sistemi, federasyon, bölünme, parçalanma kelimlerini her gün konuşur tartışır hale geldik.
PKK’lıların tanıklığı ile TSK mensupları içeri atılıyor.
Muvazzaf ve emekli TSK subaylarının birçoğu içeride ve içeri girecek başka isimleri konuşurken Apo’nun PKK yöneticilerinin dışarı çıkmasını konuşuyoruz.
AKP döneminde toplumsal ve dini hayat ile ilgili izlenen politikalar ve sonuçları;
Okullarda din derslerinde çocuklarımıza; “İncil ve Tevrat bozulmamıştır, Yahudilik de, Hıristiyanlık da doğrudur” şeklinde öğretim yapılmaktadır.
Müslüman mahallelerine kiliseler açıldı. Ülke genelinde 40 binin üstünde kilise ev açılmıştır.
Dini nikah suç, zina ise serbest hale gelmiştir.
Domuz eti, at eti kasaplık etler sınıfına alınmıştır.
Mehmet Aydın’nın bakanlığı döneminde Diyanet tarafından dağıtılan Kur’an Yolu tefsirinde Kur’an’ın içinde İncil’den Tevrat’tan bölümler konmuştur.
En önemlisi 10 yıllık AKP iktidarı sonucunda Müslüman-Türk toplumu değişmiş ve dönüşmüştür.
“Amerikasız olmaz, ona kafa tutulmaz” diyen bir cami cemaati türemiştir.
Yahudi ve Hıristiyan ile ittifak yaparak Müslüman’a saldırmanın doğru olduğunu savunan Müslüman tipi ortaya çıkmıştır.
Namaz kılan, oruç tutan, konuşunca din referanslı konuşan ancak bunun dışındaki tüm alanlarda (özel hayatı, iş hayatı, olaylara bakışı v.s) dinle alakası olmayan Müslüman tipleri ortaya çıkmıştır.
“Kiliseler açılsın, Yahudilik de, Hıristiyanlık da haktır. Çocuğum hepsini öğrenip doğruyu kendisi bulsun” diyen anne-babalar ortaya çıkmıştır.
Kısaca, Allah’ın istediği gibi inanıp yaşayan değil, ABD’nin istediği gibi inanıp yaşayan ılımlı müslüman(!)ların sayısı milyonlara ulaşmıştır.
Her alanda yaşanan AKP’deki değişim ve dönüşüm taban tarafından da hazmedilmiş ve aynı şekilde AKP tabanı da değişmiş ve dönüşmüştür.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Lütfullah Önder / diğer yazıları
- Sararan sendikalar / 23.03.2023
- Toplumsal barış projesi üzerine bir analiz – 2 / 10.03.2023
- Toplumsal Barış Projesi üzerine bir analiz - 1 / 09.03.2023
- Doğuştan imtiyazlı muhalefet / 14.01.2023
- AKP gömleğini çıkarmamış muhalefet / 13.01.2023
- Paraya hükmetme çağı / 26.07.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -5- / 10.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -3- / 08.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı / 06.01.2022
- Ekonomide ağır faturalar ödemeye hazır mısınız? / 18.11.2021
- Toplumsal barış projesi üzerine bir analiz – 2 / 10.03.2023
- Toplumsal Barış Projesi üzerine bir analiz - 1 / 09.03.2023
- Doğuştan imtiyazlı muhalefet / 14.01.2023
- AKP gömleğini çıkarmamış muhalefet / 13.01.2023
- Paraya hükmetme çağı / 26.07.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -5- / 10.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -3- / 08.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı / 06.01.2022
- Ekonomide ağır faturalar ödemeye hazır mısınız? / 18.11.2021