Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra gözler AKP'ye çevrildi.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül önceki gün kendisini izleyen Cumhurbaşkanlığı muhabirlerine Köşk'te verdiği veda resepsiyonunda, "Cumhurbaşkanlığım bittikten sonra şüphesiz ki partime döneceğim" açıklamasını yaptı.Gül'ün AKP'ye yeniden dönme açıklamasından hemen yarım saat sonra AKP'den yapılan açıklama oldukça dikkat çekti.AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, AKP'nin genel başkanının ve de başbakanın belirleneceği kongrenin 27 Ağustos'ta yapılacağını ilan etti.Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığının 28 Ağustos'ta bitecek olması ve kongre tarihinin Gül'ün AKP'ye döneceğini açıklamasından yarım saat sonra açıklanıp Gül'ün resmi görevinin bitmesinden 1 gün önce olarak ilan edilmesi "Acaba Gül'ün başbakan olmaması için bir oyun mu oynanıyor" sorularını gündeme getirdi.Gül'ün yaptığı şu açıklama başbakanlık konusunda talebini ortaya koyuyor:"Tabii ki fiili olarak cumhurbaşkanlığı bitmiştir. Bu ayın sonunda, 28'inde devir teslim töreni yapana kadar, resmi olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'yım. Cumhurbaşkanlığım bittikten sonra şüphesiz ki partime döneceğim. Benim için tabii ki doğal olan şeydir? Şüphesiz ki ben bu göreve seçilirken de bağımsız bir kişi olarak gelmedim, siyasi kimliğimi hepiniz biliyorsunuz. 1991'den beri beni tanıyan arkadaşlar var aranızda. Daha sonra AK Parti'nin kuruluşunun ilk tohumunu atan benim, yenilikçi hareketle. Sonra hep beraber partimizi kurduktan sonra ilk başbakanı ve ilk cumhurbaşkanı oldum."Basına yansıyan haberlere göre de Gül'e yakın kaynaklar Cumhurbaşkanlığı yapmış birinin partiye sade üye olarak dönmesinin beklenemeyeceğini, Gül'ün tek başına hareket etmediği de dikkate alınırsa, yeni bir durum değerlendirmesinin doğal olacağını belirtiyorlar.Görünen o ki, Türkiye'de etkin olan başbakanlık için ciddi bir yarış söz konusu olacak ve Abdullah Gül ben bu yarışta varım diyor. Yani düne kadar sessiz yürütülen kavga, cumhurbaşkanlığı süreciyle birlikte açığa çıkacak.Hüseyin Çelik yaptığı açıklamada seçilecek kişinin hem başbakan, hem de AKP Genel Başkanı olacağını dile getirerek, "Genel başkan ayrı, başbakan ayrı olmayacak" dedi.Bu açıklama bile Erdoğan'ın Gül'ü başbakan olarak düşünmediğini gösteriyor. Eğer düşünseydi başbakan ayrı, genel başkan ayrı olurdu.Tabi Başbakan Erdoğan, siyasette etkin olan başbakanlığın ve de partisinde güçlü bir makam olan genel başkanlığın kendi kontrolünde olmasını istiyor ve Gül'ü bu noktada kontrol edebilecek kişi olarak görmüyor.Özal'ın yaptığı gibi kolaylıkla yönlendirebileceği bir isim üzerinde duracak.İşte bu nokta çok önemli? Başbakan kontrol edebileceği bir isim istiyor ama Gül de AKP'nin kurucusu, AKP'nin ilk başbakanı ve de parti yönetiminde oldukça ciddi ve etkin bir ekibi var.Eğer iddia edildiği gibi Gül'ün başbakan olmaması için bir kongre yapılıyorsa, bu Gül'ü ve de AKP içinde söz sahibi olan önemli bir grubu rahatsız edecektir. Bu da AKP'nin de ANAP'ın kaderini yaşayacağını gösteriyor.Şu bir gerçek ki, siyaseti millete hizmet değil de rant ve tiyatro üzerine kurmuş olan bir siyasi iradenin bir noktadan sonra herkesi memnun edebilmesi mümkün değildir. Tabi, herkes derken milleti kastetmiyorum, bugüne kadar memnun edilen AKP'li belirli kesimden bahsediyorum.Rant paylaşımlarında yaşanan sıkıntıların AKP ile cemaati hangi noktalara taşıdığını hep birlikte gördük. Kim derdi ki bunlar birbirleriyle düşman olacaklar ama oldu.Herkesin ben ben dediği bir atmosferde, gücünü yetkilerinden ve de arkasındaki dış destekten alan bir irade daha etkisiz bir konuma geçtiğinde, bu benlikler, bu hırslar daha ön plana çıkmayacak mı? Bu işin kaderi budur. İlelebet payidar olmak ancak millete gerçek manada hizmetle, millet ve vatan adına samimi olmakla, devletin ve milletin bekası için büyük fedakarlıklar yapmakla mümkündür.Böyle olduğu için Mustafa Kemal Atatürk'ü hala seviyoruz, muhabbetle hatırlıyoruz.Damat Ferit'i hiç rahmetle anan var mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025