"Bunların (Avrupa Birliği) derdi ne AK Parti'yledir, ne Tayyip Erdoğan'ladır. Bunların derdi milletimizin kendisiyledir. Toprağından devletine kadar Türkiye'nin varlığıyladır. AK Parti ve Tayyip Erdoğan üzerinden Türkiye'yi teslim almak, diz çöktürmek için her yolu deniyorlar..."
Bu tespit doğru mu? Çok doğru. Alkışlanır mı? Dünü bilmeyen ya da bilerek ve isteyerek unutan kişiler için alkışlanacak sözler. Ama ben alkışlayamam, taraf olamam. Çünkü dün kayıtlı ve bugünlerin böyle olacağını bizzat kendileri ifade etmişlerdi.
Tarihler 1996'yı gösteriyordu. İBB Başkanı olan Sayın Erdoğan adeta merkezi hükümete ayar veriyor ve şu cümleleri kuruyordu;
"AB'ye girmek için koşturuyorlar. Onlar, bizi almamayı düşünüyorlar. Eee biz de girmemeyi düşünüyoruz. AB'nin asıl adı Katolik Hıristiyan Devletler Birliği'dir".
Doğru mu? Çok doğru!
Abdullah Gül, 8 Mart 1995'te TBMM'de yaptığı konuşmada, gümrük birliğine atılan imzaya karşı çıkarak şöyle diyordu; "Türkiye'nin, Avrupa Birliği'ne giremeyeceği kesindir. Bunu Avrupalılar söylemektedir. Çünkü Avrupa Birliği bir Hıristiyan birliğidir. Bunu biz söylemiyoruz, Avrupa'da herkes söylüyor, herkes biliyor."
Doğru mu? Çok doğru!
Peki, bu Hıristiyan Birliğine tam üye olmak için hangi parti başvurdu? AKP. İmzaları kim attı? Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan.
İmza sonrası Başbakan Erdoğan; ''2004'te müzakere tarihi verileceğine olan inancım tamdır'' derken ''AB sürecinde Fransa'nın verdiği desteğin devamını istedik'' diyor ve ekliyordu;
'Fransa, Türkiye'ye yatırımları itibariyle en etkili geçmişe sahip olan bir ülkedir. Ben, İstanbul doğumluyum. İstanbul çocuğu olarak Galatasaray'a çıktığımda, sadece Fransız eserlerini görürüm. Bir Tünel vardır ki, Fransa'nın oradaki adeta mührüdür…
Unutulmamalıdır ki Türk halkının yüzde 75'i AB üyeliğini desteklemektedir ve üyeliğimizi de halkımız hasretle beklemektedir. Ülkemiz, AB'ye girme iradesini net bir şekilde gösterirken, dostlarımızın da bu konuda bu anlayışı paylaşacağına inanmaktayız."
AB tarih filan vermedi
Bu kez Sayın Erdoğan, AB'yi, 'Hıristiyan Birliği' olmadıklarını ispata davet ederek; "Eğer siz hakikaten AB'nin, bir Hıristiyan kulübü olmadığını iddia ediyorsanız, buna inanıyorsanız, o zaman Türkiye'yi aranıza katmak durumundasınız." (29 Haziran 2005)
AB ısrarla 'biz, Hıristiyan birliğiyiz' anlayışında devam etti.
Aradan üç yıl geçti. Tarihler 4 Temmuz 2007'yi gösterirken Başbakan Erdoğan; "Şartlı evet, falan vesaire... Bu tür şeylere biz gelemeyiz. AB müktesebatı içinde yer almayan bir ilkeyi Türkiye'ye dayatma anlayışına (evet) dememiz mümkün değil'' diyordu ama diğer taraftan AB'nin istediği bütün şartlar da yerine getiriliyordu.
Aradan 9 yıl daha geçti. AKP hükümetleri bir taraftan 2004'te attıkları imzaya sadık olduklarını beyan ederken diğer taraftan da sitemlerini daha yüksek dozda dile getiriyorlardı.
Sayın Erdoğan; "Sene 2016. 53 yıl geçti, hala oyalıyorsunuz. Niye oyalıyorsunuz? Ben, kendilerine hep dedim, ya bizi almayacaksınız söyleyin, alacaksanız da bu işi bitirin. Ne evet, en hayır dediler. Bugüne kadar, hep bizi oyaladılar... Bizde, İngiltere gibi kamuoyu yoklamasına gideriz. Halkımıza 'AB ile müzakerelere devam mı, tamam mı?' diye sorarız."
1996'daki Erdoğan ne diyordu; "AB'ye girmek için koşturuyorlar. Onlar, bizi almamayı düşünüyorlar. Eee biz de girmemeyi düşünüyoruz. AB'nin asıl adı Katolik Hıristiyan Devletler Birliği'dir".
Aradan 4 yıl, ülkemizde darbe teşebbüsü dahil birçok badireden geçti. Şimdi 2020'deyiz. AB bu süreçlerin hiç birinde Türkiye'nin yanında olmadığı gibi karşısında oldu, verdiği sözlerin hiç birisini de yerine getirmedi.
Sayın Erdoğan ise vaat ettiği AB sandığını, milletin önüne bir türlü koyamadı.
Libya, münhasır ekonomik bölge, Akdeniz, Ege, adalar, Kıbrıs, enerji kaynakları vs. derken dün Hıristiyan Birliği, 2002'den sonra ise nihai hedef, tam üye, tam entegrasyon olarak açıklanan AB, bir kez daha, 'biz, Hıristiyan Birliğiyiz' mesajını hep bir ağızdan verdiler.
Ekim ayı başında gerçekleşen AB Liderler Zirvesi'nde bu Haçlı topluluğunu oluşturan ülkelerin liderleri, ülkemizi açıkça hedef aldılar;
"Türkiye'ye karşı sert bir tavır alınması gerekiyor."
"AB, Türkiye'ye yaptırım uygulaması gerekiyor."
"Halihazırda donmuş durumda olan Türkiye'nin AB'ye üyelik müzakerelerinin sonlandırılması gerekiyor."
"Bir AB üyesi devlet saldırıya uğrarsa, tehdit edilirse, karasularına saygı gösterilmezse, Avrupalılar olarak dayanışma göstermek bizim görevimizdir."
Türkiye'yi o kapıya kim götürmüştü? AKP
O kapıya bin bir methiyeler düzen parti hangisiydi? AKP
Bugün o kapıdan şikayet eden kim? AKP
Sizce bu işte bir terslik yok mu? Yoksa bilerek, isteyerek, göz göre göre yine mi kandırıldık!
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024