"Şems geliyor" diye istikbal için Konya'nın halkı sokaklara dökülmüş, kasideler, ilahiler ve Kur'an-ı Kerim okunmaya başlanmıştı. İki Hak dostu yine karşı karşıyaydı. Mevlana bu ezel ve ebedi mana büyüğünü medresesine getirmiş ve onun için bir köşe hazırlamıştır. Hazreti Mevlana mürşidi Şems'i kendi terbiyesinde yetiştirdiği evlatlığı ve müridesi Kimya Hanımla evlendirir. Artık Şems tamamen Konyalı olmuştur.
Konya'da geçen günler iki ezeli dostu birbirine raptetmiş ve Mevlana'nın kemali için her türlü zemin hazırlanmıştır. Müridin vuslatı için mürşid-i kâmilin nazarı şarttır. Bu ikinci dönemde Şems, Mevlana'ya "Nazar-ı Hak" ile onu doruk noktasına ulaştırmıştır. Bu dönemde de bu iki ezeli dostu çekemeyenler dedikodu kazanını kaynatmaya başladılar.
Mevlana'yı kemale erdiren Şems'in şehadeti yaklaşmıştı. Bir gece medresenin etrafı sarılır sonra kapı çalınır ve Şems istenir. Gece karanlığında kapıyı açarak karanlığa karışan Şems, bir sayha atarak ortadan kaybolur. Şems'in sadece yerde birkaç damla kanına rastlanır. Rivayetler Şems'in o gece şehit olduğunda kuvvet kazanıyor.
Bu devreden sonra Mevlana artık yalnızdır. Baştan başa aşk vadisi olan meşhur Mesnevi'sini bu dönemde kaleme almıştır. Gördüğü her varlıkta, işittiği her ses ve sözde Şems vardır. Şems bir ayna olmuş, o aynada Mevlana kendini seyretmeye koyulmuştu. Mevlana, "Ben o, o ben; onunla aramızda bir fark yoktur!" diyerek bu ilahi gerçeği ifade etmeye çalışıyordu. Mevlana gecelerini kendi gönül aleminde ki Şems'in varlığı ile değerlendiriyordu ve bu gecelerde 7-8 gazel birden yazıyordu.
Mevlana Şam'a gitmiş sözde Şems'i arıyordu. Bu arayış varlığında olan Şems'i arama idi. Onun için, zahirde onu bulamayacağını biliyordu. Sultan Veled'e göre Şam'a bir keklik gibi giden Mevlana Konya'ya alıcı bir doğan gibi dönmüştü. Eğer Mevlana Şems'i Şam'da bulmuş olsaydı bu onun için bir kayıp olurdu. Hâlbuki şimdi Mevlana coşkun ve cezbeliydi. Katre idi coşup deniz oldu. Yüce idi aşkla daha da yücelendi. Aradığı, kendinde göründü.
Zaman ilerledikçe Mevlana'nın vücudu zayıfladı. Mesnevi'nin yazılması bitmiş ve artık Hakk'a yürüme zamanı da gelmişti. Son gazellerinde de, Mutlak Varlık'a bir an evvel kavuşma isteğinin heyecanı dalgalanıyordu.
Yıl 1273... Maddenin ve mânânın kış mevsimi idi. Büyük velinin rıhlet zamanı geldi. Konya'da depremler çoğalmıştı. Mevlana o gün; "Korkmayınız, yerin karnı açıktı şu günlerde yağlı bir lokma istiyor. İnşallah muradına çabuk vasıl olur sizde üzüntüden kurtulursunuz." buyurdu. Bu depremden birkaç gün sonra ağır bir ateşle yatağa düşen Hz. Mevlana 17 Aralık 1273 pazar günü sevgilisine kavuştu. Rahmeti bol olsun. Himmeti üzerimizden eksik olmasın...
(Kaynak: Prof. Dr. Haydar Baş, İslam ve Mevlana).
- Berlin’de Prof. Dr. Haydar Baş’ı andık / 18.04.2022
- Milli Ekonomi Modeli -8- / 26.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -7- / 23.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -6- / 21.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -5- / 19.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -4- / 17.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -3- / 16.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -2- / 15.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli / 14.03.2022