Sırf Atatürk ve Türk düşmanlığı yapmak için bedava İngiliz ajanlığı yapanların kuyruklu yalanlarını ağızlarına tıkamaya, ömrümüzün sonuna kadar devam edeceğiz.
Bu mücadele; haklı ile haksızın, iftira atanla doğru söyleyenin, gerçek inancı yaşayanlarla istismar edenlerin mücadelesidir.
Gerçek olan Mustafa Kemal Atatürk'tür.
İftira atanlar ise, dini kullanan ve İngiliz hayranı olan, kanları bozuk Türk düşmanlarıdır.
Tarihin bir bilim dalı olduğunu bilmeyen, neredeyse bir asır geçmesine rağmen gerçekleri içine sindiremeyen; bilgiden, kültürden, yorumdan habersiz tarih yalancıları toplumun cahil kesiminin desteğini almak için bazı klasik sloganlar üretirler.
Bu yalanların en başında gelenlerinden biri ise "Atatürk'ün gerçekleştirdiği şapka devrimi yüzünden binlerce âlimin idam edildiği" yalanıdır.
Tam bir şerefsiz, adi ve alçaktır bu iftirayı atan veya atanlar!
İddiaya göre, "Atatürk millete zorla şapka giydirmiş, giymeyenleri ise sorgusuz sualsiz idam ettirmiş.
Sanırsınız ki, devlet sokakta kapı kapı dolaşarak şapka giymeyenleri yakalamış, başına zorla şapka takmış, giymeyeceğim diyenleri de idam etmiş.
Elbette ki asıl mesele, bu İngiliz yavşaklarının 'dini' hassasiyetleri değil, Türk ve Atatürk düşmanlığıdır!
Şapka Devrimi'nde gerçekte ne oldu?
Kimler, neden asıldı?
Şapka Devrimi hakkında konuşurken her şeyden önce bu devrimin ilk kez Cumhuriyet zamanında yapılmadığını bilmek zorundayız. İlk Şapka Devrimi 2. Mahmut zamanında 1828 yılında çıkarılan Elbise Nizamnamesi'yle resmî başlık olarak kabul edilmiştir.
Fesin Osmanlı'ya geçişi de biraz ilginçtir. 2. Mahmut döneminde kaptanıderya olan Koca Hüsrev Paşa, Tunus'tan getirdiği fesleri gemilerdeki askerlere giydirmiştir.
1828 yılında serasker olan Hüsrev Paşa bu kez de İzmir'de bir taburun er ve subaylarına fes giydirip İstanbul'a getirerek eski Bab-ı Seraskeri Meydanı'nda padişahın huzurunda talim yaptırmıştır.
Fesin Osmanlı ordusuna girişi bu şekilde olmuştur.
Eğer o gün 2. Mahmut'un huzurundaki askerler fes yerine şapka giymiş olsaydı bugün tarih yalancıları "Atatürk şapka devrimi yüzünden binlerce âlimi astı" diyemeyeceklerdi.
2. Mahmut gerçekleştirdiği bu devrim yüzünden o dönemdeki gericiler tarafından "gâvur padişah" olarak anılmıştır.
Şu komik duruma bakın ki, fesi getiren padişaha "gâvur" diyenler, yaklaşık 100 yıl sonra fesi kaldıran Atatürk'e de "gâvur" demişlerdir.
Siz ne yaparsanız yapın, eğer bir yenilik gerçekleştiriyorsanız gericiler için "gâvursunuz", "kâfirsiniz", "din düşmanı"sınız!
Atatürk Şapka Devrimi'ni gerçekleştirmeden önce halkı şapkaya alıştırmak istemiş ve yurt gezisine çıkmıştır. Gezisine koyu muhafazakâr bir il olan Kastamonu'dan başlamıştır. Yıllar sonra neden İzmir gibi aydın bir ilde değil de Kastamonu'ya gittiğini soranlara şu cevabı vermiştir:
"İzmir tarafı halkı beni birçok defa gördü. Eğer orada şapka giysem, bana değil, şapkama bakarlardı. Beni ilk defa görenler ise şapkamla olduğum gibi kabul ettiler.
Yunan serpuşu olan fesi giymek câiz olur da, şapkayı giymek neden olmaz ve yine onlara, bütün millete hatırlatmak isterim ki, Bizans papazlarının ve Yahudi hahamlarının kisve-i mahsusası olan cübbeyi ne vakit, ne için ve nasıl giydiler?"
Konya'da lise öğrencileri fes giymemeye yemin etmiş, feslerini fırlatarak protesto etmişlerdir.
Bursa'da düzenlenen mitingde binlerce fes yırtılmıştır.
İstanbul'da hamallar feslerini denize fırlatmışlardır.
Konya'da şapkanın tükenmesi üzerine eskiden Mevlevi takkesi üretenler fötr, melon, panama şapka üretmeye başlamıştır.
Bilecik'te valinin önderliğinde insanlar feslerini atarak şapkalarını giymişlerdir.
Edirne'de memurların tamamı ve halkın büyük bir kısmı şapka giymeye başlamıştır. Her gün farklı kılıkta dolaştığı için halkın "Şeyh Türlü" ismini taktığı kişi bile sarığını bırakarak melon şapkayla dolaşmaya başlamıştır.
Görüldüğü gibi Şapka Devrimi 25 Kasım'da yasalaşmadan iki ay önce bile, halk şapka giymeye başlamıştır.
Bu da "Atatürk millete zorla şapka giydirdi" iddiasını kökünden çürütmektedir.
Eğer Şapka Devrimi anlatıldığı gibi halk tarafından şiddetle reddedilmiş olsaydı, bunu devletin zorla giydirmesi mümkün olamazdı.
13 milyonluk bir ülkede hiçbir güç halka istemediği bir şeyi zorla dayatamaz.
Şimdi sen bugün kalk, kafanın tepesine uyduruk bir nevresim sararak, Atatürk Cumhuriyeti'nde afra tafra yap!
Yok efendim beni asacaklarmış da, yok bana ip yollamışlar da, falan filan İnter Milan…
Sen kimsin de seni adam yerine koyacaklar da asacaklarmış!
Bütün ömrünü iftira ve karalama üzerine inşa ettiğin ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, Peygamber torunudur.
Bunun bütün ispatı, delilleri, Genel Kurmaydan Osmanlı arşivlerine, Başbakanlık arşivlerinden, TBMM arşivlerine kadar adeta fışkırırcasına ortaya dökülmüştür.
Siz bütün ömrünüzü o yüce insana iftira atmaya harcarken, bir yiğit Türkoğlu çıktı ve tarihin tozlu raflarından bu hakikati dikkati nazara alarak, aziz milletimizle paylaşmıştır.
Atatürk aşığı olan o yüce insan Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e, sonsuz şükran ve minnetlerimizi sunuyoruz.
Yani diyeceğim o ki; Atatürk Peygamber torunu yüce bir şahsiyet.
Peki ya sen kimsin?
Soyun sopun nedir oğlum?
İsim neden mi vermiyorum?
Dedim ya, adam değil ki, gerek yok!
- Erken seçimin hukuki formülü / 31.01.2025
- Dolar imparatorluğu için işlenen cinayetler -2- / 30.01.2025
- Dolar imparatorluğu için işlenen cinayetler -1- / 29.01.2025
- Tabut Otel ve devletçilik / 28.01.2025
- Muhalefet partileri gökten elçi mi bekliyor? / 27.01.2025
- Nutuk’u çok okuyun / 22.01.2025
- Harbiye Marşı'nı çok severim / 21.01.2025
- Teğmenler bu ülkenin namusudur / 20.01.2025
- Milli ittifak şart oldu! / 15.01.2025