BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Hoş Geldin Atatürk eseri, küresel güçler ve yerli işbirlikçileri maharetiyle 1938'den bu yana önü kesilmeye çalışılan Türkiye'nin önünü barış içinde açan, kimseyle dalaşmadan tüm engelleri bertaraf eden bir oluştur. Türk milletinin tek çıkış yoludur.
Prof. Dr. Baş, Hoş Geldin Atatürk yapıtıyla, bugün Amerika ve Avrupa Birliği başta olmak üzere vahşi küresel ve bölgesel aktörlerin devlet ve ülkemiz üzerindeki oyunlarını bozacak tecrübe ve model sunuyor. Mandanın her türlüsünü yağdan kıl çeker gibi bertaraf ediyor.
Atatürk, işgalci Haçlılara karşı Kurtuluş mücadelesi verirken, içteki üç türlü mandanın da fitnelerini boşa çıkartıyordu.
FETÖ'vâri İslam kisveli dinci manda,
Yerleşik siyasî-bürokratik manda,
Sömürgeci kapitalist-iktisadî manda?
Bir de dördüncü kol olarak bunlara sözcülük yapan mütareke medya.
Şeyhulislam, müderris ve hoca diye bilinen İslamcı kisveli manda takımı, Ehl-i Kitap ile ittifak batıllarını yayarak İngilizlere teslim olmuştu. Bölücü gayr-ı Müslim azınlıklar da bunların safındaydı.
Bu güruh, İngiliz ve sair işgalcilere karşı "vatanımızda ne işiniz var" demek yerine; işgalci Haçlı ordularına karşı iman ve vatan mücadelesi veren Atatürk ve silah arkadaşlarını dinsiz, bağiyy, Deccal ve katl-i vacip eşkıya fetvaları verip yayıyorlardı.
Şeyhulislam Dürrizade Abdullah, Şeyhulislam Mustafa Sabri, Rahip Frew'in aklına tutulmuş Said Molla, İskilipli Atıf ve FETÖ'nün hocası Said Nursî baş çekiyorlardı (Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk, s. 417, 457, 669).
Atatürk, bunların manda ve Haçlı fitnelerini, sayıları bini aşan samimi dindar hak dostu, ulema ve müftülerle bozdu (Hoş Geldin Atatürk, s. 422-430 vd.)
Padişah, Damat Ferit, Ali Rıza Paşa, İngiliz Muhipler Cemiyeti, Ali Kemal (Dahiliye ve Maarif Nazırı), Mehmet Ali ve Adil (Da-hiliye Nazırı), Refik Halit (Posta ve Telgraf Müdürü Umumisi), Hoca Zeynelabidin (Hürriyet ve İtilaf Partisi Reisi) gibiler ise yerleşik-bürokratik İngiliz mandasıydılar (Hoş Geldin Atatürk, s. 317 vd.).
Bu takım, Osmanlı'nın idam fermanı olan Sevr'e imza atmış, işgale teslim olmuş, kaçıp gidecekleri ülke ve gemileri bile ayarlamışlardı.
Bir de çetin kongreler sürecinde Gazi Paşa tarafından ikna ve ıslah edilip Kuvva kadrosuna katılıncaya kadar manda müdafaası yapan Amerikan mandaları vardı.
İnönü ve Halide Edip'ler bu türün namlı örnekleridir (Hoş Geldin Atatürk, s. 59, 396, 397, 829, 889).
Millî Mücadele'nin önde gelen isimlerinden Bekir Sami, İs-mail Hami, Vasıf, Rafet Beylerle, İsmail Fazıl Paşa (Ali Fuat Cebesoy'un babası) başta olmak üzere Ahmed Rıza Bey, Ahmed İzzet Paşa, Cevat Paşa, Çürüksulu Mahmut Paşa, Reşat Hikmet, Cami (Bozkurt), Reşit Sami Bey¬ler Kara Vasıf Bey ve Esat Paşa gibi birçok zevat Amerikan mandası tarafındaydı
(Hoş Geldin Atatürk, s. 396, 397).
Atatürk, bunların hazır olduğu kongre ve sohbetlerde şu can alıcı konuşmaları yapıyordu:
"Biz manda ve himaye altına girecek bir toplum değiliz; hiçbir zaman da olmadık. Biz uluslar kurduk, uluslar yıktık ama asla boyun¬duruk altına girmedik. Ya bağımsızlık ya ölüm. Başka çıkar yol görmüyorum.
"Ahmaklar, memleketi Amerikan mandasına, İngiliz himaye-sine terk etmekle kurtulacak sanıyorlar. Kendi rahatlarını temin etmek için bütün bir vatanı ve tarih boyunca devam edip gelen Türk istiklalini feda ediyorlar"
(Hoş Geldin Atatürk, s. 59, 395).
Atatürk, bir taraftan da bunları ikna etti, edebildiği kadar ıslah etti, yüreklerinde bağımsızlık ateşi yaktı; Milli Mücadele kadrosunu oluşturdu.
21 Mayıs 1919 nüs¬hasında "İngilizleri istiyoruz" diyen Alemdar ve İkdam gibi birçok mevkute manda borazanıydılar (Hoş Geldin Atatürk, s. 235, 237). Atatürk bunların mandalığını da Hakimiyet-i Milliye, Öğüd, Sebilürreşad gibi gazetelerle boşa çıkardı (Hoş Geldin Atatürk, s. 234).
Gazi Paşa, henüz Cumhuriyet ilan edilmeden önce İzmir'de Milli İktisad kongresini toplayarak sömürgeci kapitalist iktisadî mandanın önünü kesti, Milli İktisad icraatlarıyla yeni Türkiye ekonomisini şahlandırdı (Hoş Geldin Atatürk, s.875 vd).
FETÖ, AB'ci-Amerikancı siyaset ve müflis liberal ekonomi yönetimi örneğinde görüldüğü üzere; 1938'den bu yana Türkiye'de aynı manda türleri palazlanmıştır.
Bugün de Türkiye'nin kurtuluşu, dini, siyasi ve iktisadî manda ve onlara borazanlık yapan medya mandacılığını ıslah edecek imanı, yüreği, projesi ve modeli olan bir Hoş Geldin Atatürk siyasetiyle mümkündür. Bunun da adı ve adresi, Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosudur.
Gerisi, adı, tabelası ve söylemi ne olursa olsun, üç aşağı-beş yukarı yüzyıl önceki mandanın mutasyona uğramış çeşitli çağdaş türlerinden başka bir şey değildir.
Prof. Dr. Baş, Hoş Geldin Atatürk yapıtıyla, bugün Amerika ve Avrupa Birliği başta olmak üzere vahşi küresel ve bölgesel aktörlerin devlet ve ülkemiz üzerindeki oyunlarını bozacak tecrübe ve model sunuyor. Mandanın her türlüsünü yağdan kıl çeker gibi bertaraf ediyor.
Atatürk, işgalci Haçlılara karşı Kurtuluş mücadelesi verirken, içteki üç türlü mandanın da fitnelerini boşa çıkartıyordu.
FETÖ'vâri İslam kisveli dinci manda,
Yerleşik siyasî-bürokratik manda,
Sömürgeci kapitalist-iktisadî manda?
Bir de dördüncü kol olarak bunlara sözcülük yapan mütareke medya.
Şeyhulislam, müderris ve hoca diye bilinen İslamcı kisveli manda takımı, Ehl-i Kitap ile ittifak batıllarını yayarak İngilizlere teslim olmuştu. Bölücü gayr-ı Müslim azınlıklar da bunların safındaydı.
Bu güruh, İngiliz ve sair işgalcilere karşı "vatanımızda ne işiniz var" demek yerine; işgalci Haçlı ordularına karşı iman ve vatan mücadelesi veren Atatürk ve silah arkadaşlarını dinsiz, bağiyy, Deccal ve katl-i vacip eşkıya fetvaları verip yayıyorlardı.
Şeyhulislam Dürrizade Abdullah, Şeyhulislam Mustafa Sabri, Rahip Frew'in aklına tutulmuş Said Molla, İskilipli Atıf ve FETÖ'nün hocası Said Nursî baş çekiyorlardı (Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk, s. 417, 457, 669).
Atatürk, bunların manda ve Haçlı fitnelerini, sayıları bini aşan samimi dindar hak dostu, ulema ve müftülerle bozdu (Hoş Geldin Atatürk, s. 422-430 vd.)
Padişah, Damat Ferit, Ali Rıza Paşa, İngiliz Muhipler Cemiyeti, Ali Kemal (Dahiliye ve Maarif Nazırı), Mehmet Ali ve Adil (Da-hiliye Nazırı), Refik Halit (Posta ve Telgraf Müdürü Umumisi), Hoca Zeynelabidin (Hürriyet ve İtilaf Partisi Reisi) gibiler ise yerleşik-bürokratik İngiliz mandasıydılar (Hoş Geldin Atatürk, s. 317 vd.).
Bu takım, Osmanlı'nın idam fermanı olan Sevr'e imza atmış, işgale teslim olmuş, kaçıp gidecekleri ülke ve gemileri bile ayarlamışlardı.
Bir de çetin kongreler sürecinde Gazi Paşa tarafından ikna ve ıslah edilip Kuvva kadrosuna katılıncaya kadar manda müdafaası yapan Amerikan mandaları vardı.
İnönü ve Halide Edip'ler bu türün namlı örnekleridir (Hoş Geldin Atatürk, s. 59, 396, 397, 829, 889).
Millî Mücadele'nin önde gelen isimlerinden Bekir Sami, İs-mail Hami, Vasıf, Rafet Beylerle, İsmail Fazıl Paşa (Ali Fuat Cebesoy'un babası) başta olmak üzere Ahmed Rıza Bey, Ahmed İzzet Paşa, Cevat Paşa, Çürüksulu Mahmut Paşa, Reşat Hikmet, Cami (Bozkurt), Reşit Sami Bey¬ler Kara Vasıf Bey ve Esat Paşa gibi birçok zevat Amerikan mandası tarafındaydı
(Hoş Geldin Atatürk, s. 396, 397).
Atatürk, bunların hazır olduğu kongre ve sohbetlerde şu can alıcı konuşmaları yapıyordu:
"Biz manda ve himaye altına girecek bir toplum değiliz; hiçbir zaman da olmadık. Biz uluslar kurduk, uluslar yıktık ama asla boyun¬duruk altına girmedik. Ya bağımsızlık ya ölüm. Başka çıkar yol görmüyorum.
"Ahmaklar, memleketi Amerikan mandasına, İngiliz himaye-sine terk etmekle kurtulacak sanıyorlar. Kendi rahatlarını temin etmek için bütün bir vatanı ve tarih boyunca devam edip gelen Türk istiklalini feda ediyorlar"
(Hoş Geldin Atatürk, s. 59, 395).
Atatürk, bir taraftan da bunları ikna etti, edebildiği kadar ıslah etti, yüreklerinde bağımsızlık ateşi yaktı; Milli Mücadele kadrosunu oluşturdu.
21 Mayıs 1919 nüs¬hasında "İngilizleri istiyoruz" diyen Alemdar ve İkdam gibi birçok mevkute manda borazanıydılar (Hoş Geldin Atatürk, s. 235, 237). Atatürk bunların mandalığını da Hakimiyet-i Milliye, Öğüd, Sebilürreşad gibi gazetelerle boşa çıkardı (Hoş Geldin Atatürk, s. 234).
Gazi Paşa, henüz Cumhuriyet ilan edilmeden önce İzmir'de Milli İktisad kongresini toplayarak sömürgeci kapitalist iktisadî mandanın önünü kesti, Milli İktisad icraatlarıyla yeni Türkiye ekonomisini şahlandırdı (Hoş Geldin Atatürk, s.875 vd).
FETÖ, AB'ci-Amerikancı siyaset ve müflis liberal ekonomi yönetimi örneğinde görüldüğü üzere; 1938'den bu yana Türkiye'de aynı manda türleri palazlanmıştır.
Bugün de Türkiye'nin kurtuluşu, dini, siyasi ve iktisadî manda ve onlara borazanlık yapan medya mandacılığını ıslah edecek imanı, yüreği, projesi ve modeli olan bir Hoş Geldin Atatürk siyasetiyle mümkündür. Bunun da adı ve adresi, Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosudur.
Gerisi, adı, tabelası ve söylemi ne olursa olsun, üç aşağı-beş yukarı yüzyıl önceki mandanın mutasyona uğramış çeşitli çağdaş türlerinden başka bir şey değildir.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019