İnsanları giydiklerinden, görüntülerinden, konuşmalarından tanıyamazsınız, ortaya koyduğu eserlerden tanırsınız. "Ainesi (aynesı) iştir kişinin lafa bakılmaz" der atalarımız…
Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir vatandaşı olup da Atatürk'e hakaret eden vefasızların yine sahneye sürüldüğü bir dönemden geçiyoruz.
Prof. Dr. Haydar Baş, dindar Atatürk'ü belgelerle tanıtan Hoş Geldin Atatürk eserini ortaya koyunca, asırlık senaryoları alt üst olan birileri baya telaşlandı anlaşılan… Atatürk sevgisini, ona olan minnettarlığın ifade edilmesini "Atatürk'ü ilahlaştırma" olarak algılayan ucube bir zihniyet var karşımızda…
Halbuki Atatürk, kendisini "Elhamdülillah hepimiz Müslümanız, hepimiz dindarız" diyerek tanımlıyor. (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, s.2, s.131)
Ve Cenab-ı Hak Kur'an'ında, Hz. Peygamber (s.a.v.) de hadislerinde "Müslümanı Allah için sevmeyi" emretmektedir, bu iman turnusolüdür.
Son Atatürk'e iftira furyasında "Atatürk ilah değildir" söylemini sıkça duyar olduk, sanki böyle olduğunu söyleyenler varmış gibi…
Bu iftiraya, Atatürk'ün dönemin Diyanet İşleri Reisi Rıfat Börekçi'ye hazırlattığı ve o günlerde tüm camilerde okutulan Hutbe Kitabı'ndaki bir hutbeyle cevap verelim.
"Allah'a kulluk ve hamd" başlıklı hutbe, eserin ilk hutbesi, yani kitap bu hutbeyle başlıyor. Atatürk'e iftira atanların da bu hutbeyi okuyup Allah'a imanın nasıl olması gerektiğini Atatürk'ten öğrenmelerini tavsiye ediyorum:
"Bismillahirrahmanirrahim… (Ham ü senâ) O Allah'a mahsustur ki âlemlerin Rabbidir; egirgeyendir, bağışlayandır, ceza gününün mâlikidir. Kulluğu yalnız Sana ederiz, yardımı da ancak Senden dileriz. Bizleri doğru yola, gazaba uğrayanların, sapıkların yoluna değil, kendilerine in'am ettiklerinin yoluna götür." (Fatiha suresi)
Ey cemaat-i Müslimîn!
Bütün âlemleri, görülen görülmeyen, bilinen bilinmeyen, her çeşit yaratığı yaratan Cenab-ı Allah'tır. Allah-u Teâlâ Hazretleri bizleri topraktan, bir damla sudan insan haline getirmiş; akıl vermiş, fikir vermiş, kudret ve irade vermiş; göz kulak, el ayak gibi sayısız nimetler ihsan etmiştir. Bunları iyilere de vermiş, iman etmeyenlere de… Bu nimetleri verirken ayırt etmemiştir.
Ancak bilmiş olun ki; akıl, irade, ihtiyaç sahibi olarak yarattığı insanlara sonraki nimetleri bir değildir.
Onlara vereceği nimetleri gayret ve çalışma kanununa bağlamıştır.
Dünyada çalışan kazanır ve çalıştığının karşılığını alır. Çalışmayanlar da tembelliğinin cezasını muhakkak görür. Bunun içindir ki Allah-u Teâla Hazretleri ahirette vereceği nimetleri de herkesin gayretleri ve çalışmasına göre verecektir.
Kullarına iradelerinin sarf ettikleri kâmil iman ve güzel amele öre ahirette mükâfat olarak bağışlayacak ve ihsanda bulunacaktır. Dünyada hayır işleyen, iyi ve güzel işlerle uğraşlarda bulunanlar ahirette Allah'ın nimetlerine kavuşacaklar, mükâfatını da göreceklerdir. Salih işleri olmayanlara ahirette nimet de yoktur.
Cemaat-i Müslümîn! Mademki her şeyi yaratan, terbiye eden kemale erdiren ve öldüren yalnız Cenab-ı Allah'tır; mademki Ruz-i Ceza'nın, hesap gününün tek sahibi de O'dur; ahirette herkes yaptığı işe göre ya mükafat görecek ya da suçunun karşılığı ceza ile karşılaşacaktır. Öyleyse hamd ve şükür yalnız Allah'adır.
Bize sayısız nimetleri bol bol veren Allah'ımıza daima hamd ve şükür etmek, daima ibadet ve taatte bulunmak ve hiçbir zaman O'nun emirleri haricine çıkmamak en önemli vazifemizdir. Buna aykırı hareket etmek hem nankörlüktür, hem de dünya ve ahirette çok ağır cezayı gerektirmektedir. Yaratıcımıza karşı kulluğumuzu böyle göstereceğiz.
Dünyada ve ahirette kurtuluş için yapın dediklerini yapacağız. Şunu da iyi biliniz ki! Bir mü'min yalnız Alllah'ına kulluk eder, yalnız Allah'ından yardım ister. Başkasına kulluk etmek, taşlardan, ağaçlardan medet ummak, bunlara yüz göz sürmek en büyük şirktir. Bunu böylece kalbinize yerleştiriniz ve Cenab-ı Hakk'a şu şekilde dua ediniz: "Ya Rab! Bizlere doğru yolu, nimetine eren, gazabına uğramayan, azıp sapmamış olanların yoluna sok; bize hidayet et. Azıp sapmış olanların gittikleri yola sapmaktan bizleri koru.
Cemaat-i Müslimîn! Her namazda okuduğumuz Fatiha suresi işte bize bu gerçekleri, bu söylediklerimi öğretmekte ve bunları daima bizlere hatırlatmaktadır.
Al-i İmran, 20: Onlar sana karşı çal çene ederlerse kendilerine "Ben, bana tâbi olanlar ile beraber Allah'a teslim ettim", kitaba nail olanlar ile ümmilere de "İslam'ı kabul ettiniz mi?" dersin. Eğer İslam'ı kabul ederlerse onlar doğru yolu bulmuşlar demektir. Şayet yüz çevirirlerse Sana düşen yalnız risaleti tebliğdir. Allah kullarını görür. (Hoş Geldin Atatürk, Prof. Dr. Haydar Baş, s.679-681; Emine Şeyma Usta, Atatürk'ün Cuma Hutbeleri, s.19-21)
Prof. Dr. Baş'ın önceki gün Meltem TV'de canlı yayınlanan Haber Ötesi programında ifade ettiği gibi, Atatürk'ün kendisini Nutuk'ta "Kutbu-l Aktab" ya da "Selanik Meydan Dedesi" olarak ifade etmesi, bir ilahlık iddiası değil, Allah'a kulluğun zirvesini yaşamasıdır.
İslam'ın "i"sinden bile anlamayanların, bugün din hakkında cahilâne bir şekilde konuşması, "dinime küfreden bari müsellim olsa" misali kendilerinde olmayan iman Atatürk'te olmasına rağmen iman ve din hakkında kendilerini otorite olarak görmeleri ne büyük nasipsizlik…
Allah gerçekleri doğru kaynaklardan ve doğru insanlardan öğrenmeyi nasip eylesin.
Ki İslam'ı doruk noktada yaşayan bir Müslüman'a iftira atma imansızlığına düşmeyelim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025