Bağımsızlık ruhu
05.04.2002 00:00:00
Fatma BERK
Ülkemizin Kurtuluş Savaşı yıllarından hiçbir farkı olmadığı, top-tüfekle değil ama siyasî, ekonomik, kültürel yönden kuşatılmış olduğu gereği Prof. Dr. Haydar Baş hocamız tarafından defalarca tekrarlanmıştır. Yeni Mesaj gazetesindeki makalelerinden ve Meltem TV'deki programlarından insanımıza hitap eden Prof. Dr. Haydar Baş hocamız bu gerçeği meydanlarda da vurguladı. İlk defa 7 Nisan 2000'deki Trabzon'da yapılan "Soykırım İddilarına Red ve Ulusal Bağımsızlık" mitinginde durum tespiti ve çözüm önerilerini sunduğunda Kuvay-ı Milliye ruhundan bahsetmişti. Kurtuluş mücadelesinin kazanılmasında rol oynayan bu ruhun bugün diriltilmesi gerektiğini söylüyordu. Bu ülkenin ancak özüne dönerek kalkınabileceği, Avrupa'ya, ABD'ye muhtaç olmadığı ve hatta onların bize muhtaç olduğunu haykırıyordu. Bu haykırışlar Ankara ve İstanbul'da da devam etti. Ve Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın bahsettiği Kuvay-ı Milliye ruhuyla donanmış Bağımsız Türkiye Partisi 25 Eylül 2001'de siyaset sahnesindeki yerini aldı.
Ülkeyi kurtuluşa götürecek çözümleriyle, bağımsızlık adına, milî menfaatler için çalışacak olan Bağımsız Türkiye Partisi mandacı zihniyet karşısında tek parti olduğunu kısa bir sürede ispatladı ve halkımızın desteğiyle iktidara doğru yürüyor. Fakat bu yürüyüş bazı Batı hayranlarının Atatürk'ün Kuvay-ı Milliye'sine karşı çıktıkları gibi, mandacı zihniyetin hedefi oldu.
Tam bağımsız bir Türkiye için yola çıkan Bağımsız Türkiye Partisi, çeşitli illerde yaptığı pogramlarda halkımızın yoğun ilgisine mazhar olunca, bir kesim siyasiler, sahip oldukları görüşlerinden halkı kandırarak kendi taraflarına çekmek için çark etmiş gibi görünmeye başladılar.
AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan çok değil daha 5 Mart'ta ana haber bülteninde "AB'ye karşı çıkmak millî menfaatlere ters düşer" derken ve aynı partinin Gn. Bşk. Yardımcısı Abdullah Gül "Biz IMF programını kamçısız uygulardık" diyordu. Bugün ise Tayyip Erdoğan Kuvay-ı Milliye ruhudan bahsetmeye başladı. Ben şahsen Erdoğan'ın görüşlerinde bir değişiklik olmadığını yine AB yine IMF dediklerini onlarsız olmayacağını düşündüklerini, ancak sempatizan toplamak için BTP'nin Kuvay-ı Milliye söylemine sahip çıkmaya çalıştığını gözlüyorum. Ama gerçek Kuvay-ı Milliyeci olmadan ülke kurtarılmaz. Erdoğan bunu unutmuşa benziyor. Lider olmak proje üretmek demektir. Başkasının söylemine sahip çıkmak değil.
Çünkü Gen. Bşk. Yardımcılarından Van Milletvekili Hüseyin Çelik Kurtuluş Savaşı'nda Ermeni Hınçak ve Toşnak komitacılarına cephanelik görevi gören Van'daki Ermeni Kilisesini onarma girişimi vardı. Kurtuluş mücadelesi bugünün AB'sine, IMF'sine karşı verilmiş bir mücadeleydi. Ülkemizi bölmeye çalışan zihniyete karşı Kuvay-ı Milliye vardı.
İşte bugünde AB'ye, IMF'ye, Dünya Bankası'na karşı Kuvay-ı Milliye kadrosunun kurduğu BTP var.
Onun için halkımız bu kandırmacalara gelmeyecek kadar akıllı, asîl ve geçmişine bağlıdır. Bağımsız Türkiye isteyenlerle, mandacıların mücadelesi devam etmektedir.
Ülkemizin Kurtuluş Savaşı yıllarından hiçbir farkı olmadığı, top-tüfekle değil ama siyasî, ekonomik, kültürel yönden kuşatılmış olduğu gereği Prof. Dr. Haydar Baş hocamız tarafından defalarca tekrarlanmıştır. Yeni Mesaj gazetesindeki makalelerinden ve Meltem TV'deki programlarından insanımıza hitap eden Prof. Dr. Haydar Baş hocamız bu gerçeği meydanlarda da vurguladı. İlk defa 7 Nisan 2000'deki Trabzon'da yapılan "Soykırım İddilarına Red ve Ulusal Bağımsızlık" mitinginde durum tespiti ve çözüm önerilerini sunduğunda Kuvay-ı Milliye ruhundan bahsetmişti. Kurtuluş mücadelesinin kazanılmasında rol oynayan bu ruhun bugün diriltilmesi gerektiğini söylüyordu. Bu ülkenin ancak özüne dönerek kalkınabileceği, Avrupa'ya, ABD'ye muhtaç olmadığı ve hatta onların bize muhtaç olduğunu haykırıyordu. Bu haykırışlar Ankara ve İstanbul'da da devam etti. Ve Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın bahsettiği Kuvay-ı Milliye ruhuyla donanmış Bağımsız Türkiye Partisi 25 Eylül 2001'de siyaset sahnesindeki yerini aldı.
Ülkeyi kurtuluşa götürecek çözümleriyle, bağımsızlık adına, milî menfaatler için çalışacak olan Bağımsız Türkiye Partisi mandacı zihniyet karşısında tek parti olduğunu kısa bir sürede ispatladı ve halkımızın desteğiyle iktidara doğru yürüyor. Fakat bu yürüyüş bazı Batı hayranlarının Atatürk'ün Kuvay-ı Milliye'sine karşı çıktıkları gibi, mandacı zihniyetin hedefi oldu.
Tam bağımsız bir Türkiye için yola çıkan Bağımsız Türkiye Partisi, çeşitli illerde yaptığı pogramlarda halkımızın yoğun ilgisine mazhar olunca, bir kesim siyasiler, sahip oldukları görüşlerinden halkı kandırarak kendi taraflarına çekmek için çark etmiş gibi görünmeye başladılar.
AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan çok değil daha 5 Mart'ta ana haber bülteninde "AB'ye karşı çıkmak millî menfaatlere ters düşer" derken ve aynı partinin Gn. Bşk. Yardımcısı Abdullah Gül "Biz IMF programını kamçısız uygulardık" diyordu. Bugün ise Tayyip Erdoğan Kuvay-ı Milliye ruhudan bahsetmeye başladı. Ben şahsen Erdoğan'ın görüşlerinde bir değişiklik olmadığını yine AB yine IMF dediklerini onlarsız olmayacağını düşündüklerini, ancak sempatizan toplamak için BTP'nin Kuvay-ı Milliye söylemine sahip çıkmaya çalıştığını gözlüyorum. Ama gerçek Kuvay-ı Milliyeci olmadan ülke kurtarılmaz. Erdoğan bunu unutmuşa benziyor. Lider olmak proje üretmek demektir. Başkasının söylemine sahip çıkmak değil.
Çünkü Gen. Bşk. Yardımcılarından Van Milletvekili Hüseyin Çelik Kurtuluş Savaşı'nda Ermeni Hınçak ve Toşnak komitacılarına cephanelik görevi gören Van'daki Ermeni Kilisesini onarma girişimi vardı. Kurtuluş mücadelesi bugünün AB'sine, IMF'sine karşı verilmiş bir mücadeleydi. Ülkemizi bölmeye çalışan zihniyete karşı Kuvay-ı Milliye vardı.
İşte bugünde AB'ye, IMF'ye, Dünya Bankası'na karşı Kuvay-ı Milliye kadrosunun kurduğu BTP var.
Onun için halkımız bu kandırmacalara gelmeyecek kadar akıllı, asîl ve geçmişine bağlıdır. Bağımsız Türkiye isteyenlerle, mandacıların mücadelesi devam etmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
