İlginç günlerden geçiyoruz. Millet ittifakı sokaklarda vatandaşın derdini dinleyerek adeta gazını alırken Cumhur ittifakı da ekranlardan ve yandaş medya aracılığı ile çizdikleri pembe tablo ile seçmenlerini ayık tutmaya çalışıyor.
Ama gerçek olan şu ki, her iki anlayışında çözümü yok. Aynı istikamette yarış yapan sürücüler gibi birbirlerine üstünlük kurmaya çalışıyorlar.
Millet ittifakının lider ve kurmayları halkın içine giriyor. Tabi geçen yıl Sayın Erdoğan'ın, Rize'de yaşanan hadiseden sonra Meral Akşener'e yönelik, 'Gelin Hanım'a, Rize'de gereken dersi verdiler. Bu daha bir, daha neler olacak neler. Daha dur bakalım bunlar iyi günler" sözleriyle müthiş bir basiret örneği vermişti. Şimdi yaşananları izliyorsunuz.
Tabi Cumhur ittifakı neden sokağa, halkın arasına inmiyor, sorusu da soruluyor. Nasıl insinler ki? İktidarın bakanları, vatandaşın yaşadığı gerçekleri kabul etmiyor.
Bir bakan, Avrupa'nın en ucuz benzini bizde' derken diğeri 'en ucuz doğalgaz bizde' diyor. Bir diğeri, 'bu ülkede açlık filan yok' derken öteki, 'karnına kuru ekmek giren aç değildir' diyor.
Bir başkası telefon ile ekonomik kalkınmışlığa örnek gösterirken diğeri 'sokaklardaki arabaları görmüyor musunuz, halinize şükredin' diyor.
Biri, 'dünyada da kriz var' derken diğeri 'bizde miriz kriz yok. Kaynakları döke saça kullanabiliyoruz' diyor.
Haliyle bu mantık sokakta elektriklenmeğe sebep oluyor. En iyisi devlet kanallarından, yandaş kanallardan, sosyal medyadan açıklamalarla durumu idare etmek!
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal vekil seçildiği Kahramanmaraş'a gitti. Halkın içine filan girmedi. Özel ortamda bir gurup vatandaş ve muhtarlarla bir araya geldi.
İçerde ne konuşuldu, kim ne dedi, bilinmiyor ama medyaya yansıyan Mahir Ünal'ın, '1970'li yıllarda tüp kuyrukları vardı. Şimdi yok. O yıllarda gençler darbelere maruz kalıyordu, şimdi kalmıyorlar' sözleri ve 'devletin bakanı burada, siz bu üslupla bu makama bunları söyleyemezsiniz" sözleri içerden neler konuşulduğunu işaretlerini gösteriyordu.
İktidar partisi ve Mahir Ünal neden geçmişe takılıp kaldı? Neden 2022 dünyasına bir türlü gelemiyorlar?
Oysa aynı Mahir Ünal 2017 Kasım'ında, 'eskiden Avrupa öksürse Türkiye ekonomik krize girerdi, şimdi dünya yanıyor, ekonomik operasyon yapıyorlar yine dimdik ayaktayız hamdolsun' diyordu.
Şimdi neden 'dimdik ayaktayız' demiyor da, 'devletin bakanı ile böyle konuşamazsın' diyor?
Milli Eğitim Bakanı'nın açıkladığı destan
20 yılda beş ayrı eğitim müfredatı değiştiren, 7 veya sekiz bakan değiştiren, eğitim özelleştirildiği, öğrencilerin 'müşteri' pozisyonuna düştüğü, sınav, mülakat şaibelerinin gündemden düşmediği ülkemizin son Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer uzun uzun betona yatırdıkları paraları, derslik sayılarını vs. anlatarak, 'Bu son 20 yıl eğitimde bir başarı hikayesidir' dedi.
Evet, ülkemizde yarım milyondan fazla öğretmen adayı atanmayı bekliyor.
2021 Sayıştay raporlarına göre öğretmen açığı 138 bin. Hükümet 20 bin atama müjdesi (!) veriyor.
Rakamlara göre 1999'da her 100 öğretmen adayından 60'ı, 2021'de ise her 100 adaydan 2,5'u atanmış.
18 milyondan fazla ilk ve orta öğretimde öğrencimiz var. (Müthiş bir beyin gücü.)
Ama 1 milyon 700 bin öğrencinin evinde internet olmadığı, 227 bin öğrencinin evinde de televizyon olmadığı geçtiğimiz yıl ortaya çıktı. Fatih Projesi, dediler. Ama sonuç Ankapark çıktı.
Türkiye, OECD'nin eğitim raporunda 41. Sırada.
Ya yükseköğretim?
Geçen hafta Sayın Erdoğan Şanlıurfa'da; "81 vilayetimizin tamamında üniversitemiz var mı? Var. Bu kadar üniversiteye ne gerek var dediler. Hani Tatlıses bir gün dedi de Şanlıurfa ile ilgili 'Oxford vardı da biz mi gitmedik ' diye, biz de şimdi hepsini ta Hakkâri'ye kadar taşıdık. Bu bir şeyi gösteriyor. Medeni olmak budur. Modernleşme budur. Çağı yakalamak budur. Çağdaş mücadele budur" dedi.
Ama son yapılan YKS sınavında 2 milyon 50 bin öğrenci açıkta kaldı.
Çoğu büyükşehirlerde olmak üzere 9 milyon yükseköğrenim öğrencisi var. Ama özel ve devlet yurtlarının yatak kapasitesi 1 milyon 138 bin.
MEB Bakanı Sayın Özer ne diyordu? 'Son 20 yıl eğitimde bir başarı hikayesidir'.
Sonuç
Bülent Arınç: "Tatlı su balığı siyasetçileri var, suya sabuna dokunmadan. Majestelerinin gazetecileri var. Havanın suyun berraklığından bahsederler. Öksürmenin, bağırmanın zamanıdır. Kral çıplak demenin vaktidir. Allah, cesur olana izzet verir".
Aynı Bülent Arınç: "Sayın Cumhurbaşkanımızın ve onun partisinin liderliğinde bu yapılan hizmetlerin hepsine topluca sahip çıkmamız gerekiyor. Manisa vefalıdır. Bana gösterdiği vefanın 10 mislini Sayın Cumhurbaşkanımıza da onun partisine de gösterecektir."
Yüce Allah (c.c) kime izzet verirmiş?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025