Gergin günler geçiriyoruz. Meydanlarda kin, nefret, öfke hatta hakaret söylemleri yankılanıyor.
Birçok kişiden, 'artık şu seçim gelsin geçsin' serzenişini duyuyorum. Şahsi kanaatimi söylüyorum; maalesef siyasetçilerimiz el birliği, dil birliği ile oku yaydan fırlattılar.
1 Nisan ve sonrasında emin olun kimin kazandığı çok arka planda kalacak. Çünkü Türkiye'nin derdi büyük.
Ekonominin kontrolü hükümetin elinde değil. Hükümet parayı kontrol edemiyor. Enflasyonun ateşi hiç düşmedi.
Fabrikalar, işletmeler kapanıyor. İşsizlik rakamları zirveyi zorluyor. Zenginler paralarını yurt dışına kaçırırken, bankaların dolar provokatörlüğü yaptığı iddialarını hükümet inceliyor.
Suriye, Fırat'ın doğusu, PKK-PYD, İsrail, Kudüs, Golan Tepeleri, S-400, AB süreci filan derken devletimiz açık tehdit altında.
Osmanlı'nın son dönemlerinde, 'ver, kurtul' mantığı hakimdi. Şimdi 'sus, denileni yap kurtul' dayatmasıyla karşı karşıyayız.
Osmanlı'nın son dönemlerinde, 'ver, kurtul' mantığı hakimdi. Şimdi 'sus, denileni yap kurtul' dayatmasıyla karşı karşıyayız.
'Ver kurtulun' neticesini hepimiz biliyoruz. Kendi milli stratejimizi ortaya koyacak ne bir siyasi anlayışımız, ne bir ekonomik sistemimiz var.
İşte Golan Tepeleri. 'ABD'nin kararını tanımıyoruz, kabul de etmiyoruz' dedik. Doğru olan da bu idi… Ama ekonomik bağımsızlığımız olmadığı için doların masaya yumruk vurmakla düşmeyeceğini anında gösterdiler. Doların yükselmemesi için faiz belasına sarıldılar. Her ikisi de bela.
Faizler artarsa yatırım duruyor. Dolar arttığında ise bakkalından şirketine, işletmecisinden holdingine, devletinden vatandaşına kadar herkesin borcu katlanıyor.
Haliyle işsizlik, istikrarsızlık ortaya çıkıyor. Bu gerçekleri yaşıyoruz ve daha acı gerçekler önümüzde bizi bekliyor.
Böyle bir ortamda sırf kazanmak veya kaybetmemek için meydanlarda milletin bağrına ekilen kin, nefret tohumları da acı meyvelerini verecek. Kardeş kardeşe düşürülecek.
Tabi bu tehlikeyi milyonlara yön veren liderler de çok iyi biliyor ki! Beka, diye bir kavram ortaya attılar. Bu bir aldatmaca…
Yörüngesinden çıkan bir meteorun dünyaya yaklaşması, çarpıp, çapmayacağı bile önceden tespit edilirken, bir devlet için bekanın bir anda ortaya çıkması herhalde IQ seviyesinin yetersizliğindendir.
Bir başka gerçek ise AKP ve MHP'nin seçimlerden sonra 'beka' kavramını şemsiye, kalkan veya mazeret yapacaklarıdır.
Seçimlerden sonra olabilecek ekonomik, siyasi gelişmelerin millet üzerindeki etkilerini bu kavrama havale edip, 'biz beka sorunu var diyorduk' şeklinde yine kendilerini aklamaya çalışacak, yine halkımızın bir kesimini, 'beka tehdidi' olarak fişleyip, milletimizin önüne koyacaklar.
Bu karanlığa kim sevinecek? ABD, İsrail, AB, PKK-PYD, Vatikan, ABD'nin emir erlerin Suud, Mısır gibi ülkeler.
Bu senaryo sanal değil. Defalarca bu millet üzerinde kurgulanmış ve fiiliyata geçirilmiş bir senaryo.
Bu senaryoyu gören, devlet-millet bütünlüğünün, milletin birlik ve beraberliğinin her şeyden önemli olduğunu haykıran tek lider var. Prof. Dr. Haydar Baş var.
Anayasa Profesörü Ali Ünal Emiroğlu hocamız geçtiğimiz Pazartesi günü köşesinde bu hakikati çok net özetledi:
"BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş tek başına bir insan hakları kürsüsüdür. O kürsüde nefret söylemi yoktur. İnsan vardır, insanlık vardır, insancıl hukuk vardır. Ve kocaman sevgi vardır."
BTP Genel Başkanı Sayın Baş meydanlarda, ekranlarda, toplantılarda; Biz kardeşiz, diyor. Bana oy veren de kardeşimdir, oy vermeyen de kardeşimdir, diyor.
Sağcı da Müslüman'dır, solcu da Müslüman'dır diyor. Alevi, Sünni, Cafer, Şii hepimiz itikatta biriz, Müslümanız, diyor.
Bu topraklar üzerinde Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Türk'ü Müslüman olan herkes bir millettir, o milletin adı da Türk Milletidir, diyor.
Deniz Gezmişleri anlatıyor. Filistin, Maraş, Antep olaylarını anlatıyor. ABD-AB-İsrail üçgenini anlatıyor. Ülkemizde oynanmak istenen oyunu önümüze koyuyor.
Ekonomik bağımsızlığın tek çıkış kapısı olan kendisine ait Milli Ekonomi Modelini ve başta Rusya olmak üzere bu Model'le ekonomik bağımsızlıklarına kavuşan ülkeleri anlatıyor.
Prof. Dr. Haydar Baş birliğe, beraberliğe çağırıyor. Maddi, manevi kurtuluş ve huzur kapısına çağırıyor.
Çok geç olmadan bu sese koşmamız lazım…
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024