Ramazan geceleri, yüreklerin yufkalaşması, ilahi emir ve yasaklar karşısında hassasiyet kazanması için elbette en elverişli ve müstesna zaman dilimleridir.
Gecenin başlangıcı olan iftar vakitleri ayrı bir tat, ayrı bir lezzet, imsak vaktine kadar süren sahur vakitleri ise daha apayrı feyz kaynağıdır.
'Gündüzleri saim, geceleri kaim' kaidesine göre, gündüzleri oruçlu geçen Ramazanın gecelerini hem ibadet ederek uyanık halde geçirmeli hem de ilim ile, bilim ile, bilimsel çalışmalar ile değerlendirilmeli.
Mü'minleri, akıllarını kullanmaya, akıllarını yeterince çalıştırmaya çağıran Kur'an ayetleri karşısında, bizden öncekilerin tutum ve davranışları ne olmuştur, nasıl olmuştur bilemeyiz fakat yirmi birinci yüz yılı yaşamakta olan bizlerin, Kur'an ayetleri karşısındaki tutum ve davranışları, hem bu çağı hem de gelecek çağları etkileyecektir.
Bu çağın Müslümanları olarak hep şikayetçi olduğumuz mevcut perişan manzaramız elbette, üç-beş senelik bir mesele değil, geriye doğru asırların ihmallerine dayandığı gibi, bugün bizlerden sadır olacak uyuşukluk ve ihmallerin zararları da bizden sonraki çağlara yayılacak, gelecek kuşaklar da bizlerden şikayetçi olacaklardır.
Bu sebepledir ki, yaşadıkları çağda Kur'an'ın muhatapları olan Müslümanlar, uyarılara pürdikkat kesilmeli, uyarıldıkları alanlarda vazifelerini eksiksiz yapmalı ve sonraki kuşaklara her manada borçlar aktarmamalıdırlar.
Her günün, her ayın ve her yılın kendine has işleri, meşguliyetleri olduğu gibi elbette her çağın da kendine mahsus işleri ve meşguliyetleri vardır ve olacaktır.
Yaşadıkları dönemde kendi vazifelerini yapmayan, tembellik ve ihmalkârlık yapan kuşaklar, doğal olarak sonraki kuşaklara yığın yığın yükler ve borçlar bırakacaklardır.
Her kuşak kendi çağının işleri ve meşguliyetleri ile uğraşırken, dedelerinden intikal eden yükler ve borçlarla da haliyle boğuşmak zorunda kalacaklar.
Bu pencereden bakınca, Kur'an'ın uyarılarına muhatap olan her kuşağın, bu uyarılar karşısındaki halini, tavrını ve davranışını titizlikle gözden geçirmesi çok hayati ehemmiyet arz etmektedir.
Bu cümleden olarak mesela, Hadid suresinin 16. ayeti karşısındaki durumumuzu değerlendirmek için nice geceler ve nice sahurlar ayırsak az gelecektir:
"Ya o iman edenlere çağı gelmedi mi? ki kalpleri Allah'ın zikrine ve inen hak aşkına huşu' ile coşsun ve bundan evvel kendilerine kitap verilmiş sonra üzerlerinden uzun zaman geçip de kalpleri katılaşmış ve ekserîsi fıska dalmış bulunanlar gibi olmasınlar."(Hadid: 16)
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025