Dünden bugüne Avrupa milletimize, bolluğun, bereketin, özgürlüğün vatanı olarak anlatıldı adeta. ABD ise yenidünya olarak belleklere kazındı. Her siyasi anlayış, iktidarda iken veya muhalefetteyken Avrupa'ya aşklarını ilan ettiler. Avrupa karşıtı siyaset yapanların bile kapısını açınca AB'den beslendiğini gördük.
Bu siyaset mantığı, Haçlı Avrupa'nın her istediklerinin vermenin ötesinde her emirlerini de koşulsuz yerine getirdi. Gümrük birliğinden tarıma, hayvancılığa kadar inancımızdan vatanımıza kadar her istediklerini yaptık. Hatta gidip, İslam Dünyasına savaş açan Papa heykelinin altında AB'ye nikah kıydık. Milletimize bu nikahı alkışlayın denildi, alkışladık. Şimdi ise 'sen kimsin ya' noktasına geldik. İşin garibi bu noktada da alkışa devam ediyor milletimiz. Şimdi ise yeniden fasıllar açılması, fasıllara devam edilmesi konuşuluyor.
Bugün Avrupa'ya 'sen kimsin ya' çekenlere deyin ki, tarih 7 Eylül 2001 idi ve Prof. Dr. Haydar Baş diyordu ki; "Temeli Hıristiyan dini olan bu medeniyetler topluluğuna (Avrupa Birliği'ne), temeli tevhid akidesi olan Türk medeniyetinin dahil olamayacağı açıktır.
Kaldı ki, kimliğimizle dahil olamayacağımız kendilerince de açıklanan bu topluluğa, benliğimizi kaybedip, onların istediği şekle girmedikçe, Hıristiyan olmadıkça ne yaparsak yapalım yine üye olamayız. Dini ve devletiyle, Türkü Türk yapan değerleriyle bir bütün olan milletimiz, Hıristiyan kimliğinde asimile olmayı kabul etmeyeceğine göre, AB hevesinden vazgeçmemiz kaçınılmazdır."
Bugün biz, Avrupa'nın kapı kolu değiliz. Avrupa'ya muhtaç da değiliz. 'Kendimize yeni yol arkadaşları buluruz' restini çekenlere, Avrupa'nın teröristleri beslediğini, büyüttüğünü söyleyenlere deyin ki; Tarih 2001 idi ve Prof. Dr. Haydar Baş diyordu ki;
"Avrupa Birliği'nin bize dayattığı şartlar, üzerimizde emelleri olan güçlerin, boşluklardan istifade ederek, ülkenin bölünmesine imkân ve zemin hazırlanmalarını kolaylaştırmaktadır." (5 Eylül 2001)
"Terörizm batının ortaya attığı felsefî akımlardan biridir ve tarihi terörist eylemlerle doludur. Yapacakları hukuk dışı operasyonlarına, medeniyet anlayışı ve insana bakışı taban tabana zıt İslam dünyasını da ortak etmek isteyen Batı, saldırıya karşı savunma maksatlı ilan edilen cihadı terörle bir göstermeye çalışmaktadır." (3 Ekim 2001)
"Batılıların tüm dünyada farklı yöntemler kullanarak toprak elde etme gayelerinde sıra Türkiye'dedir. Uygulanan projelerin (iyimserlikle yaklaşmak yerine) milli bütünlüğümüze karşı büyük bir tehdit içerdiğini asla unutmayalım! Yapılanlar Türk vatanını işgale yönelmek demektir." (22 Ağustos 2001)
Bugün 'elinizdeki doları bozdurun, doları bozdurmayan vatan hainidir, bizden değildir' diyenlere deyin ki, 10 Ocak 2002'de Prof. Dr. Haydar Baş şu sözlerini neden duymazlıktan geldiniz;
"Dünyanın en kıymetli madenlerine sahip, bir petrol denizinin üzerinde oturduğu söylenen ülkemiz, bugünkü şartlarda bu imkânlarını kullanmaktan adeta men edilmekte, kaynaklar emperyalist güçlerce bilinçli bir şekilde saklanmaktadır. Irak'ta tezgâhlanan bir savaşın ise Türkiye'yi de etkilemesi kaçınılmazdır.
Türkiye'yi etkileyecek bir savaş ortamında Ortadoğu'daki bu liderlik vasfı sona ereceği gibi, bölgeden dünyaya açılacak yeni nakil yolları da ortaya çıkacaktır. Afganistan, petrol taşımacılığında ülkemize alternatif bir hat sağlayabilecek konumda olması sebebiyle bir başlangıçtır. Ortadoğu'nun tamamında operasyonların devam etmesi de işte bu gerekçelerle kuvvetle muhtemeldir."
Söylediniz mi? Hatırlattınız mı? Evet, 15 yıl önce birilerinin pembe, yeşil rüyalar gördüğü günlerde Sayın Baş gerçekleri haykırıyordu.
O gün Baş'ı dinlemeyenler bugün ayak oldu. O gün ayak olanlar ise bugün tırnak oldu. Uzayan kesiliyor.
Bu siyaset mantığı, Haçlı Avrupa'nın her istediklerinin vermenin ötesinde her emirlerini de koşulsuz yerine getirdi. Gümrük birliğinden tarıma, hayvancılığa kadar inancımızdan vatanımıza kadar her istediklerini yaptık. Hatta gidip, İslam Dünyasına savaş açan Papa heykelinin altında AB'ye nikah kıydık. Milletimize bu nikahı alkışlayın denildi, alkışladık. Şimdi ise 'sen kimsin ya' noktasına geldik. İşin garibi bu noktada da alkışa devam ediyor milletimiz. Şimdi ise yeniden fasıllar açılması, fasıllara devam edilmesi konuşuluyor.
Bugün Avrupa'ya 'sen kimsin ya' çekenlere deyin ki, tarih 7 Eylül 2001 idi ve Prof. Dr. Haydar Baş diyordu ki; "Temeli Hıristiyan dini olan bu medeniyetler topluluğuna (Avrupa Birliği'ne), temeli tevhid akidesi olan Türk medeniyetinin dahil olamayacağı açıktır.
Kaldı ki, kimliğimizle dahil olamayacağımız kendilerince de açıklanan bu topluluğa, benliğimizi kaybedip, onların istediği şekle girmedikçe, Hıristiyan olmadıkça ne yaparsak yapalım yine üye olamayız. Dini ve devletiyle, Türkü Türk yapan değerleriyle bir bütün olan milletimiz, Hıristiyan kimliğinde asimile olmayı kabul etmeyeceğine göre, AB hevesinden vazgeçmemiz kaçınılmazdır."
Bugün biz, Avrupa'nın kapı kolu değiliz. Avrupa'ya muhtaç da değiliz. 'Kendimize yeni yol arkadaşları buluruz' restini çekenlere, Avrupa'nın teröristleri beslediğini, büyüttüğünü söyleyenlere deyin ki; Tarih 2001 idi ve Prof. Dr. Haydar Baş diyordu ki;
"Avrupa Birliği'nin bize dayattığı şartlar, üzerimizde emelleri olan güçlerin, boşluklardan istifade ederek, ülkenin bölünmesine imkân ve zemin hazırlanmalarını kolaylaştırmaktadır." (5 Eylül 2001)
"Terörizm batının ortaya attığı felsefî akımlardan biridir ve tarihi terörist eylemlerle doludur. Yapacakları hukuk dışı operasyonlarına, medeniyet anlayışı ve insana bakışı taban tabana zıt İslam dünyasını da ortak etmek isteyen Batı, saldırıya karşı savunma maksatlı ilan edilen cihadı terörle bir göstermeye çalışmaktadır." (3 Ekim 2001)
"Batılıların tüm dünyada farklı yöntemler kullanarak toprak elde etme gayelerinde sıra Türkiye'dedir. Uygulanan projelerin (iyimserlikle yaklaşmak yerine) milli bütünlüğümüze karşı büyük bir tehdit içerdiğini asla unutmayalım! Yapılanlar Türk vatanını işgale yönelmek demektir." (22 Ağustos 2001)
Bugün 'elinizdeki doları bozdurun, doları bozdurmayan vatan hainidir, bizden değildir' diyenlere deyin ki, 10 Ocak 2002'de Prof. Dr. Haydar Baş şu sözlerini neden duymazlıktan geldiniz;
"Dünyanın en kıymetli madenlerine sahip, bir petrol denizinin üzerinde oturduğu söylenen ülkemiz, bugünkü şartlarda bu imkânlarını kullanmaktan adeta men edilmekte, kaynaklar emperyalist güçlerce bilinçli bir şekilde saklanmaktadır. Irak'ta tezgâhlanan bir savaşın ise Türkiye'yi de etkilemesi kaçınılmazdır.
Türkiye'yi etkileyecek bir savaş ortamında Ortadoğu'daki bu liderlik vasfı sona ereceği gibi, bölgeden dünyaya açılacak yeni nakil yolları da ortaya çıkacaktır. Afganistan, petrol taşımacılığında ülkemize alternatif bir hat sağlayabilecek konumda olması sebebiyle bir başlangıçtır. Ortadoğu'nun tamamında operasyonların devam etmesi de işte bu gerekçelerle kuvvetle muhtemeldir."
Söylediniz mi? Hatırlattınız mı? Evet, 15 yıl önce birilerinin pembe, yeşil rüyalar gördüğü günlerde Sayın Baş gerçekleri haykırıyordu.
O gün Baş'ı dinlemeyenler bugün ayak oldu. O gün ayak olanlar ise bugün tırnak oldu. Uzayan kesiliyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025