FETÖ ile ters düşen Erdoğan iktidarı, 1 Ocak 2013'te 'analar ağlamasın' sloganı ile bir süreç başlattı. 2015'te AKP heyeti ile malum anlayış 10 maddelik bir mutabakat metni imzaladı ve paylaştı.
İki yıl süren bu süreçte Anadolu, ağlayan analarla doldu. PKK'ya katılım tarihi rekora ulaştı. PKK şehirlerde organize oldu. Şehirler, ilçeler tuzaklandı. TSK bazı ilçelere iki ay giremedi. 600'den fazla şehit verdik.
Şehirlerde her hafta kanlı terör eylemleri gerçekleşti. Binlerce insanımızı kaybettik.
Erdoğan'ın, 'çözeceğim' dediği bir süreç bir kez daha içinden çıkılmaz, izahı yapılamayacak bir sorun haline gelmişti ve Erdoğan çıkıp, "Ne Dolmabahçe mutabakatı? Nereden çıkmış böyle bir şey? Böyle bir mutabakat falan söz konusu değil" dedi.
Anadolu ağlıyor, analar ağlıyor, insanımız ağlıyordu. Masa altında ise FETÖ tehdidi kendini gösteriyordu.
15 Temmuz'dan yaklaşık 4 ay önceydi ve Sayın Erdoğan, Ankara'da muhtarlarla 22'ci kez bir araya gelmiş ve şöyle diyordu: "Tayyip Erdoğan gitsin, demek, bizim tüm siyasetimizi, tüm çalışmalarımızı, üzerine bina ettiğimiz milletimizin, bayrağımızın, vatanımızın, devletimizin tek olması anlayışı yıkılsın' demektir."
Akabinde gerçekleşen planlı kalkışma insanımızı tekrar Erdoğan'ın safına itekledi. AKP seçimleri kazandı ama ortada başta FETÖ ve çözüm süreci olmak üzere binlerce yanıt bekleyen sorular vardı. Erdoğan araya bir rejim değişikliği referandumu sokuşturdu, ardından tek adamın resmileştirildiği seçimler yapıldı.
Ama her gelen gün bir önceki günden daha kötü sonuçlarla geliyor, FETÖ'nün siyasi ayağı merak üstüne merak uyandırmaya devam ediyordu.
Ekonomik kurtuluş savaşı
Erdoğan'a iyi bir mazeret lazımdı ve buldu: "Ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz" başlığını açtı.
Öyle ki, o gün itibarıyla iyi bir ekonomistin yönettiği ülkemiz ekonomisi faiz, kur ve enflasyon başlıklarıyla kuşatmaya altına alınmış, iktidarda bu kuşatmayı delmek, birilerinin heveslerini kursaklarında bırakmak için adımlar atıyorlarmış.
Ve 2020'de Sayın Erdoğan bu savaş için, "2023'te tüm diğer alanlar gibi ekonomide de bambaşka bir Türkiye'yi ortaya koyacağız. Bunun için milletimizden biraz daha sabır, biraz daha metanet ve gayret bekliyorum" ifadelerini kullanıyordu.
2023 de geldi
Geldi, gelmesine ama hiçbir söz yerine getirilmediği gibi dünü aratacak vahim olaylar gerçekleşmeye başladı. Artık ekonomi çökmüştü. Gelir adaletsizliği, işsizlik patlamıştı. Eğitimde, sağlıkta skandalların ardı arkası kesilmiyordu.
Erdoğan iktidarının adımları neticesinde içerde mülteci tehlikesi, hemen sınır ötesindeki PKK-PYD'nin devletleşme süreci, patlayan Filistin davası, İsrail'in gerçekleştirdiği soykırım ve iktidarın, İsrail ile olan ticareti artık sözün bittiği yerdi.
Bebek katili iktidara nefes aldırdı
Yerel seçimlerde kaybeden, anketlerde kaybetmeye devam eden iktidar için bütün bu olumsuzlukları örtecek bir başlık daha lazımdı. Buldular da! O başlığı Devlet Bahçeli açıkladı: 'Bebek katili, Meclise gelsin.' Ardından CHP, DEM topa girdi. Tusaş'a terör saldırısı gerçekleşti. Bazı belediyelere operasyonlar başladı. Dağlarda 150-200 terörist öldürdük, haberleri yapıldı.
BTP Lideri Hüseyin Baş'ın; "Analar ağlamasın diye diye ülkenin anasını ağlattılar, suni gündemler ortaya atıp insanımızı meşgul ettiler. Bir günde terörü hortlattılar" sözleri gerçek oldu.
Bütün siyasiler ve medya Öcalan'a açılan kapıdan çıkanları, CHP'li belediyelere operasyonları konuşuyor.
Bakın neler unutturuldu
Bu başlıklar bir anda devlet ve milletin gerçeklerini halı altına süpürdü. Bebek katilinin unutturduğu bazı başlıkları hatırlatayım;
Cemaatlere, vakıf ve derneklere yılda 30 milyar bütçe ayıran hükümet uzay çalışmalarına 5 milyar ayırması unutturuldu.
400 milyar TL rezerv değerine sahip Sinop Boyabat'taki bakır madeni 3.5 milyar TL'ye Cengiz Holding'e verilmesi unutturuldu.
Başta yargı ve büyükelçilikler olmak üzere yapılan eş, dost, arkadaş atamaları unutuldu.
AKP'li belediyelerin israf, talan ve yalanları unutturuldu.
Yandaşlardan silinen milyarlarca vergi borcu ve yandaşlara ödenecek milyarlarca garanti ödeme rakamları unutturuldu. Başta bebek katliamları olmak üzere sağlık sistemine çöken çeteler unutturuldu. Narin, Sıla bebek, surlardaki vahşet gibi vahim hadiseler yaşanmaya devam ediyor ama unutturuldu.
Alacak-verecek, ev-sahibi-kiracı, kırmızı ışık kavgaları, aile içi kavgalar, kadın cinayetleri gibi sokaklarda akan kan devam ediyor ama unutturuldu.
Her gün bu ülkede çocuklar, kızlar kayboluyor. Bazı yetiştirme yurtlarındaki kız çocukları hakkındaki iddialar utanç verici ama unutturuldu.
BDDK başkan yardımcısı düğünü ve takı töreni, New York belediye başkanına açılan rüşvet soruşturması ve Türkiye'den alınan rüşvet iddiaları unutturuldu.
İsrail ile ticaretin Filistin üzerinden devamı unutturuldu.
Sınır kapısından giriş çıkış işe kaçakçılık yapan milletvekili, 60 kilo altın ile VIP'de yakalanan Eski Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcısı, bir adliyede hakim kontrolündeki toplu fuhuş ve uyuşturucu partisi iddiaları unutturuldu.
İhtiyaç sahiplerine ev sağlamak için Kiptaş tarafından yapılan konutları kendileri ve yakınlarına alan milletvekillerinin, bakanların kimler olduğu unutturuldu.
Grev yapan işçilere müdahale edip, patrona kalkan olan emniyet müdürü, Fernas madencilikte çalışan işçilerin Ankara yürüyüşünde'hastaneye götürüleceksiniz', denilip sonrasında gözaltına alınması unutturuldu.
Fethullah Gülen'in ölümü bile unutturuldu.
Hepsini geç Apo, Dilan Polat'ı bile unutturdu.
Enflasyon, zamlar, vergiler, maaşlar mı? Onları zaten vatandaş unuttu. Eğer vatandaş hakkı olanı unutmasaydı yakarıdaki başlıklar zaten gündem olmazdı.
- Erdoğan ile Esad empatisi yapalım mı? / 05.12.2024
- Ahmaklığın bu kadarı da fazla ama / 04.12.2024
- Abdullah Öcalan, Bahçeli’den de, Erdoğan’dan da basiretliymiş / 02.12.2024
- Sosyal devlet ancak BTP ile mümkün / 01.12.2024
- Sosyal devletten demokratik krallığa / 30.11.2024
- Kıbrıs’a NATO kılıfı / 29.11.2024
- Jennifer Lopez, Sudeysi, Kabe ve Erdoğan / 28.11.2024
- AKP ve MHP, Türkiye’nin gerçek düşmanını perdeliyor / 27.11.2024
- Tam bağımsız Türkiye için vakit tamam, söz konusu vatandır / 25.11.2024