Son model araç-gereçlerle kurulmuş olan eşsiz bir ses düzeni nasıl ki çirkin bir sesi sadece uzaklara, daha uzaklara ulaştırır ve asla güzelleştiremezse, bir toplumda güven sermayesini sıfırlamış olan yöneticilerin ya da öncülerin hesapsız sermayeleri de sadece onların güvensizliklerini daha geniş kitlelere ulaştırmaya yarar.
Yalanı, en modern ses cihazları ile uzak uzak diyarlara anons etmek onu yalan olmaktan çıkarmadığı gibi, bir kere adı yalancıya çıkmış, bir kere adı fırıldağa ve fırıldakçıya çıkmış olanların pahalı elbiseleri ve lüks hayatları da onları o kötü vasıflardan uzaklaştıramaz.
"Doğrusu yetimlerin mallarını haksızca yiyip bitirenler, karınlarını sadece ateşle doldurmuş olurlar. Onlar öteki dünyada da çılgın bir ateşe gireceklerdir." (Nisa: 10).
Adaleti yanıltmak için, hukuka takla attırmak için, zalimin zulmünü ve mazlumun da ıstırabını artırmak için harcanan servetlerin, harcanan sermayelerin geldikleri adres üç aşağı, beş yukarı bellidir; ya yetim hakkıdır ya da genel olarak kul hakkıdır.
Vicdanlar tarafından mahkum edilmiş bir güç, gücü dillere destan olmuş dahi olsa, gerçekte örümcek ağından daha zayıftır.
"Allah'tan başka dost ve yardımcı edinip onlara bağlananlar, kendisine bir ev edinen örümceğe benzerler. Evlerin en çürük ve zayıfı örümcek evidir, keşke bunu bilselerdi." (Ankebut: 41).
Kul hakkına tecavüz edenlerin, yetim ve yoksulun hakkına ve alın terine tenezzül edenlerin, sadece Allah'ı dost edindiklerini kim söyleyebilir?
Yetimin hakkına yaklaşmamak, yoksulun lokmasına el uzatmamak Allah'ın kesin emri iken, tam aksi bir tutum sergileyerek servet biriktirenler elbette, Allah'tan başka dostlara bel bağlamışlardır.
Böylesine edinilmiş servetler, tam lazım oldukları zaman "beş para etmedikleri" gibi sahipleri için de sadece yakıt olacaklardır.
"Ey iman edenler! Doğrusu hahamların ve rahiplerin çoğu halkın mallarını haksız yollardan yerler ve insanları Allah'ın yolundan uzaklaştırırlar. Altını, gümüşü yığıp Allah yolunda harcamayanlar var ya, işte onları acı bir azabın beklediğini müjdele!"
"Yığılan bu altın ve gümüş cehennem ateşinde kızdırılarak, bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün onlara: "İşte! denilecek, sizin nefisleriniz için yığıp hazineye tıktıklarınız! Haydi tadın bakalım o tıktığınız şeyleri! " (Tevbe: 34-35).
Bu uyarı, doğrudan doğruya; "kızım sana söylüyorum gelinim sen anla" uyarısı değil midir?
Var mı anlayan?
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024