Beyinlerimiz esaret altında

26-27 Kasım 2005 tarihlerinde İstanbul'da yapılan Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresi'ne 100'ü aşkın yerli ve yabancı bilim adamı iştirak etmişti. Kongreye katılan bütün bilim adamları Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Milli Ekonomi Modeli'ne olan hayranlıklarını ifade etmişler ve bu hayranlıklarını, sundukları tebliğlerinde belirtmişlerdi. (Sunulan tebliğleri www.milliekonomimodeli.com internet adresinden öğrenebilirsiniz)Kongrede tebliğ sunan akademisyenlerden biri de İllionis Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammed Al Faruque.Sayın Faruque, tebliğinde çok önemli bir hususun altını çiziyor:"Dünyada çok önemli bir problem olarak hür fikirle düşünen insan sayısı çok azdır, çünkü kapitalizm, beyinleri esir altına alma gibi bir plan uygulamaktadır. Böylece beyinler, kapitalist ve sosyalist sistemlerin alt argümanları sayılacak fikir, düşünce ve üretimlere yönlendirilmekten başka bir fonksiyon icra etmemektedir. Dolayısıyla yeni fikirler üretilemeyen bir dünya ile karşı karşıya bulunmaktayız"Bu önemli tespitlerden sonra Sayın Faruque şu gerçeği haykırıyor:"Fakat sizler çok şanslı insanlarsınız. Çünkü sizin aranızda bir dâhi var. Öyle bir dâhi ki sadece Türkiye'ye değil bütün insanlığa sahip çıkıyor"Evet, bu sözler günümüzün süper gücü durumunda olan ABD'nin içinde yetişmiş üst düzey bir akademisyenin bir nevi itirafları.Kapitalist ekonomiler, sahip oldukları "kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız" anlayışından dolayı varolan sözde sınırlı kaynaklardan, bir grup global sermayedarın istifade etmesini, diğer milyarlarca insanın ise ihtiyaçlarının kısılmasını sistem haline getirmiştir.Bugün dünyada söz sahibi olan ve de kapitalist ekonomiyi uygulayan ABD, AB gibi gelişmiş ülkelerde bu anlayış hakim olduğundan ve bu ülkelerin siyasi, sosyal ve ekonomik faaliyetleri bütün dünya insanlarını etkilediğinden ister istemez bütün dünya, bu küresel kölelik zincirine bağlanmıştır.Bu global sömürü sistemi, sistemi devam ettirecek ve güçlendirecek yeniliklere, buluşlara açıktır, ama sitemi tıkayabilecek yeniliklere son derece kapalıdır. Dolayısıyla insanların geneline faydalı olacak gelişmeler global güçler açısından önemli değildir, önemli olan bu güçlerin bu gelişmelerde ne kar sağladığıdır.İşte Sayın Faruque'nin bahsettiği "beyinlerin esaret altına alınması" mevzuu bu sebeptendir.   Örneğin, bor ile çalışan araba teknolojisi icat edilmiştir. Fakat yıllar önce bulunan bu teknoloji devreye konmamıştır. Çünkü bu teknolojinin hammaddesi olan borun yüzde 70'i Türkiye'de bulunmaktadır. Bu teknolojinin devreye girmesi demek Türkiye'nin bor zengini olması, otomotiv sektöründe de stratejik bir öneme sahip olması demektir.Bu durum petrol devi olan birçok global sermayedarın hesaplarının alt üst olmasına yol açacaktır. Ayrıca bu, ABD'nin petrol fiyatlarıyla oynayarak ülkelere siyasi baskı kuramaması demektir. Yine ABD'nin, petrol kıtlığından bahsederek, enerji kaynaklarının daralması yalanlarını uydurarak, kendi halkını savaşlar konusunda ikna edememesi demektir.Yine bir misal vermek gerekirse, global ilaç üreticileri bitkisel ilaç teknolojisinin gelişmesine her zaman engel olmuşlardır. Taa ki, kendileri de bazı bitkisel ilaçları üretmeye başlayıncaya kadar. Yani önemli olan insanların daha sağlıklı olması değil, her zaman rant ve çıkarlar olmuştur. Bilimin önü bu noktada hep bilinçli olarak tıkanmıştır.Şu an ABD'nin İran, Türkiye gibi ülkelere yaptığı nükleer baskıyı da bu kapsamda değerlendirebiliriz. Nükleer enerji, bağımsız olan her ülkenin en tabii hakkı iken ABD ve AB gibi ülkeler "Hayır, ben sahip olabilirim, ama sen asla. İhtiyacın varsa ben sana satarım" şeklinde baskı yapmaktadırlar.Halbuki olması gereken bu mudur? İnsanlığın yararına olan bilimsel ve teknolojik gelişmeler sırf birileri rant sağlıyor diye engellenmemelidir. Bu buluşları bulanlar tehdit edilmemelidir. Önleri açılmalı, hatta her türlü finansal destek sağlanmalı ve insanlık bu gelişmelerden en kısa zamanda istifade ettirilmelidir.Sayın Faruque'nin de ifade ettiği gibi, Prof. Dr. Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli'nde ortaya koyduklarıyla büyük bir dahidir.Sayın Baş'ın modelinde kaynaklar sınırsızdır. Bütün insanlar bu kaynaklardan doya doya istifade etmelidir. Her insanın tükettiğinden daha fazlasını üretme kabiliyeti olduğu gerçeğinden yola çıkarsak Sayın Baş hedefi tam on ikiden vurmuştur.Milli Ekonomi Modeli'nin her bir cümlesi dahiyanedir. Biz bir cümlesini misal verelim: "Üreticiye proje mukabili faizsiz kredi verilecektir"Bunun anlamı şudur: "Ey insanoğlu! sen proje düşün, yeter ki insanlığa faydalı ol, ben senin arkandayım, her türlü desteği sana sağlayacağım"Sayın Baş'ın iktidarında teknoloji, bilim ve dahiler altın dönemini yaşayacak ve bu dünyanın kaynaklarının herkese fazlasıyla yeteceğini herkes bilfiil görecek. İşte o gün Kapitalist ve sosyalist sistemlerin bizleri ne kadar sömürdüğünü, ne kadar zaman kaybettiğimizi açık ve net olarak göreceğiz.