Fiziki coğrafyamızın kırmızı çizgileri, kültür coğrafyamızın kırmızı çizgileri olduğu gibi inanç coğrafyamızın da kırmızı çizgileri elbette vardır.Eğer inanç coğrafyamızın kırmızı çizgilerinde bir ihlal, bir tebdil, bir renk değiştirme olmaz, bu sahadaki saldırılar geri püskürtülürse, diğer alanlardaki kırmızı çizgi ihlalleri telafi edilebilir.Tevhid inancının bütün unsurlarını muhafaza eden, sulandırılmasına kesinlikle müsaade etmeyen nesiller, fiziki coğrafyadaki ihlalleri çabucak telafi edebilir, eksikleri yerine koyabilirler.Ancak, önce inanç coğrafyasındaki kırmızı çizgilerinden vazgeçen nesiller, milletler, diğer ihlallerin farkına bile varamazlar.Bu manada şahsen ilk şoku, o meşhur "Hocaefandi'den Papa'ya mektup" un şu paragrafını okuduğumda yaşamıştım:"Bir öğrenci değişim programı da çok faydalı olacaktır. İnançlı genç insanların birlikte eğitim görmesi birbirlerine yakınlıklarını artıracaktır. Öğrenci değişim programı çerçevesinde üç büyük dinin babası olduğu ikrar edilen Hazreti İbrahim'in doğum yeri olarak bilinen Urfa şehrindeki Harran'da bir ilahiyat okulu kurulabilir. Bu, ya Harran Üniversitesi'ndeki programların genişletilmesi suretiyle ya da üç dinin ihtiyaçlarını da temin edecek şumullü bir müfredata sahip bağımsız bir üniversite şeklinde gerçekleştirilebilir."Bu paragrafın her cümlesini eleştirmek için en az birer makale yazılabilir. Kanaatimizce sineye çekilecek hiçbir cümlesi yok. Ancak ilk okuduğumda tüylerimi ürperten cümle şu idi; "? İnançlı genç insanların birlikte eğitim görmesi?"Bu cümlede, inanç coğrafyamıza ait bir kırmızı çizginin anında turuncuya dönüştürülmesi gerçeği yatıyor.İslam coğrafyasının neresine giderseniz gidin, hangi kesimle, hangi yaş gurubu ile konuşursanız konuşun, "inançlı insan, inançlı genç" dediğiniz zaman mutlaka bir Müslümandan bahsettiğinizi anlayacaklardır."İnançlı insan, inançlı genç" ifadeleri, ırkı, rengi, milliyeti ne olursa olsun Tevhid inancına sahip insanları tarif eder. Bu yaşa kadar okuduğumuz-dinlediğimiz ayet ve hadislerden, edinebildiğimiz kültür birikiminden anladığımız gerçek budur.Sayın Gülen, bu ifadesi ile ilk defa, Hıristiyanların ve Yahudilerin gençlerine de "inançlı gençler" denilebileceğini, böylece aradaki kesin kırmızı çizginin bir kalemle yok edilebileceğini göstermiştir.O tarihten itibaren kırmızı çizgi ihlallerinin ardı arkası kesilmemiş, aynı ekibin basın -yayın organlarında iş, ezan ile çan sesinin beraber yayınlanmasına, haç ile hilalin beraber sergilenmesine kadar götürülmüş, hatta cami ile kilisenin aynı fonksiyonları icra ettiğini yazmışlar, Noel Baba'yı Anadolu Ereni olarak ilan etmişlerdir.Bu gün itibariyle geldikleri nokta çok iyi bilindiği için detaylarına girmiyorum.Biz, o mektup ilk yayınlandığında da eleştirmiştik, bu gün de eleştiriyoruz. İnanç coğrafyamızın kırmızı çizgileri ile kesinlikle oynanmaması gerektiğini, böyle bir şeye hiç kimsenin hakkının ve salahiyetinin olmadığını söyledik/söylüyoruzBu şekilde, inanç coğrafyasının kırmızı çizgileri turuncuya dönüştürülmüş, ölçüleri alt-üst edilmiş, dolayısıyla dostunu-düşmanını tanımaz hale gelmiş bir gençlik yetiştirmenin, sadece ve sadece düşmanlarımıza hizmet olacağını, kesinlikle Müslüman Türk milletine hizmet olmayacağını yazdık/yazıyoruz.Söz konusu mektubun yayınlandığı tarih olan 1998 itibariyle geride bıraktığımız on yıl, bu on yılda yaşadığımız olaylar, bu ekolün desteklediği iktidarlar eliyle vatanın temeline yerleştirilen dinamitler hep biz haklı çıkardı, ne yazık ki hep haklı çıktık ve millet olarak, ülke olarak hep kaybettik.İşte günün birinde bilmem ne üniversitesinde okuyan veya mezun olmuş başörtülü kızlar çıktı ve "İngiliz idaresinde olsaydık daha özgür olurduk" deyip, bir kez daha yıllardır söylediklerimizi haklı çıkardılar.Yıllardır; " okullarımız var, dershanelerimiz var, adam yetiştiriyoruz, üniversitelere adam sokuyoruz, hizmet ediyoruz, sayımız şu kadar oldu" diyerek hava atanların aslında kimlere hizmet ettikleri ve bu milletin en değerli varlığı olan çocuklarını da nasıl harcadıkları bir kez daha ortaya çıktı.Yetiştirdiğiniz, yetiştirmeye devam ettiğiniz gençlik; can düşmanlarına muhabbet beslemeye başlamışsa,vatan düşmanlarını sevmeye başlamışsa, dedelerinin katillerini adalet mercii olarak görmeye başlamışsa, siz bu millete hizmet etmediniz,aksine hem bu milletin çocuklarını heba ettiniz hem de düşmanlara bedava asker yetiştirdiniz demektir.Bir musibet bin nasihat?Anlayana ve alana.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024