Bu ülke üzerinde menfur hesabı olanların, akli dengesi olmayanlara Atatürk heykellerine saldırtarak Türk milletinin liderine olan bağlılığını test ettiği günümüzde, maalesef vatan hainlerini kahramanmış gibi gösteren toplantılar da tertip ediliyor.
Ne hikmetse, Prof. Dr. Haydar Baş'ın bütün delilleriyle ortaya koyduğu gerçek ve dindar Atatürk'ü ağızlarına hiç almayanlar, İngilizlerle işbirliği yaparak Milli Mücadele'ye set olmaya çalışan Mustafa Sabri'yi göklere çıkarıyorlar.
Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ve Osnabrück Üniversitesi İslam İlahiyatı Enstitüsü ortaklığıyla bir çalıştay düzenlendi.
Çalıştayın konusu Osmanlı'nın son şeyhülislamı olan Mustafa Sabri Efendi hakkında güzellemeler? Yani Milli Mücadele döneminde Mustafa Kemal Atatürk'e ve Türk milletine karşı en büyük düşmanlığı yapanlardan biri olan Mustafa Sabri hayırla, övgü dolu cümlelerle yadedildi. Çalıştaya yurt dışından ve içinden 40 katılımcı katıldı.
Bu arada çalışmaya ortak olan İlahiyat Enstitüsü, FETÖ'nün dinlerarası diyalog misyonunun bir başka versiyonu olan medeniyetler ittifakı çalışmalarına ev sahipliği yapmış olan bir enstitü?
Dilerseniz, hakkında övgüler dizilip bir çalıştaya konu edilen Mustafa Sabri Efendi gerçekte kimdir, kaynaklarla tanımaya çalışalım:
"Ona göre Milli Mücadele, devlete başkaldırma hareketinden başka birşey değildi." (Nurşen Mazıcı, Belgelerle Atatürk Döneminde Muhalefet, İstanbul 1984, s.91-92.)
"Mustafa Sabri İngiliz Muhibleri Cemiyeti'nin mensubudur." (İlhamı Soysal, Kurtuluş Savaşında İşbirlikçiler, İstanbul, 1985. s. 110.177; Seçil Akgün, Halifeliğin Kaldırılması ve Laiklik (1924-1928), Turhan Kitabevi, Ankara, (Tarihsiz), s.33)
"Mustafa Sabri Anadolu'da emperyalist güçlere karşı Mustafa Kemal Paşa önderliğinde başlayan milli harekete katılmamıştır. Dahası düşmanca davranışlar sergilemiştir. Öyle ki, ulusal harekat lehinde çalışan din adamlarından başta Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi (Müftüler), Isparta Müftüsü Hüseyin Hüsnü (Özdamar), Uşak Müftüsü Ali Rıza (Bodur), Burhaniye Müftüsü Mehmet (Tarhan), Antalya Müftüsü Ahmet Hamdi ve Sinop Müftüsü İbrahim Hilmi Efendiler olmak üzere pekçok müftüyü görevlerinden azletmiştir." (Bkz. adıgeçenlerin Diyanet İşleri Başkanlığı arşivinde bulunan dosyaları)
"Ulusal harekatın meşru olduğuna dair fetva veren Ankara Müftüsü Mehmet Rifat (Börekçi) Efendi'nin idama mahkum edilmesinde de etkili olmuştur." (Refik Halid Karay, Minelbab İlelmihrab, Tan gazetesi yayını, İstanbul, 1964, s.57)
"Damat Ferit Paşa'yı da eleştiriyordu. Ona göre, Damat Ferit Paşa, Anadolu'ya karşı sert önlemler almıyordu. Aciz, bilgisiz ve beceriksizdi. Bu kanaatini de Vahdettin'e arzetmişti. Bu arada üyesi bulunduğu Damat Ferit Hükümeti'nde de Anadolu hareketinin silah yoluyla bastırılmasını savunmuştu." (Abdülkadir Altunsu, Osmanlı Şeyhülislamları, Ankara 1972, s.258; İbnü'l-Emin Mahmut İnal, Son Sadrazamlar, Cilt: 4, İstanbul 1992, s.2065)
"Mustafa Sabri'nin, ulusal harekete karşı güç kullanılması konusunda etkili olduğunu görüyoruz. Nitekim, 18 Nisan 1920'de Hilafet Ordusu adı altında bir ordu kurularak başına Süleyman Şefik Paşa getirilmişti. Kuvayı Milliye'ye karşı Kuvayı İnzibatiye adı da verilen bu ordunun görevi, ayaklanmalara destek olmak ve Ankara meclisini doğmadan boğmaktı." (Toktamış Ateş, Türk Devrim Tarihi, 3. baskı, Filiz Kitabevi İstanbul 1989, s.209; Ergün Aybars, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi I, İzmir, 1984, s.218-219, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Arşivi, Kİ: 492, D:2 (70)Fh: 1.5)
"Mustafa Sabri, 10 Ağustos 1920'de Türkiye'yi parçalamaya yönelik koşulları içeren Sevr (Sevres) Antlaşması'nı imzalayan hükümette de Şeyhülislam idi. Antlaşma'nın imzalanmasından önce, Antlaşma şartlarını görüşmek üzere, 22 Temmuz 1920'de Yıldız Sarayı'nda Sultan Vahdettin başkanlığındaki meclis-i Âlî (Yüce Kurul) toplantısına Mustafa Sabri de katılmış ve bu kurulda Dürrizâde Abdullah ile, Antlaşma'nın kabulü yolunda görüş bildirmiştir." (T.Ateş, a.g.e., s.243; A. Altunsu, a.g.e, s.256)
"Sevr Antlaşması'nın imzalandığı günün gecesi ailesiyle oturduğu Meşihat binasında eşi Ulviye Hanım'ın ağlayarak 'Sen Allah'tan korkmadın mı? Peygamber'den utanmadın mı? İzmir'in Yunanlılara verilmesine nasıl razı oldun? İstifa edeydin de imza etmeseydin' diye çıkıştığı, fakat Mustafa Sabri'nin eşine cevap veremediği ileri sürülmektedir." (A. Altunsu, a.g.e, s.256-257)
"Mustafa Sabri'yi, ulusal çıkarlarımızla bağdaşmayan, ulusal birlik ve beraberliğimizi bozucu, işgalci devletlerin destek ve yardımlarıyla kurulan derneklerden Tealî-i İslam (İslami Yükseltme) Cemiyeti'nin yöneticileri arasında görüyoruz." (Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasal Partiler, Cilt: II, İstanbul 1986, s.389)
"Türk ordularının İzmir'i kurtarıp, İstanbul'a yönelmesi üzerine de Padişah Vahdettin'den Sadrazamlık isteyen Mustafa Sabri, Müslüman ve Ermenilerden oluşacak bir ordu kurarak, Türk Ordusuna karşı savaşmak arzusunda bulunmuştur. Ancak bu amacını gerçekleştirememiştir." (İnal, a.g.e, Cilt: 4, S.2065, 2071; Ahmet akbulut, "Şeyhülislâm Mustafa Sabri ve Görüşleri (1869-1954)", İslami Araştırmalar, Cilt: 6, Sayı: l, s.32)
Bugün yapılması gereken, içinde yaşadığımız ülkemizin kurucusuna en büyük düşmanlığı yapan bu tür isimleri milletin önüne kahramanmış gibi koymak değil, birlik ve beraberlik unsurumuz olan Mustafa Kemal Atatürk'e ve onun kıymetini bilenlere sahip çıkmaktır. Bu manada, Prof. Dr. Haydar Baş'ın şu sözleri kulağımıza küpe olmalıdır:
"Devletimizin kurucusu Atatürk'ün bu millet ve devlet için mânâsı; tam bağımsızlıktır, millet egemenliğidir, üniter yapıdır, medenî devletlerin seviyesine çıkmanın anahtarıdır, laiklik temelinde inancını yaşayabilmektir, bir ve beraber olmaktır. Kısaca Atatürk, milletimiz için bugün var olabilmenin adıdır?
İnanınız içinden geçtiğimiz süreç, Lozan'ı delmek isteyenlerin arzuladığı kaygan zemin? Bu kaygan zemini çeşitli bahanelerin ardına gizlenerek küçümsemek yerine, saldırıların merkezindeki birleştirici ve kurtarıcı güce sarılmalı ve sahip çıkmalıyız."
Ayıkmak dileğiyle?
Ne hikmetse, Prof. Dr. Haydar Baş'ın bütün delilleriyle ortaya koyduğu gerçek ve dindar Atatürk'ü ağızlarına hiç almayanlar, İngilizlerle işbirliği yaparak Milli Mücadele'ye set olmaya çalışan Mustafa Sabri'yi göklere çıkarıyorlar.
Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ve Osnabrück Üniversitesi İslam İlahiyatı Enstitüsü ortaklığıyla bir çalıştay düzenlendi.
Çalıştayın konusu Osmanlı'nın son şeyhülislamı olan Mustafa Sabri Efendi hakkında güzellemeler? Yani Milli Mücadele döneminde Mustafa Kemal Atatürk'e ve Türk milletine karşı en büyük düşmanlığı yapanlardan biri olan Mustafa Sabri hayırla, övgü dolu cümlelerle yadedildi. Çalıştaya yurt dışından ve içinden 40 katılımcı katıldı.
Bu arada çalışmaya ortak olan İlahiyat Enstitüsü, FETÖ'nün dinlerarası diyalog misyonunun bir başka versiyonu olan medeniyetler ittifakı çalışmalarına ev sahipliği yapmış olan bir enstitü?
Dilerseniz, hakkında övgüler dizilip bir çalıştaya konu edilen Mustafa Sabri Efendi gerçekte kimdir, kaynaklarla tanımaya çalışalım:
"Ona göre Milli Mücadele, devlete başkaldırma hareketinden başka birşey değildi." (Nurşen Mazıcı, Belgelerle Atatürk Döneminde Muhalefet, İstanbul 1984, s.91-92.)
"Mustafa Sabri İngiliz Muhibleri Cemiyeti'nin mensubudur." (İlhamı Soysal, Kurtuluş Savaşında İşbirlikçiler, İstanbul, 1985. s. 110.177; Seçil Akgün, Halifeliğin Kaldırılması ve Laiklik (1924-1928), Turhan Kitabevi, Ankara, (Tarihsiz), s.33)
"Mustafa Sabri Anadolu'da emperyalist güçlere karşı Mustafa Kemal Paşa önderliğinde başlayan milli harekete katılmamıştır. Dahası düşmanca davranışlar sergilemiştir. Öyle ki, ulusal harekat lehinde çalışan din adamlarından başta Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi (Müftüler), Isparta Müftüsü Hüseyin Hüsnü (Özdamar), Uşak Müftüsü Ali Rıza (Bodur), Burhaniye Müftüsü Mehmet (Tarhan), Antalya Müftüsü Ahmet Hamdi ve Sinop Müftüsü İbrahim Hilmi Efendiler olmak üzere pekçok müftüyü görevlerinden azletmiştir." (Bkz. adıgeçenlerin Diyanet İşleri Başkanlığı arşivinde bulunan dosyaları)
"Ulusal harekatın meşru olduğuna dair fetva veren Ankara Müftüsü Mehmet Rifat (Börekçi) Efendi'nin idama mahkum edilmesinde de etkili olmuştur." (Refik Halid Karay, Minelbab İlelmihrab, Tan gazetesi yayını, İstanbul, 1964, s.57)
"Damat Ferit Paşa'yı da eleştiriyordu. Ona göre, Damat Ferit Paşa, Anadolu'ya karşı sert önlemler almıyordu. Aciz, bilgisiz ve beceriksizdi. Bu kanaatini de Vahdettin'e arzetmişti. Bu arada üyesi bulunduğu Damat Ferit Hükümeti'nde de Anadolu hareketinin silah yoluyla bastırılmasını savunmuştu." (Abdülkadir Altunsu, Osmanlı Şeyhülislamları, Ankara 1972, s.258; İbnü'l-Emin Mahmut İnal, Son Sadrazamlar, Cilt: 4, İstanbul 1992, s.2065)
"Mustafa Sabri'nin, ulusal harekete karşı güç kullanılması konusunda etkili olduğunu görüyoruz. Nitekim, 18 Nisan 1920'de Hilafet Ordusu adı altında bir ordu kurularak başına Süleyman Şefik Paşa getirilmişti. Kuvayı Milliye'ye karşı Kuvayı İnzibatiye adı da verilen bu ordunun görevi, ayaklanmalara destek olmak ve Ankara meclisini doğmadan boğmaktı." (Toktamış Ateş, Türk Devrim Tarihi, 3. baskı, Filiz Kitabevi İstanbul 1989, s.209; Ergün Aybars, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi I, İzmir, 1984, s.218-219, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Arşivi, Kİ: 492, D:2 (70)Fh: 1.5)
"Mustafa Sabri, 10 Ağustos 1920'de Türkiye'yi parçalamaya yönelik koşulları içeren Sevr (Sevres) Antlaşması'nı imzalayan hükümette de Şeyhülislam idi. Antlaşma'nın imzalanmasından önce, Antlaşma şartlarını görüşmek üzere, 22 Temmuz 1920'de Yıldız Sarayı'nda Sultan Vahdettin başkanlığındaki meclis-i Âlî (Yüce Kurul) toplantısına Mustafa Sabri de katılmış ve bu kurulda Dürrizâde Abdullah ile, Antlaşma'nın kabulü yolunda görüş bildirmiştir." (T.Ateş, a.g.e., s.243; A. Altunsu, a.g.e, s.256)
"Sevr Antlaşması'nın imzalandığı günün gecesi ailesiyle oturduğu Meşihat binasında eşi Ulviye Hanım'ın ağlayarak 'Sen Allah'tan korkmadın mı? Peygamber'den utanmadın mı? İzmir'in Yunanlılara verilmesine nasıl razı oldun? İstifa edeydin de imza etmeseydin' diye çıkıştığı, fakat Mustafa Sabri'nin eşine cevap veremediği ileri sürülmektedir." (A. Altunsu, a.g.e, s.256-257)
"Mustafa Sabri'yi, ulusal çıkarlarımızla bağdaşmayan, ulusal birlik ve beraberliğimizi bozucu, işgalci devletlerin destek ve yardımlarıyla kurulan derneklerden Tealî-i İslam (İslami Yükseltme) Cemiyeti'nin yöneticileri arasında görüyoruz." (Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasal Partiler, Cilt: II, İstanbul 1986, s.389)
"Türk ordularının İzmir'i kurtarıp, İstanbul'a yönelmesi üzerine de Padişah Vahdettin'den Sadrazamlık isteyen Mustafa Sabri, Müslüman ve Ermenilerden oluşacak bir ordu kurarak, Türk Ordusuna karşı savaşmak arzusunda bulunmuştur. Ancak bu amacını gerçekleştirememiştir." (İnal, a.g.e, Cilt: 4, S.2065, 2071; Ahmet akbulut, "Şeyhülislâm Mustafa Sabri ve Görüşleri (1869-1954)", İslami Araştırmalar, Cilt: 6, Sayı: l, s.32)
Bugün yapılması gereken, içinde yaşadığımız ülkemizin kurucusuna en büyük düşmanlığı yapan bu tür isimleri milletin önüne kahramanmış gibi koymak değil, birlik ve beraberlik unsurumuz olan Mustafa Kemal Atatürk'e ve onun kıymetini bilenlere sahip çıkmaktır. Bu manada, Prof. Dr. Haydar Baş'ın şu sözleri kulağımıza küpe olmalıdır:
"Devletimizin kurucusu Atatürk'ün bu millet ve devlet için mânâsı; tam bağımsızlıktır, millet egemenliğidir, üniter yapıdır, medenî devletlerin seviyesine çıkmanın anahtarıdır, laiklik temelinde inancını yaşayabilmektir, bir ve beraber olmaktır. Kısaca Atatürk, milletimiz için bugün var olabilmenin adıdır?
İnanınız içinden geçtiğimiz süreç, Lozan'ı delmek isteyenlerin arzuladığı kaygan zemin? Bu kaygan zemini çeşitli bahanelerin ardına gizlenerek küçümsemek yerine, saldırıların merkezindeki birleştirici ve kurtarıcı güce sarılmalı ve sahip çıkmalıyız."
Ayıkmak dileğiyle?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025