Türk Milli futbol takımımızın aldığı sonuçlar hepimizi hop oturup hop kaldırıyor. 48 yıl aradan sonra gelen mutluluğu, bir türlü taçlandıramıyoruz.
Oysa beklentiler yüksek, iki nedenle yüksek... Birincisi, bu oyuncuların tarihimizin en iyi milli takımı olduğuna ilişkin yaygın bir kanaat var. İkincisi geçirdiğimiz şu zor günlerde, mutlu olmaya o kadar çok ihtiyacımız var ki...
11 oyuncudan ellerimizle oluşturduğumuz ekonomik, siyasal ve toplumsal tüm sorunları unutturacak bir ilaç olmalarını istiyoruz, bekliyoruz...
Kör kızın gözü açılmadı
Ama Türk filmlerindeki gibi konuşursak, acı gerçeklerden kaçılmıyor. Ayağı taşa çarpan kör kızın gözleri, bu kez açılmadı. Zaten Medyum Memiş'de diyeceğini demişti, daha maçlar başlamadan. Milli takımdan iyi sinyaller almıyorum, başarılı olamayacaklar...
Tam da bu noktaya şimdi, kritik soruyu soralım.
Peki ama niçin?
(Sorunun önemi şurada; bazı sonuçları sorgular gibi gözüküp bizden hiçbir şey kaçmaz, kül yutmazlığındaki gazeteci sorusudur bu.)
Milli takımımız olanca ihtiyacımıza, (ne olur galip gelin!) ve Hıncal Uluç'un objektif verilerle (!) desteklediği hikmetli sözlerine rağmen, niçin başarılı olamadı... En azından şu ana kadar... Sorunun güzelliğine dayanamayararak bir kez daha soruyoruz. Peki ama niçin?
Kriz futbolcuları da etkiledi
İşte hiç değilse bu noktada (ciddi!) bir paragraf açarak, geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir gazete haberini aktarıyorum. Haber şu: Milli takımın 11 futbolcusuna soruyorlar, kriz sizi de etkiledi mi?
Cevap el birliğiyle şu: O nasıl söz? Tabiî ki biz de hem de fazlasıyla etkilendik. Futbolculardan Fatih Akyel şunu da sözlerine ekliyor.
"Onca çevreme rağmen kardeşime hâlâ bir iş bulamadık..."
Futbolculara krizden çıkıp çıkamayacağımıza ve Türkiye'nin geleceğine ilişkin de sorular soruluyor. Cevap bir konsensusla ya kesinlikle hayır ya da çok zor şeklinde...
Soruların nedeni hepimizin malumu. Bu oyuncuların pek çoğu Milyon dolarlık oyuncular. İçimizden çıkarak toplum en üst katmanlarına hem para, hem de şöhret olarak ulaşabilmiş insanlar. Yani Nebil Özgentürk'ün bir yudum insanları...
Bir noktanın daha altını çizdikten sonra tüm bu söylediklerimizi toparlayacağız (Merak etmeyin)...
Takımın iki maçını da izledik. 4 dakika daha dayanabilseydik, şimdi ikinci turu garantilemiş olurduk. O çok eleştirdiğimiz Şenol Güneş de, oyuncular da şimdi yere göğe sığmıyor olurlardı.
Kaldı ki iki maçta (Birisinin Brezilya olduğunu hatırlayalım) oyun olarak kafa kafaya geçti... Küçücük nüanslar aslında sonucu belirledi... Yoksa Türkiye her iki maçta da ezilmek ne kelime, galibiyeti kaçırdı...
İğne ucu kadar farklar
Ama dedik ya iğne ucu kadar farklar, şimdi Dünya Kupası'nın kötü sonuçlu takımların arasına soktu bizi.
(Şimdi toparlıyoruz)
Milli takımı başarısız hale sokan bu nedenler arasında Türkiye'nin, dört bir yandan kuşatıldığı ekonomik ve siyasal krizinin etkisi yok mu?
Milyon dolarda kazansalar bu oyuncular birer insan. Üstelik çoğunun yaşı 30'un altında ve dikkat, geleceklerinden endişe ediyorlar. Bu güvensizliğin oluşturduğu korkunun, onları etkilememesi düşünülebilir mi?
Kaldı ki;
1. Ekonomik kriz nedeniyle en son yılların en kalitesiz ligini yaşadık. Milyon dolarlık oyuncuların yerine, Yüzbin dolarlık yabancılarla idare ettik.
2. Kriz nedeniyle Türkiye'de kazanamayan ve zaten sayıları sınırlı olan iyi oyuncuları dışarıya kaptırdık. Ve onlarda gittikleri ülkelerde çeşitli nedenlerle oynamadılar. (=maç eksikliği)
İşte iki krizal neden daha...
Topladığımızda ortaya çıkan şey şu:
Birleşik Kaplar Yasası önemli bir kuraldır. Ve futbol için de geçerlidir. Hiçbir şeyimiz iyi değilken futbolculardan, dünya şampiyonu olun demeye hakkımız acaba var mı?
Oysa beklentiler yüksek, iki nedenle yüksek... Birincisi, bu oyuncuların tarihimizin en iyi milli takımı olduğuna ilişkin yaygın bir kanaat var. İkincisi geçirdiğimiz şu zor günlerde, mutlu olmaya o kadar çok ihtiyacımız var ki...
11 oyuncudan ellerimizle oluşturduğumuz ekonomik, siyasal ve toplumsal tüm sorunları unutturacak bir ilaç olmalarını istiyoruz, bekliyoruz...
Kör kızın gözü açılmadı
Ama Türk filmlerindeki gibi konuşursak, acı gerçeklerden kaçılmıyor. Ayağı taşa çarpan kör kızın gözleri, bu kez açılmadı. Zaten Medyum Memiş'de diyeceğini demişti, daha maçlar başlamadan. Milli takımdan iyi sinyaller almıyorum, başarılı olamayacaklar...
Tam da bu noktaya şimdi, kritik soruyu soralım.
Peki ama niçin?
(Sorunun önemi şurada; bazı sonuçları sorgular gibi gözüküp bizden hiçbir şey kaçmaz, kül yutmazlığındaki gazeteci sorusudur bu.)
Milli takımımız olanca ihtiyacımıza, (ne olur galip gelin!) ve Hıncal Uluç'un objektif verilerle (!) desteklediği hikmetli sözlerine rağmen, niçin başarılı olamadı... En azından şu ana kadar... Sorunun güzelliğine dayanamayararak bir kez daha soruyoruz. Peki ama niçin?
Kriz futbolcuları da etkiledi
İşte hiç değilse bu noktada (ciddi!) bir paragraf açarak, geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir gazete haberini aktarıyorum. Haber şu: Milli takımın 11 futbolcusuna soruyorlar, kriz sizi de etkiledi mi?
Cevap el birliğiyle şu: O nasıl söz? Tabiî ki biz de hem de fazlasıyla etkilendik. Futbolculardan Fatih Akyel şunu da sözlerine ekliyor.
"Onca çevreme rağmen kardeşime hâlâ bir iş bulamadık..."
Futbolculara krizden çıkıp çıkamayacağımıza ve Türkiye'nin geleceğine ilişkin de sorular soruluyor. Cevap bir konsensusla ya kesinlikle hayır ya da çok zor şeklinde...
Soruların nedeni hepimizin malumu. Bu oyuncuların pek çoğu Milyon dolarlık oyuncular. İçimizden çıkarak toplum en üst katmanlarına hem para, hem de şöhret olarak ulaşabilmiş insanlar. Yani Nebil Özgentürk'ün bir yudum insanları...
Bir noktanın daha altını çizdikten sonra tüm bu söylediklerimizi toparlayacağız (Merak etmeyin)...
Takımın iki maçını da izledik. 4 dakika daha dayanabilseydik, şimdi ikinci turu garantilemiş olurduk. O çok eleştirdiğimiz Şenol Güneş de, oyuncular da şimdi yere göğe sığmıyor olurlardı.
Kaldı ki iki maçta (Birisinin Brezilya olduğunu hatırlayalım) oyun olarak kafa kafaya geçti... Küçücük nüanslar aslında sonucu belirledi... Yoksa Türkiye her iki maçta da ezilmek ne kelime, galibiyeti kaçırdı...
İğne ucu kadar farklar
Ama dedik ya iğne ucu kadar farklar, şimdi Dünya Kupası'nın kötü sonuçlu takımların arasına soktu bizi.
(Şimdi toparlıyoruz)
Milli takımı başarısız hale sokan bu nedenler arasında Türkiye'nin, dört bir yandan kuşatıldığı ekonomik ve siyasal krizinin etkisi yok mu?
Milyon dolarda kazansalar bu oyuncular birer insan. Üstelik çoğunun yaşı 30'un altında ve dikkat, geleceklerinden endişe ediyorlar. Bu güvensizliğin oluşturduğu korkunun, onları etkilememesi düşünülebilir mi?
Kaldı ki;
1. Ekonomik kriz nedeniyle en son yılların en kalitesiz ligini yaşadık. Milyon dolarlık oyuncuların yerine, Yüzbin dolarlık yabancılarla idare ettik.
2. Kriz nedeniyle Türkiye'de kazanamayan ve zaten sayıları sınırlı olan iyi oyuncuları dışarıya kaptırdık. Ve onlarda gittikleri ülkelerde çeşitli nedenlerle oynamadılar. (=maç eksikliği)
İşte iki krizal neden daha...
Topladığımızda ortaya çıkan şey şu:
Birleşik Kaplar Yasası önemli bir kuraldır. Ve futbol için de geçerlidir. Hiçbir şeyimiz iyi değilken futbolculardan, dünya şampiyonu olun demeye hakkımız acaba var mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021