Kıbrıs'ta yeni bir ortaklık kurup, Kıbrıs'ı birleştirmek istediklerini dile getiren Denktaş, ortaklık kurulduktan sonra iki tarafın ayrı referandumlarla vereceği karara bağlı olarak, Avrupa Birliği'ne girme konusunun gündeme geleceğini kaydetti.
Bir heyeti kabulü sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Denktaş, yeni bir dönemin başladığını ve bunu zorlaştırmamak gerektiğini ifade etti. Kıbrıs sorununun niçin başlatıldığı ve hangi safhalardan geçtiğini kendisinin de, Rum Yönetimi lideri Glafkos Klerides'in de çok iyi bildiğini belirten Denktaş, "Müsaade edilsin biz yürek yüreğe samimi bir şekilde her şeyi konuşalım. Çıkış yollarını cesaretle arayalım" dedi.
Ne tavizi verdiler ki...
Denktaş, gazetecilerin, İngiltere'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Lord David Hannay'ın, "Kıbrıs'ta yeni bir ortaklık kurulması" açıklamasına Rum siyasilerin tepki gösterdiği ve Hannay'ın açıklamasının, "Rum tarafından taviz beklendiği" şeklinde yorumlandığını hatırlatarak, görüşlerini sorması üzerine, "Rum tarafı hangi tavizi verdi ki, 'yenisini istiyorlar' diye şikayet ediyorlar" dedi.
Lord David Hannay'ın, BM Genel Sekreteri'nin 12 Eylül 2000'deki açıklamasında yeni bir ortaklık kurma formülünü ortaya koyduğunu vurgulayan Denktaş, "Kıbrıs başka türlü birleşemez. Eğer birleştirmekisterlerse yeni bir ortaklık kuracağız" diye konuştu.
Ortaklık kurulduktan sonra iki tarafın ayrı referandumla vereceği karara bağlı olarak AB'ye girme konusunun gündeme geleceğini belirten Denktaş, "Bu konularda detaylı açıklama yapmam doğru değil. İyiniyetle ve 1960 Anlaşmalarını imzalamış olan 5 tarafın (Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs Türk ve Rum tarafı, İngiltere) eşit olan hak ve statüsünü koruyacak şekilde problemlere hal çaresi aramak gerekiyor" diye konuştu.
"Biz bunun için bu görüşmeyi başlattık" diyen Denktaş, Rum tarafının da iyiniyet gösterip görüşmeyi kabul ettiğini, her söze ve harekete tepki göstererek, işleri yokuşa sürmenin doğru olmadığını vurguladı.
Denktaş, Klerides'in kendisini ne zaman yemeğe davet edeceğinin sorulması üzerine ise yemeğin yılbaşından önce veya sonra olacağının belli olmadığını ifade ederek, "Yemeği yiyecek olan ben olduğuma göresiz ne meraklanıyorsunuz?" dedi. Denktaş, meselenin yemek olmadığını,konuşulacak olanın Kıbrıs sorunu olacağını vurguladı.
Ortalığı karıştırmanın anlamı yok!
Denktaş, Rum Kesimi'ndeki bazı göçmen derneklerinin hala daha, "geri yerimize gitmek istiyoruz" diye ortalığı karıştırdığına değinerek, bu duruma üzüldüğünü, bu insanlara gerçeklerin anlatılması gerektiğini söyledi.
Denktaş, şöyle konuştu:
"Yan yana başlayacak bir dostluk, karşılıklı güven imkanları yaratılırsa zaman içerisinde her şey yerli yerine oturur. Bu tür çığırtkanlıklar ise sadece bir şeyi gösterir; o da eğer bu iddia devamedecekse ve Rumların istemi buysa demek ki, Denktaş ile Klerides'in yapacağı bir anlaşmanın da hükmü olmayacaktır. Bu da güvensizliği kamçılar. Müsaade etsinler görüşmeleri sürdürelim. Bir noktaya geldiğimizde halklara duyuracağız. Referanduma gideceğiz. Halklar bunahayır derse her şey olduğu yerde kalır. Evet derse o zaman sağlama bağlanmış olur. Şimdi gürültü ve şamatayla ortalığı karıştırmanın anlamı yok. Bunların bize etkisi olmaz. Ama halkımıza biraz güven hissi vermeliler."
Bir heyeti kabulü sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Denktaş, yeni bir dönemin başladığını ve bunu zorlaştırmamak gerektiğini ifade etti. Kıbrıs sorununun niçin başlatıldığı ve hangi safhalardan geçtiğini kendisinin de, Rum Yönetimi lideri Glafkos Klerides'in de çok iyi bildiğini belirten Denktaş, "Müsaade edilsin biz yürek yüreğe samimi bir şekilde her şeyi konuşalım. Çıkış yollarını cesaretle arayalım" dedi.
Ne tavizi verdiler ki...
Denktaş, gazetecilerin, İngiltere'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Lord David Hannay'ın, "Kıbrıs'ta yeni bir ortaklık kurulması" açıklamasına Rum siyasilerin tepki gösterdiği ve Hannay'ın açıklamasının, "Rum tarafından taviz beklendiği" şeklinde yorumlandığını hatırlatarak, görüşlerini sorması üzerine, "Rum tarafı hangi tavizi verdi ki, 'yenisini istiyorlar' diye şikayet ediyorlar" dedi.
Lord David Hannay'ın, BM Genel Sekreteri'nin 12 Eylül 2000'deki açıklamasında yeni bir ortaklık kurma formülünü ortaya koyduğunu vurgulayan Denktaş, "Kıbrıs başka türlü birleşemez. Eğer birleştirmekisterlerse yeni bir ortaklık kuracağız" diye konuştu.
Ortaklık kurulduktan sonra iki tarafın ayrı referandumla vereceği karara bağlı olarak AB'ye girme konusunun gündeme geleceğini belirten Denktaş, "Bu konularda detaylı açıklama yapmam doğru değil. İyiniyetle ve 1960 Anlaşmalarını imzalamış olan 5 tarafın (Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs Türk ve Rum tarafı, İngiltere) eşit olan hak ve statüsünü koruyacak şekilde problemlere hal çaresi aramak gerekiyor" diye konuştu.
"Biz bunun için bu görüşmeyi başlattık" diyen Denktaş, Rum tarafının da iyiniyet gösterip görüşmeyi kabul ettiğini, her söze ve harekete tepki göstererek, işleri yokuşa sürmenin doğru olmadığını vurguladı.
Denktaş, Klerides'in kendisini ne zaman yemeğe davet edeceğinin sorulması üzerine ise yemeğin yılbaşından önce veya sonra olacağının belli olmadığını ifade ederek, "Yemeği yiyecek olan ben olduğuma göresiz ne meraklanıyorsunuz?" dedi. Denktaş, meselenin yemek olmadığını,konuşulacak olanın Kıbrıs sorunu olacağını vurguladı.
Ortalığı karıştırmanın anlamı yok!
Denktaş, Rum Kesimi'ndeki bazı göçmen derneklerinin hala daha, "geri yerimize gitmek istiyoruz" diye ortalığı karıştırdığına değinerek, bu duruma üzüldüğünü, bu insanlara gerçeklerin anlatılması gerektiğini söyledi.
Denktaş, şöyle konuştu:
"Yan yana başlayacak bir dostluk, karşılıklı güven imkanları yaratılırsa zaman içerisinde her şey yerli yerine oturur. Bu tür çığırtkanlıklar ise sadece bir şeyi gösterir; o da eğer bu iddia devamedecekse ve Rumların istemi buysa demek ki, Denktaş ile Klerides'in yapacağı bir anlaşmanın da hükmü olmayacaktır. Bu da güvensizliği kamçılar. Müsaade etsinler görüşmeleri sürdürelim. Bir noktaya geldiğimizde halklara duyuracağız. Referanduma gideceğiz. Halklar bunahayır derse her şey olduğu yerde kalır. Evet derse o zaman sağlama bağlanmış olur. Şimdi gürültü ve şamatayla ortalığı karıştırmanın anlamı yok. Bunların bize etkisi olmaz. Ama halkımıza biraz güven hissi vermeliler."