Yahudiler gerek devlet olmadan önce ve gerekse devlet kurduktan sonra etrafı mübarek kılınmış Mescid-i Aksa bölgesinde zulmü, vahşeti, katliamları, işgalleri her gün arttırarak günümüze kadar geldi.
Yine İsrail'in bağımsızlığını ilan ettiği tarihten bu güne kadar CHP-DP-AP-DYP-ANAP-RP-DSP ve AKP iktidar koltuklarına oturdular.
Bu siyasi iktidarların buluştuğu ortak payda ise ABD-AB ve İsrail üçgeni idi. Hangi siyasi parti olursa olsun bu üçgene yaranmak için en hayati konularda bile sessiz kalmış, sadakat yemini etmiş gibi bir politika ortaya koydular.
Dikkat çeken ise Milli Görüş zihniyetinin bu şeytan üçgenine karşı ortaya koyduğu duruştur.
Malumunuz Milli Görüş zihniyeti muhalefet yapıyorsa en büyük İsrail düşmanıdır. Artı İsrail'e karşı sessiz kalan iktidarları da zulme ortak ederler ve halkımıza, 'zulme ortak olmak istemiyorsanız bizden yana olmalısınız' derlerdi.
Kader aynasına bakın ki, Refah Partisi iktidar oldu. İlk iş ABD'ye gitmek oldu. AB sürecini devam ettireceklerini açıkladılar. İsrail ile hiçbir hükümetin yapmadığı askeri anlaşmaları yaptılar.
Sonrasında bu zihniyetin içinden çıkan ve ABD-İsrail-AB karşıtı söylemleriyle milletimizin sempatisini kazanmış isimlerin kurduğu AKP iktidara geldi ve tam 17 yıldır iktidardalar.
Kader aynasına yine bakın! Türkiye'nin İsrail'e en çok yakınlaştığı, samimiyet hatta 'biz sana mecburuz' itirafını yaptığı dönem de AKP dönemi oldu.
Bazı vatandaşlarımız hala 'one munit' hapının etkisinde olduğu için bize iftiracı, diyordur. Ama biz lafa göre değil icraata göre yorum, analiz yapıyoruz.
Buyurun icraatlara bakalım;
Buyurun icraatlara bakalım;
Örneğin Golan Tepeleri imzası gündemde.
Hükümet, 'kınıyoruz, tanımıyoruz' diyor. Sayın Erdoğan; 'Sen kimin toprağını kime veriyorsun' diye gözdağı veriyor.
Peki, ABD ve İsrail, AKP'nin bu gözdağından rahatsız olur mu?
Niye olsun ki! Kudüs de kırmızıçizgimizdi! Ne oldu? Pembe oldu.
AKP iktidarının, İsrail karşıtı söylemleri sadece iç politikaya yöneliktir. Halkımızı tatminden öte bir anlam ifade etmiyor. Etmez de.
Çünkü AKP-İsrail ilişkileri, İsrail'in açık tehdit ve söylemlerine rağmen 17 yıldır hiç sekteye uğramadı.
Yukarıda dediğim gibi, ben lafa değil icraata bakarım. Beraber bakalım;
Her daim İsrail'e lanet okuyan isimler, 16 Temmuz 2002'de ABD'de Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü (JINSA)'nde temaslarda bulunmuş ve 3 Kasım'da iktidar olmuşlardı.
Ocak 2004'te bir ilk yaşanmış ve Amerikan Yahudi Komitesi, resmi ismi "Davut Boynuzu" olan "cesaret madalyası"nı R. T. Erdoğan'a vermişti. Bu madalya ilk kez Yahudi olmayan bir isme, dahası bir Müslümana verilmişti.
Birkaç yıl önce 'İsrail'in dostluğuna ihtiyacımız var, Hizbullah bir terör örgütüdür' diyen AKP sözcüsü Ömer Çelik, 2004 yılında, TBMM'de yaptığı bir konuşmada, "Filistinlilerin yaptığını terör, İsrail'in yaptığını ise şiddet" olarak nitelendiriyordu.
15 Temmuz 2004'de yaptıkları anlaşmalarla 300 milyon civarlarında olan ticaret hacmini zaman içinde 5,5 milyar dolarlara çıkaran ve hala devam ettiren AKP'dir.
Yine bu anlaşma ve içerde çıkan tohum yasası ile yerli tohum piyasadan silinirken İsrail'den alınan tohumla tarım yapılmaya başlanmış, Türk tarımı bitirilmiş, milletimiz bin bir hastalığa duçar olmuştur.
İsrail ile yapılan askeri anlaşmalar devam etmektedir. Suriye'de iç savaş çıkartılmasından önce Suriye sınırındaki mayınlı arazileri 49 yıl kullanım hakkı karşılığında temizlemek için Meclis'e kanun teklifi veren AKP'dir.
Hani bağımsız yargımız, deniliyor ya! İşte o bağımsız yargımızın Mavi Marmara davasında İsrail'in kuvvet komutanları için verdiği hüküm ve çıkardığı kırmızı bülten kararını önce rafa daha sonra 20 milyon dolara yürürlükten kaldıran da AKP'dir.
Her fırsatta, 'İsrail terör devletidir' diyen Sayın Erdoğan'ın; "Bizim, İsrail'e ihtiyacımızın olduğunu kabul etmemiz lazım" sözünü tarih kaydetmiştir.
Efendim siyasi gelişmeler, ekonomik şartlar vs. bunu gerektiriyor. Geçin bunları.
Neden bu hale geldik?
Yüce Allah (c.c), 'Size en büyük düşmanlığı onlar besler' dedi. Kale almadılar.
'Dost edinmeyin yoksa onlardan olursunuz' dedi. Edindiler.
'İzzet ve şerefi onların yanında aramayın' dedi. Aradılar.
'Müminleri bırakıp onları dost edinmeyin' dedi. Edindiler.
Sonuç ortada; Şeytan üçgeni ABD-AB-İsrail karşısında çaresiz, eli mahkûm bir Türkiye…
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024