Meclis içindeki siyasi partiler TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na yeni anayasaya yönelik önerilerini sundular.
Önerilere bakıldığında, AKP’nin ve BDP’nin değiştirilemez ilk üç maddeye müdahale ettiği, CHP’nin kıyısında köşesinde dolaştığı, MHP’nin ise “şimdilik” dokunmadığı görüldü.
MHP için şimdilik diyorum, çünkü durup durup son anda yapacaklarını yapıyorlar.
APO üzerinden siyaset yaptılar, geldiler APO’nun idamını iptal eden kararın altına imza attılar.
Yıllarca “Kıbrıs Türk’ündür Türk’ün kalacak” dediler, iktidar ortağıyken geldiler Kıbrıs kararnamesinin altına imza attılar.
Türkiye’nin birliğinden beraberliğinden bahsettiler ama geldiler Türkiye’nin parçalanmasına neden olacak, “halkların kendi geleceklerini tayin etme” anlamına gelen self determinasyon kararının altına imza attılar.
Görünüşte üniter yapıdan dem vurdular ama AKP’nin Büyükşehir yasası’na örtülü destek vererek, başkanlık ve ardından da eyalet sistemine en büyük katkıyı sağladılar.
AKP’ye, Abdullah Gül’e muhalefet ettiler, geldiler Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olma sürecine en büyük katkıyı sağladılar.
MHP, Devlet Bahçeli’nin de ifade ettiği gibi seçimlere kadar milliyetçi, seçimlerden sonra küresel davrandı.
Neden BDP’yi değil de MHP’yi eleştiriyorum? Çünkü BDP bildiğimiz bir parti, kendisinden beklenileni hep yapıyor, bizi şaşırtmıyor. Bahçeli’nin idaresindeki MHP ise hep sağ gösterip sol vuruyor. Muhalefetmiş gibi ortaya çıkıp, perde arkasında ve önünde iktidara en büyük desteği sağlıyor. Sitemimiz bu anlayışadır.
Bu anlayışta olan MHP adeta, AKP iktidarının ve BDP’nin ortaklaşa verdikleri tavizlere gölge olmak için duruyor. Milletin gazını alıyor.
CHP’nin bugünkü duruşu ise kurucusu Mustafa kemal Atatürk’ün anlayışına tamamen zıt vaziyette…
Atatürk, Lozan’da Türk milleti kavramını “Türkiye’de yaşayan Müslüman olan herkes” olarak belirlerken, CHP son anayasa teklifinde bu anlayıştan tamamen uzak bulunuyor.
Türk milleti yerine, “Anadolu’da buluşan kadim uygarlıkların mirasçısı olan Türkiye Cumhuriyeti Ahalisi” ifadesini koyuyor. Şu tezadı görüyor musunuz?
Ayrıca Anayasa’nın değiştirilemez ilk üç maddesi için “Devletin dili Türkçedir” ifadesi vardır. Bu ifade Mustafa Kemal Atatürk tarafından ülkenin ve milletin birliği için konulmuştur.
Bugünün CHP’si, 2. maddede bulunan bu ifadeyi hazırladığı ilk değişiklik taslağında “Resmi dili Türkçedir” şeklinde değiştiriyor. Fakat CHP Genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun “Değişmez madde tartışmasını şu aşamada biz başlatmış olmayalım” uyarısı ile tekrar eski halini yazıyorlar.
Yani CHP, AKP ve BDP’ye göz kırpıyor, “Siz değiştirin, ben onaylamaya hazırım” diyor.
Zaten CHP, bu sürece kredi verdiğini de önceden beyan etmişti.
Yani anlayacağınız, Meclis içerisinde yeni Anayasa ile ilgili sadece AKP-BDP koalisyonu, ittifakı yok, CHP ve MHP de bu bölünme ittifakının bir parçası…
Eğer bu süreç devam ederse göreceksiniz BDP’nin taleplerine göre bir anayasa oluşturulacak. Ne diyor BDP?
Yasama ve yürütme yetkilerinin merkezi yönetim ve de bölgesel yönetimler tarafından paylaşılacağı, elinde ekonomik güç olan, güvenliğin de bölgesel yönetimlere devredileceği bir federasyon sistemi…
Yani Yugoslavya’nın parçalanmadan hemen önceki halinin bir benzeri…
Önerilere bakıldığında, AKP’nin ve BDP’nin değiştirilemez ilk üç maddeye müdahale ettiği, CHP’nin kıyısında köşesinde dolaştığı, MHP’nin ise “şimdilik” dokunmadığı görüldü.
MHP için şimdilik diyorum, çünkü durup durup son anda yapacaklarını yapıyorlar.
APO üzerinden siyaset yaptılar, geldiler APO’nun idamını iptal eden kararın altına imza attılar.
Yıllarca “Kıbrıs Türk’ündür Türk’ün kalacak” dediler, iktidar ortağıyken geldiler Kıbrıs kararnamesinin altına imza attılar.
Türkiye’nin birliğinden beraberliğinden bahsettiler ama geldiler Türkiye’nin parçalanmasına neden olacak, “halkların kendi geleceklerini tayin etme” anlamına gelen self determinasyon kararının altına imza attılar.
Görünüşte üniter yapıdan dem vurdular ama AKP’nin Büyükşehir yasası’na örtülü destek vererek, başkanlık ve ardından da eyalet sistemine en büyük katkıyı sağladılar.
AKP’ye, Abdullah Gül’e muhalefet ettiler, geldiler Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olma sürecine en büyük katkıyı sağladılar.
MHP, Devlet Bahçeli’nin de ifade ettiği gibi seçimlere kadar milliyetçi, seçimlerden sonra küresel davrandı.
Neden BDP’yi değil de MHP’yi eleştiriyorum? Çünkü BDP bildiğimiz bir parti, kendisinden beklenileni hep yapıyor, bizi şaşırtmıyor. Bahçeli’nin idaresindeki MHP ise hep sağ gösterip sol vuruyor. Muhalefetmiş gibi ortaya çıkıp, perde arkasında ve önünde iktidara en büyük desteği sağlıyor. Sitemimiz bu anlayışadır.
Bu anlayışta olan MHP adeta, AKP iktidarının ve BDP’nin ortaklaşa verdikleri tavizlere gölge olmak için duruyor. Milletin gazını alıyor.
CHP’nin bugünkü duruşu ise kurucusu Mustafa kemal Atatürk’ün anlayışına tamamen zıt vaziyette…
Atatürk, Lozan’da Türk milleti kavramını “Türkiye’de yaşayan Müslüman olan herkes” olarak belirlerken, CHP son anayasa teklifinde bu anlayıştan tamamen uzak bulunuyor.
Türk milleti yerine, “Anadolu’da buluşan kadim uygarlıkların mirasçısı olan Türkiye Cumhuriyeti Ahalisi” ifadesini koyuyor. Şu tezadı görüyor musunuz?
Ayrıca Anayasa’nın değiştirilemez ilk üç maddesi için “Devletin dili Türkçedir” ifadesi vardır. Bu ifade Mustafa Kemal Atatürk tarafından ülkenin ve milletin birliği için konulmuştur.
Bugünün CHP’si, 2. maddede bulunan bu ifadeyi hazırladığı ilk değişiklik taslağında “Resmi dili Türkçedir” şeklinde değiştiriyor. Fakat CHP Genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun “Değişmez madde tartışmasını şu aşamada biz başlatmış olmayalım” uyarısı ile tekrar eski halini yazıyorlar.
Yani CHP, AKP ve BDP’ye göz kırpıyor, “Siz değiştirin, ben onaylamaya hazırım” diyor.
Zaten CHP, bu sürece kredi verdiğini de önceden beyan etmişti.
Yani anlayacağınız, Meclis içerisinde yeni Anayasa ile ilgili sadece AKP-BDP koalisyonu, ittifakı yok, CHP ve MHP de bu bölünme ittifakının bir parçası…
Eğer bu süreç devam ederse göreceksiniz BDP’nin taleplerine göre bir anayasa oluşturulacak. Ne diyor BDP?
Yasama ve yürütme yetkilerinin merkezi yönetim ve de bölgesel yönetimler tarafından paylaşılacağı, elinde ekonomik güç olan, güvenliğin de bölgesel yönetimlere devredileceği bir federasyon sistemi…
Yani Yugoslavya’nın parçalanmadan hemen önceki halinin bir benzeri…
Murat Çabas / diğer yazıları
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024