Üç harfli, denince aklınıza hemen cin, geldi dimi. Cin, demekle kimse çarpılmaz. Ama bu üç harfli telaffuz edildiğinde herkes çarpılıyor:
Z-A-M.
Evet, zam. Güncel adıyla enflasyon. Yumuşatılmış haliyle fiyat artışı. Nazikleştirilmiş haliyle de fiyat güncellemesi veya ayarlaması.
Etki alanı önce vatandaşı çarpması. Hükümetlerin bu çarpılmayı durduramaması üzerine, kendilerinin de çarpılmasının üç harfli anlatımıdır Z-A-M.
Bu kelimenin kökenine indiğimizde ülkemizde işçi-memur-emekli maaşlarına yapılan zam ile piyasadaki mallara gelen zam arasındaki farkın nedeni de ortaya çıkıyor.
Şöyle anlatayım; ülkemizde emekli ve çalışan kesimin maaşları her yıl artar. Bunun adı 'zam'dır.
Fiyatlardaki fiyat artışının adı ise muazzamdır.
Ne demek bu?
Zam'ın kelime anlamı; bir şeyin fiyatını artırma, bir fiyat üstüne yeni bir fiyat katma demek.
Muazzam ise zam kökünden, çok büyük, çok iri, koskocaman, koskoca anlamlarına geliyor.
Görüldüğü üzere emekli ve çalışan kesime maaşlarının %7 veya %8 civarlarında arttırılmasına zam, denir.
Temel tüketim maddeleri ve piyasadaki bütün ürünlerin fiyatları %20, %30, %35 artmasına ise zam denmez. Muazzam denir.
Hükümet uyguladığı ekonomi politikaları ile fiyatları muazzamlaştırırken, emekli ve çalışan kesimi küçük zamlarla yetindiriyor.
Fiyatlar neden zamlanır? (Enflasyonun nedenleri)
Ekonomist değil ama zamları iliğine kadar hisseden ve akledebilen bir vatandaşım. Konu ile ilgili okuduğum yazılarda, bu alanda yetişmiş insanlardan aldığım cevaplarla ve Milli Ekonomi Modeli öğrencisi olarak şunları sıralayabilirim. (eksik veya yanlışlarımı lütfen düzeltin)
Ülkemizdeki enflasyonun birinci sebebi; piyasada dolaşan paranın yerli ve milli para yani vatandaşın emeğinin karşılığında basılan sıfır maliyetli para olmamasıdır.
Ülkemiz piyasasında faiz ile alınıp, merkez bankasına konulan ve karşılığında TL basılan maliyetli para (dolar) kullanılmaktadır. Prof. Dr. Haydar Baş'ın dediği gibi, "Cebimizdeki para milli para değildir, doların tercümesidir."
Bir diğer sebep ise enerjide dışa bağımlı olmamız, aldığımız petrol ve doğalgazı dolar-euro ile almamız nedeniyle üretimdeki maliyet artışlarıdır.
Bir diğer sebep ise kapitalizmin, "kaynaklar sınırlıdır" yalanıyla vatandaşın gelir düzeyinin düşük tutulup, tüketim kapasitesinin sınırlandırılmasıdır. Bu sınırlandırma aynı zamanda üreticinin maliyetini arttırdığı gibi üretim ve satış kapasitesini de azaltıp fiyatları yükseltmektedir.
Faizli para sistemi ve bankacılığın, ekonominin omurgası kabul edilip, vatandaşın bankaların kucağına itilmesidir.
Yine bu anlayış ile para, piyasada bir takas aracı olmak yerine bir stok malzemesi olarak tekelleştirilmesidir.
Devletin piyasadan tamamen çekilip, piyasayı küresel ve yerli şirketlerin tekeline bırakarak hem piyasayı kontrol edememesi, hem de vatandaşını sahipsiz bırakmasıdır.
* * *
Birçok ekonomist, enflasyonun tetikçisi olarak arz-talep dengesinden bahsederler. Bu büyük bir yalandır, sanal örnekleri olan kandırmacadır.
Bugün ülkemizde de, tüm dünyada da üretim sorunun yoktur. Sorun tüketimdedir.
Bugün Türkiye'nin hangi ilinde yaşıyor olursanız olun, istediğiniz bir mal veya ürünü istediğiniz zaman alma şansınız var mıdır? Vardır.
Neden alamıyorsunuz? Paranız yok. Neden yok? Çünkü kapitalist sisteme ve onun sadık uygulayıcılarına evet, dedin.
Bu sistemde iki sınıf insan mevcut; Her türlü maddi imkâna sahip efendiler ve hakkını bilmeyen, aramayan, ihtiyaçlarını unutmuş, ihtirasları peşine düşmüş, zenginleri daha zengin yapma gayretinde olan köleler.
Bu insan, Müslüman fıtratına aykırıdır. Bu sistemin değişmesi lazım. Herkesin emeğinin, alın terinin karşılığını alacağı, devletin, vatandaşına, baba mesafesinde olacağı bir sisteme ihtiyaç vardır. O sistemin adı Milli Ekonomi Modelidir.
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024