Memleketimiz üzerinde oynanan oyunları yazmak, araştırmak, programlar düzenlemek belki birinci planda benim sahama girmeyebilir.
Lakin insan eğer inandığı değerlerine sahipse, yaşadığı vatanı, edindiği toprağı varsa, kurulmuş bir devleti ve bu uğurda tarihi bir bedel ödemişse hiç bir kimse şu veya bu konu beni ilgilendirmez dememelidir.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in BTP'ye Genel Başkan olduğu zaman kimileri "O sadece sohbet etsin siyasete karışmasın" diyordu.
Bu görüş hem dini mesuliyet açısından sığ ve yanlış hem de milli ve ahlaki bakış açısından nakıstır.
Bir yerde yangın çıkıyor;
Bu kafa sahibi şöyle demek istiyor. Yangını itfaiye söndürür. Bırakın yanan yansın, ölen ölsün...
Bu bakış açısı mantık olarak yanlıştır da neden söylenir?
"Sen şuna karışma, o senin işin değil, beriki seni ilgilendirmez" sözlerinin ardında, ya küçümseme, ya art niyet, ya da işi kendisinden kıskanma vardır. Bu da insanın ahlaki olgunluğuyla alakalı durumdur.
İnsan yaşadığı toplumun hiçbir meselesine bigane, umursamaz kalmamalıdır.
Doktor da, mühendis de, hoca da, öğrenci de milli ve manevi meselelerimizi takip etmelidir. Hatta eğitimde bu sahiplenme duygusu öğrencilere verilmelidir.
Yeri geliği zaman şehitliğe koşan insanın cephe gerisindeki siyasi, ekonomik, kültürel olayları takip etmesi kadar doğal ne olabilir?
Bugün maalesef milli birliğimizin zayıflamasının sebeplerinden biri de olaylara zamanında ilgi ve vukufiyetten geri kalışımız vardır. Bu öyle müzmin, hantal bir anlayışa düşer ki; biri çıkar olayların vahametinden bahseder de meseleden haberi olmayana kaval dinlemek gibi gelir.
Demek ki birinci mesele bizi, ailemizi, dinimizi, neslimizi, devletimizi, bayrağımızı, birliğimizi ilgilendiren siyasi, ekonomik, kültürel konularda ayık ve ilgili olacağız.
İkincisi ve en önemlisi de yanlışlar karşısında tepkili davranacağız. Eğer siz yanlışa tepki göstermezseniz karşınızdaki de doğru yaptığını zannederek yoluna devam eder. Bu da düşmanın ekmeğine yağ sürer.
ABD ve AB ülkelerinin çabasına bakıyorum, kendi çıkarı için adam gidiyor bir film yazıyor veya kurt postuna bürünüp bir kuzu ülke buluyor ve hükmünü veriyor:
-Sen suyu bulandırdın.
Benim çocukluğumda bu senaryoların kitapları bile gizliydi. Şimdi adam senaryosunu bile açıktan yazıp vuruyor, kırıyor, yakıyor...
Şunu da düşünüyorum:
Açıktan açığa, binbir film, entrika, oyunla kendi dininden, kendi kültüründen ve ırkından olmayanlara zulmediyor da gizli gizli yaptığı oyunlarla kim bilir neler yapıyorlar...
Ülkemizde manevi değerler, aile bağları, milli birliğimiz dini bilgi ve yaşantımız hergün biraz daha kan kaybederken, para oyunlarıyla ceplerimizin, çaput değerinde basın ve yayın yoluyla ahlaki değerlerimizin bozguna uğratılmasının ardında yerli ve yabancı işbirlikçilerin olduğuna binlerce defa inanıyorum.
İnanıyorum da hala ne olduğuna, kişilik yapısına karar veremeyenler bizi hangi tehlikeden nasıl koruyacaklar?
Bütün bu gelişmeler olurken;
Bana ne, ne diye siyasete bulaşayım, kıl namazını otur aşağıya düşüncesinde olanlara son sözüm:
Bu vatanı düşmandan almak için kanının bu toprağa katan şehitler dönüp yüzünüze bakmazlar.
Bütün bu vebali;
Nemelazım deyip adım atmayanlar, adım atanları görmeyip hafife alanlar çekeceklerdir...
Lakin insan eğer inandığı değerlerine sahipse, yaşadığı vatanı, edindiği toprağı varsa, kurulmuş bir devleti ve bu uğurda tarihi bir bedel ödemişse hiç bir kimse şu veya bu konu beni ilgilendirmez dememelidir.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in BTP'ye Genel Başkan olduğu zaman kimileri "O sadece sohbet etsin siyasete karışmasın" diyordu.
Bu görüş hem dini mesuliyet açısından sığ ve yanlış hem de milli ve ahlaki bakış açısından nakıstır.
Bir yerde yangın çıkıyor;
Bu kafa sahibi şöyle demek istiyor. Yangını itfaiye söndürür. Bırakın yanan yansın, ölen ölsün...
Bu bakış açısı mantık olarak yanlıştır da neden söylenir?
"Sen şuna karışma, o senin işin değil, beriki seni ilgilendirmez" sözlerinin ardında, ya küçümseme, ya art niyet, ya da işi kendisinden kıskanma vardır. Bu da insanın ahlaki olgunluğuyla alakalı durumdur.
İnsan yaşadığı toplumun hiçbir meselesine bigane, umursamaz kalmamalıdır.
Doktor da, mühendis de, hoca da, öğrenci de milli ve manevi meselelerimizi takip etmelidir. Hatta eğitimde bu sahiplenme duygusu öğrencilere verilmelidir.
Yeri geliği zaman şehitliğe koşan insanın cephe gerisindeki siyasi, ekonomik, kültürel olayları takip etmesi kadar doğal ne olabilir?
Bugün maalesef milli birliğimizin zayıflamasının sebeplerinden biri de olaylara zamanında ilgi ve vukufiyetten geri kalışımız vardır. Bu öyle müzmin, hantal bir anlayışa düşer ki; biri çıkar olayların vahametinden bahseder de meseleden haberi olmayana kaval dinlemek gibi gelir.
Demek ki birinci mesele bizi, ailemizi, dinimizi, neslimizi, devletimizi, bayrağımızı, birliğimizi ilgilendiren siyasi, ekonomik, kültürel konularda ayık ve ilgili olacağız.
İkincisi ve en önemlisi de yanlışlar karşısında tepkili davranacağız. Eğer siz yanlışa tepki göstermezseniz karşınızdaki de doğru yaptığını zannederek yoluna devam eder. Bu da düşmanın ekmeğine yağ sürer.
ABD ve AB ülkelerinin çabasına bakıyorum, kendi çıkarı için adam gidiyor bir film yazıyor veya kurt postuna bürünüp bir kuzu ülke buluyor ve hükmünü veriyor:
-Sen suyu bulandırdın.
Benim çocukluğumda bu senaryoların kitapları bile gizliydi. Şimdi adam senaryosunu bile açıktan yazıp vuruyor, kırıyor, yakıyor...
Şunu da düşünüyorum:
Açıktan açığa, binbir film, entrika, oyunla kendi dininden, kendi kültüründen ve ırkından olmayanlara zulmediyor da gizli gizli yaptığı oyunlarla kim bilir neler yapıyorlar...
Ülkemizde manevi değerler, aile bağları, milli birliğimiz dini bilgi ve yaşantımız hergün biraz daha kan kaybederken, para oyunlarıyla ceplerimizin, çaput değerinde basın ve yayın yoluyla ahlaki değerlerimizin bozguna uğratılmasının ardında yerli ve yabancı işbirlikçilerin olduğuna binlerce defa inanıyorum.
İnanıyorum da hala ne olduğuna, kişilik yapısına karar veremeyenler bizi hangi tehlikeden nasıl koruyacaklar?
Bütün bu gelişmeler olurken;
Bana ne, ne diye siyasete bulaşayım, kıl namazını otur aşağıya düşüncesinde olanlara son sözüm:
Bu vatanı düşmandan almak için kanının bu toprağa katan şehitler dönüp yüzünüze bakmazlar.
Bütün bu vebali;
Nemelazım deyip adım atmayanlar, adım atanları görmeyip hafife alanlar çekeceklerdir...
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021