Bir ülke ekonomisinin en iyi göstergelerinden bir tanesi cari işlemler hesabıdır. Bu bir ülkenin bilançosunu da gösterir. Ülke, kar mı etmiş zarar mı, ortaya çıkar. Hadiseye bakkal hesabı mantığıyla bakarsak bilanço; girdi çıktı hesabı, artıyı mı gösteriyor, eksiyi mi gösteriyor anlaşılmış olur. Elbette kimse ayranım ekşi demeyecektir. Ama tedbirini de ona göre alacaktır. Aksi halde Hanya Konya, kısa sürede görülecektir. Alacaklıların kapıya dayanması, verilen tavizler, mahiyetindeki insanların mağdur olması ekonomik denge bozukluğunun neticesinde ortaya çıkacaktır. Gelelim bizim ülkemize. Geçen günkü "Miras yedi politikası" adlı makalemizde de belirttiğimiz gibi, sata sata satılacak malımız neredeyse kalmadı. Buna rağmen cari açık doludizgin artmaya devam ediyor. Bunun üzerine hükümet açığı kapatmak için zam üstüne zam yapıyor. Tüketimi azaltmaya çalışıyor. Çünkü hükümet ekonomiyi bilmiyor, IMF'nin koyma aklıyla sorunların üstesinden gelmeye çalışıyor. Her aldığı tedbir açığın daha da büyümesine sebep oluyor.Bu yazdıklarımız kimseye abartı olarak gelmesin. Resmi rakamlara göre cari açık artmaya devam ediyor. Türkiye'nin Mayıs ayındaki cari açığı, geçen yılın aynı ayıyla karşılaştırıldığında yüzde 78,2 oranında artmıştır. Rakamla ifade edecek olursak 3 milyar 137 milyon dolardan, 5 milyar 591 milyon dolara yükselmiştir. Ay bazında cari açık artarken, yıl bazında da bundan farklı olmamıştır. 2008 yılının ilk yarısında cari açık, bir önceki yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında yüzde 41,9 oranında artmış ve 19 milyar 273 milyon dolardan 27 milyar 347 milyon dolara yükselmiştir.Hükümet her zaman olduğu gibi şimdi de elindeki basın yayın imkânlarını kullanarak bu sonucu karartmaya çalışmaktadır. Kronik bir hal almış olan sürekli fakirleşme karşısında Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'in açıklaması çok manidar. Sayın Şimşek, IMF'nin programının başarıyla uygulandığını belirterek, kerametin hükümette olduğunu belirtiyor. Doğrudur, bu kadar yanlışa rağmen hala iktidarda bulunuyorlarsa kerameti hükümette aramak gerekir. Nitekim Sayın Şimşek aynı açıklamasında cari açığın kalıcı çözümü olmadığını söyleyerek; gelecekte muhatap olacağı soruları şimdiden cevaplandırıyor. Oysa cari açığın da çözümü var, yaşanan ekonomik krizlerin de. Prof. Dr. Haydar Baş beyin "Milli Ekonomi Modeli" ne bakıldığı zaman teşhisin de çözümün de çok kolay olduğu görülecektir. Bir kere yaşanan krizin temel sebebi, tüketicinin tüketim kabiliyetinin kalmamasıdır. Tüketim olmayınca üretim de işe yaramamakta, bunu işsizlik ve borçlanma takip etmektedir. Yüksek maliyetli borçlanma ile sorunlar içinden çıkılmaz bir hal almaktadır. O halde bir an önce tüketim eksenli ekonomi modeli olan "Milli Ekonomi Modeli"nin bir an önce uygulamaya geçmesi gerekmektedir. O zaman ekonomide sürekli büyüme ve sosyal devlet olgusu gerçekleşmiş olacaktır."Durmak yok yola devam" diyen sayın başbakana, gittiği caddenin çıkmaz sokak olduğunu birilerinin söylemesi gerekmektedir. Aksi halde duvara toslandığı zaman bundan herkes zarar görecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Türkiye için vakit kaybetmeden Afet Yönetimi Bakanlığı kurulmalı / 06.05.2025
- 40 milyar dolarla ne yapabilirdik? / 05.05.2025
- 1 Mayıs'ın ardındaki gerçek soru: Hangi sistem emekçiye umut olabilir? / 04.05.2025
- Çocuklar yaşarsa millet yaşar / 29.04.2025
- Atatürk mü? Kenan Evren mi? İşte gerçekler / 28.04.2025
- Kaybolan iğne evde aranır / 23.04.2025
- Dış politikanın kırılma noktası: Kıbrıs / 22.04.2025
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025
- Trump, Netanyahu ve Türkiye: Bölgedeki yeni denge / 15.04.2025
- Hoş Geldin Atatürk penceresinden Haydar Baş / 14.04.2025
- 40 milyar dolarla ne yapabilirdik? / 05.05.2025
- 1 Mayıs'ın ardındaki gerçek soru: Hangi sistem emekçiye umut olabilir? / 04.05.2025
- Çocuklar yaşarsa millet yaşar / 29.04.2025
- Atatürk mü? Kenan Evren mi? İşte gerçekler / 28.04.2025
- Kaybolan iğne evde aranır / 23.04.2025
- Dış politikanın kırılma noktası: Kıbrıs / 22.04.2025
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025
- Trump, Netanyahu ve Türkiye: Bölgedeki yeni denge / 15.04.2025
- Hoş Geldin Atatürk penceresinden Haydar Baş / 14.04.2025