Çin, Milli Ekonomi Modeli'ni uygulamaya başladıktan sonra ekonomisinde yapısal değişikliklere gitti. ABD, 1980'li yıllardan beri Çin'e bir rol biçmişti. ABD, Çin'i ihracata dayalı büyüme modeli masalıyla uyutarak on yıllar boyunca söğüşledi. Karşılıksız dolarları göndererek Çin'i sömürdükçe sömürdü. Çin, ABD'nin fasoncusu, kirli sanayinin merkezi ve 1,5 milyar insanının işçi köle olarak çalıştığı üretim merkezi oldu.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünya ekonomisi ve siyasetini dönüştüren tüketim yanlı analiziyle tanışan Çin, ABD'nin kendisine biçtiği kefeni yırtıp atmak yerine sağlam bir şekilde çıkartarak ABD'ye giydirdi. "Tüketim en büyük kaynaktır" düşüncesi Çin'de tatbik edilince Çin milleti ABD'nin işgalinden kurtuldu. Daha önce ABD adeta Çin'in tek müşterisiydi. Çin bu nedenle herhangi bir ABD ambargosuna karşılık veremiyordu. Doğal olarak ABD'nin bütün istekleri emir telakki ediliyordu.
Milli Ekonomi Modeli'nin bir kuralı olarak Çin, iç tüketimi artırmak amacıyla halkın tüketim kabiliyetini muazzam seviyelere çıkartmayı başardı. Aylık 50 dolar veya 100 dolar alan köle işçilerin yerine aylık 5.000 dolar alan Çinliler, ABD tüketicilerinin en büyük rakibi haline geldiler. Hal böyle olunca ABD ambargoları Çin yerine ABD'yi vurdu. Cep telefonu savaşını Çin kazandı. ABD, Çin telefonlarına ambargo koyunca Çin firmaları da kendi vatandaşlarına bu ürünleri satarak ambargoyu kolayca deldiler. Artı, ABD'ye teknolojinin olmazsa olmazı nadir elementleri satmama tehdidini savurdular.
Çin bu süreçte çok önemli küresel projelere imza attı. Çin, ürettiği mamülleri Yuan karşılığı satabilmek, Yuan'ı dünya parası yapabilmek ve doları sahadan silebilmek için tarihi İpek yolunun modern versiyonlarını hem demiryolu hem de denizyollarında inşa etti. Çin'den Londra'ya kadar uzanan hat onlarca ülkeyi birbirine demiryolları ile bağlayarak ABD'yi bu coğrafyada devre dışı bıraktı.
Pekin'den kalkan bir tren artık 15 günde Londra'ya ulaşabiliyor. Bu entegrasyon küresel gücün olmazsa olmaz şartlarından biridir. Diğer taraftan denizyollarında ciddi bir hareket alanı ve ticari kabiliyet kazanan Çin'in bu hamleleri ABD tarafından engellenmeye tabi tutuldu.
Çin denizyolu güzergâhı Myammar, Sri Lanka, Pakistan Gwadar Limanı, Yemen Babulmendep Boğazı, Cibuti, Sudan gibi ülkelerden geçiyor. Dikkatli okuyucularımız bu bölgelerin tamamında çatışma olduğunu hemen fark etmiştir. Bu bölgelerdeki savaşların nedenleri kamuoyuna farklı bir şekilde aksettirilerek gizlendi. Fakat ABD'nin Çin'i engellemek için bu merkezlere yoğunlaştığı bilgisi verilmez.
Çin, sanayisi için gerekli olan petrolün büyük kısmını Basra Körfezi'ndeki ülkelerden satın almaktadır. İran, Çin'in en büyük enerji tedarikçisi olarak öne çıkmaktadır. Çin aynı zamanda Suudi petrolü de satın almaktadır. Çin satın aldığı petrolü tankerlerle taşıdığı için mesafeler zaman ve maliyet açısından kritik bir öneme sahip olmaktadır. Çin daha önce Körfezden aldığı petrolü haritayı da göz önüne tutarsak Hindistan'ın güneyinden dolaşarak Malezya ve Endonezya arasındaki Malakka Boğazı'ndan geçerek limanlarına ulaşım sağlıyordu. Bu uzun rota emniyet açısından da güvenilir değildi. Bu yüzden Basra Körfezi'nin hemen çıkışında yer alan Pakistan Gwadar Limanı çok elverişli şartlara sahip olduğundan Çin ve Pakistan arasında bu limanın kullanımı konusunda anlaştı. Gwadar Limanı'ndan başlayan 3.000 km'lik demiryolu hattı Kaşgar'da sonlanırken petrolün taşıma maliyeti ve süresi de oldukça kısaldı. Fakat birdenbire Keşmir meselesi patladı. Keşmir bu hattın sabote edilmesinin bir aracı oldu. Keşmir krizinin, Pakistan-Hindistan problemi olmaktan öte ABD - Çin krizi olarak okunması gerekir.
Çin, Milli Paralarla Ticaret tezinden yola çıkarak dünyanın dizginlerini elinde tuttu. Milli Paralarla Ticaret ile başlayan bu yolculuk iç tüketimi artırdı, iç tüketim artınca Çin firmaları ABD'ye mahkûm olmaktan kurtuldu ve sonuçta ekonomik bağımsızlığı kaldıraç olarak kullanan Çin, süper devlet unvanını ABD'nin elinden aldı.
Prof. Dr. Haydar Baş "ABD'yi yıktım" derken bu süreçleri kastediyor. Çin, ABD'yi her alanda geride bırakırken hangi düşünce sistemi ile hareket etti? Bu sorunun cevabı Prof. Dr. Haydar Baş'ın tespitlerini anlamamızın anahtarıdır. Çin, eğer Milli Paralarla Ticaret yerine hala ihracata dayalı büyüme masalıyla devam etseydi dünyanın süper gücü olabilir miydi? Cevabı soruda gizli aslında.. Kesinlikle olamazdı. Olsaydı daha önce de olurdu.
- Kamçılı IMF dönemi başladı / 15.04.2024
- Mahkeme kadıya mülk değildir / 09.04.2024
- Türkiye sadece İstanbul'dan ibaret değildir / 08.04.2024
- Erken seçim çağrısı yapılmalı / 05.04.2024
- Müflis tüccar eski defter karıştırır / 04.04.2024
- Tencere dibin kara seninki benden kara / 26.03.2024
- Yel kayadan bir şey aparabilmez / 25.03.2024
- Milli Ekonomi Modeli belediyelere hayat verecek / 23.03.2024
- Milli Para istikrarın sembolüdür / 22.03.2024