Kısa bir aradan sonra yeniden beraberiz. Öncelikle selamlar, saygılar.Doğup büyüdüğüm memleketim Manisa'ya yaptığım ziyarette özellikle tarım ile uğraşan insanımızın halini bizzat görme fırsatı elde ettim.Çiftçilerimiz çalışıyor, didiniyor, alın teri döküyor ama ortaya koyduğu bu zahmetli çalışmanın karşılığını maalesef alamıyor.Bizim köyde ağırlıklı olarak tütün yetiştiriliyor. Tabii zeytin, üzüm, kavun, buğday gibi ürünler de var.Tütünün oldukça zahmetli bir üretimi olmasına rağmen tercih edilmesinin sebebi, bir zamanlar en fazla kazandıran ürün olmasıydı ama bugün için durum hiç de öyle değil.Çektiğin zahmet yanında kar olarak kalıyor.Tütün üretenler maliyetinin altında belirlenen fiyatlar sebebiyle kara kara düşünüyor. Tütün gibi fazla kazandıran bir üründe bugün durum böyleyse siz diğerlerini düşünün.Tarımda yaşanan bu ümitsiz durum sebebiyle dün canla başla üretim yapanlar bugün artık üretimden vazgeçmişler. Gençler şehir ve ilçe merkezlerine giderek çalışma derdindeler.Eşi dostu olan bir nebze bunu başarabiliyor, ama yıllarını tarlasına ayırmış olan üreticilerimizin çoğu bu konuda pek şanslı değiller.Halkımız mevcut ekonomiden siyasetten sürekli dert yanıyor.Sırf bu sebepten olacak ki belde belediyemiz AKP'li iken başka bir partiye geçmiş. Köylümüz Hükümeti bu şekilde cezalandırmış.Ama sorunlar bununla da bitmiyor. Neticede birilerini çözümsüzlükleri için cezalandırırken yine çözümü olmayan başkalarına yönelme de sonucu pek değiştirmeyecektir.Halkımız gerçekten milli çözümü olana fırsat vermediği müddetçe bu git-gel sürekli yaşanacaktır. Bu çözümsüzlükten çözümsüzlüğe koşuş her zaman milletimizin kendisine darbe vuracaktır.Çözüm var mı sorusuna da, uluslararası 6 kongrede yüzlerce bilim adamının tek çözümdür dediği Milli Ekonomi Modeli'nin çıkışından sonra bu sorunun da artık önemini yitirdiğini altını yeniden çizerek cevaplamak isterim.Dünyanın hemen hemen her ülkesinden bilim adamları itirazsız bir şekilde bu eşsiz modele onay verdikten sonra, üstelik 60'ı aşan ülke bu modelin çözüm maddelerinden istifade ettikten sonra hala çözümsüzlüklerin peşinde koşmanın hiçbir anlamı ve mantığı yoktur.Ben insanımızın durumunu, dişi çok ağrıyan ama diş hekimine gitmekten kaçınan insanların haline benzetiyorum.Dişini çektirse ya da gerekli tedavileri yaptırsa doğru belki o an için biraz canı yanacak ama sonrasında ağrıdan tamamen kurtulacak.Tedavi olmadan hastalığımız iyileşmediği gibi gerçek çözümü devreye koymadan da yaşadığımız şu suni problemler asla çözüme kavuşmayacaktır.Gönlüm arzu ediyor ki artık sorunlarımıza ağıt yakmaktan vazgeçelim, doğru adımlar atarak çözümün adresinde neler yapabileceğimizi konuşalım.Çocuklarımıza da hayırlı bir gelecek emanet edelim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Orman alanları, ranta açılmamalı / 01.07.2025
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- İsrail-İran savaşında UAEA’nın rolü! / 26.06.2025
- ABD, İsrail ve İran arasında ‘ilginç’ bir ateşkes / 25.06.2025
- ABD, İran’la müzakere mi istiyor, mütareke mi? / 24.06.2025
- İran, Hürmüz Boğazı kartını kullanır mı? / 21.06.2025
- İsrailli sunucu: “Finalde Türkiye var” / 19.06.2025
- Geçmiş olsun Sayın Ümit Özdağ / 18.06.2025
- İsrail için sadece Tahran değil, Ankara yolu da açıldı! / 17.06.2025
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- İsrail-İran savaşında UAEA’nın rolü! / 26.06.2025
- ABD, İsrail ve İran arasında ‘ilginç’ bir ateşkes / 25.06.2025
- ABD, İran’la müzakere mi istiyor, mütareke mi? / 24.06.2025
- İran, Hürmüz Boğazı kartını kullanır mı? / 21.06.2025
- İsrailli sunucu: “Finalde Türkiye var” / 19.06.2025
- Geçmiş olsun Sayın Ümit Özdağ / 18.06.2025
- İsrail için sadece Tahran değil, Ankara yolu da açıldı! / 17.06.2025