Doğuda her gün verdiğimiz kayıplar, dış politikadaki 'sıfır dost' kavramının yerini 'sıfır itibar' alması, müttefik ve stratejik ortak (!) ABD'nin her fırsatta attığı tokat, İsrail, Kıbrıs, mülteciler, zamlar derken ülke gündemi gün geçtikçe sıkışıyor. Haliyle ülkeyi saraydan yöneten ve Meclis'te el kaldıranlar da sıkışıyor.
Millet için konu başlığı bulunması lazım. Eee bu görev de haliyle medyaya düşüyor. Bilmem kaç bin caminin kıble ölçümü yapılacak. Kıbleleri yanlış olabilir. Nereden çıktı bu? Sayın Cumhurbaşkanı bir cenaze namazında kıblenin yanlış olduğunu görerek imamları uyarmasıyla Diyanet harekete geçmiş.
Tabi bu gündem kısa soluklu. Daha uzun soluklu ve adrenalini yüksek bir gündem lazım. O zaman istikamet Pensilvanya.
Biliyorsunuz (!) Gülen hareketi resmi olarak bir terör örgütü ve Gülen, terör örgütü lideri. Bu örgüt devlet içinde yapılanmış. 2 yıldır Erdoğan ve hükümetin talimatlarıyla yargıda, emniyette, milli eğitimde ne kadar örgüt mensubu (Nurcu) varsa el ile koymuş gibi topladılar.
Şaşırmayın! Gerçekten el ile koymuş gibi topladılar. Çünkü bizzat elleriyle yerleştirmişlerdi.
Yıllardan beri soruyorum; Camilerin kıblesine bile dikkat eden Erdoğan neden Diyanet içindeki bu örgüt mensuplarına müdahale etmiyor, ettirmiyor? Bu örgütün en iyi yapılandığı yer Diyanet. Nereden biliyorsun, diyenlere 2010, 11'den önce camilerden imam ve vaizlerin Gülen'e ne övgüler dizdiğini hatırlasın.
Evet, neden Diyanet'teki paralel örgüt yapılanmasına müdahale edilmiyor? Yoksa bu örgüt mensuplarının ayet ve hadislerle halkı hükümet aleyhine kışkırtmalarından mı korkuyorlar? Öyle ya! Bu yöntemi siyaset meydanlarından tanıyoruz ve etkilerini de görüyoruz. Etkili bir yöntem.
Gündeme dönersek! Sabah gazetesinden Yahya Bostan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Devlet Denetleme Kuruluna (DDK), "Kurumunuzda Paralel Yapı'yla ilgili güncel durum nedir? Bugüne kadar FETÖ ile mücadelede ne yaptınız? Bundan sonra hangi adımları atacaksınız?" soru babında talimat verdiğini yazıyor.
Devamında, "şu ana kadar 20'ye yakın kurumun üst düzey yetkilisinin Cumhurbaşkanlığı'na çağrılarak dinlendiği belirtildi. Bilgi alınan kurumlar arasında Genelkurmay'ın da olduğu öne sürüldü. MİT'in de önümüzdeki günlerde Beştepe'ye çağrılacağı ifade ediliyor."
Bu gündem tutar mı, tutmaz mı bilmem ama şahsen Erdoğan ve AKP hükümetinin, Gülen ile mücadelede samimi olduklarını sanmıyorum.
Samimi olsalardı malum savcılar, devletin gözünün içine bakarak çekip, gidemezlerdi. Gittiler! Almanya'dan onları alacak bir irade ortaya konulurdu. ABD'ye "bir Gülen alabilir miyim" isteğinde bulunulurdu. Ne de olsa müttefikimiz, ortağımız, kadim dostumuz. Bir Gülen'i esirgeyecek değil ya!
Bu cümleleri okuyan iktidar taraftarları saçmalıyorsun, diyebilirler. Doğrudur ama mantık ve akılla anlatınca anlamıyorsun be kardeşim!
Kafama takılan bir soru da var. Acaba kanunen bir terör örgütünü övmek suç mudur? Eğer suçsa savcıları göreve çağırıyorum.
Çünkü 'Cübbesiyle' meşhur kefen, su, terlik tüccarı Ahmet Bey aynen şöyle demişti; "Fethullah Hoca grubu nezih bir cemaat. Hoca efendi'ye saygı duyarım. Mahmut Efendi de kendisini sever, sayar, laf söyletmez. Bunun şahidiyim. Hoca efendinin kanunsuz işlere razı olacağını düşünemem. Bu işi onlara konduramam. Belli ki birileri bizi birbirimize düşürmek istedi. Biz bu oyuna gelmedik."
Buyurun göreve!
Millet için konu başlığı bulunması lazım. Eee bu görev de haliyle medyaya düşüyor. Bilmem kaç bin caminin kıble ölçümü yapılacak. Kıbleleri yanlış olabilir. Nereden çıktı bu? Sayın Cumhurbaşkanı bir cenaze namazında kıblenin yanlış olduğunu görerek imamları uyarmasıyla Diyanet harekete geçmiş.
Tabi bu gündem kısa soluklu. Daha uzun soluklu ve adrenalini yüksek bir gündem lazım. O zaman istikamet Pensilvanya.
Biliyorsunuz (!) Gülen hareketi resmi olarak bir terör örgütü ve Gülen, terör örgütü lideri. Bu örgüt devlet içinde yapılanmış. 2 yıldır Erdoğan ve hükümetin talimatlarıyla yargıda, emniyette, milli eğitimde ne kadar örgüt mensubu (Nurcu) varsa el ile koymuş gibi topladılar.
Şaşırmayın! Gerçekten el ile koymuş gibi topladılar. Çünkü bizzat elleriyle yerleştirmişlerdi.
Yıllardan beri soruyorum; Camilerin kıblesine bile dikkat eden Erdoğan neden Diyanet içindeki bu örgüt mensuplarına müdahale etmiyor, ettirmiyor? Bu örgütün en iyi yapılandığı yer Diyanet. Nereden biliyorsun, diyenlere 2010, 11'den önce camilerden imam ve vaizlerin Gülen'e ne övgüler dizdiğini hatırlasın.
Evet, neden Diyanet'teki paralel örgüt yapılanmasına müdahale edilmiyor? Yoksa bu örgüt mensuplarının ayet ve hadislerle halkı hükümet aleyhine kışkırtmalarından mı korkuyorlar? Öyle ya! Bu yöntemi siyaset meydanlarından tanıyoruz ve etkilerini de görüyoruz. Etkili bir yöntem.
Gündeme dönersek! Sabah gazetesinden Yahya Bostan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Devlet Denetleme Kuruluna (DDK), "Kurumunuzda Paralel Yapı'yla ilgili güncel durum nedir? Bugüne kadar FETÖ ile mücadelede ne yaptınız? Bundan sonra hangi adımları atacaksınız?" soru babında talimat verdiğini yazıyor.
Devamında, "şu ana kadar 20'ye yakın kurumun üst düzey yetkilisinin Cumhurbaşkanlığı'na çağrılarak dinlendiği belirtildi. Bilgi alınan kurumlar arasında Genelkurmay'ın da olduğu öne sürüldü. MİT'in de önümüzdeki günlerde Beştepe'ye çağrılacağı ifade ediliyor."
Bu gündem tutar mı, tutmaz mı bilmem ama şahsen Erdoğan ve AKP hükümetinin, Gülen ile mücadelede samimi olduklarını sanmıyorum.
Samimi olsalardı malum savcılar, devletin gözünün içine bakarak çekip, gidemezlerdi. Gittiler! Almanya'dan onları alacak bir irade ortaya konulurdu. ABD'ye "bir Gülen alabilir miyim" isteğinde bulunulurdu. Ne de olsa müttefikimiz, ortağımız, kadim dostumuz. Bir Gülen'i esirgeyecek değil ya!
Bu cümleleri okuyan iktidar taraftarları saçmalıyorsun, diyebilirler. Doğrudur ama mantık ve akılla anlatınca anlamıyorsun be kardeşim!
Kafama takılan bir soru da var. Acaba kanunen bir terör örgütünü övmek suç mudur? Eğer suçsa savcıları göreve çağırıyorum.
Çünkü 'Cübbesiyle' meşhur kefen, su, terlik tüccarı Ahmet Bey aynen şöyle demişti; "Fethullah Hoca grubu nezih bir cemaat. Hoca efendi'ye saygı duyarım. Mahmut Efendi de kendisini sever, sayar, laf söyletmez. Bunun şahidiyim. Hoca efendinin kanunsuz işlere razı olacağını düşünemem. Bu işi onlara konduramam. Belli ki birileri bizi birbirimize düşürmek istedi. Biz bu oyuna gelmedik."
Buyurun göreve!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025